Ev nedense boştu. On dört günün ardından bir yatak ve iğrenç pirinçten başka bir şey olmadan uzun, sıcak bir duş aldım. Üzerime bir eşofman ve büyük beden bir tişört giydim.
Rahattım ama yine de gergin hissediyordum. Vin'in eve ne zaman geleceğini bilmiyorum.
Etrafta başka kimse yoktu, Rafe, Gina, Alda. Ev kelimenin tam anlamıyla boş görünüyordu.
Sergio'yu arka bahçede bıraktıktan sonra nereye gittiğinden emin değildim ama sessizlikle birlikte kendimi daha gergin hissediyordum.
Kapı açılınca aşağıya indim. Vin arkasından birkaç adamla içeri girerken hareketsiz kaldım. Rafe, Germano ve Diego.
Dördü de her zamanki takım elbiselerini giyiyordu. Sanki dünya umurlarında değilmiş gibi eve girdiler. Şanslıydılar. Hiçbir şeyi kafaya takmıyorlardı.
Beni ilk fark eden Germano oldu. "Diego ve ben temizlikle ilgileneceğiz. Rafe, bodrumun hazır olduğundan emin ol."
Germano emir verirken Vin bana bakıyordu. Bir sebebi olmasaydı onun emir veremeyeceğini biliyordum. Vin dışında kimse ne yapılacağına karar veremezdi.
Üç adam odadan çıktı. Vin elini cebine sokarak olduğu yerde kaldı. "Görüyorum ki temizlemişsin."
Ona sözlü olarak cevap vermeden sadece başımı salladım. Benden ne beklediğinden bile emin değildim.
"Seninle son iki haftadır neler yaşadığın hakkında konuşmak istiyorum," diye başladı bana doğru bir adım atarak. "Yaptığım şeylerinin hiçbirinin beni mutlu etmediğini söyleyebilirim."
"Sana zarar vermekten zevk almıyorum."
"Hiç sanmıyorum," dedim.
"Bu bu," dedi sert bir ses tonuyla parmağını bana doğrultarak. "Davranışların bazen sınırı aşıyor. Sen son derece önemli ve güçlü bir ailenin parçasısın."
"Yaramazlık yapan küçük bir kız gibi davranamazsın. Bana kendini öldürtmeden önce dersini almalısın."
Ondan uzaklaşıp hafifçe kaşlarımı çattım. Biraz haklı olsa bile bana bir ders vermek için canımı yakmak zorunda değildi.
Bu yaşam tarzı hakkında öğrenecek çok şeyim vardı ama Vin bana bunu doğru bir şekilde öğretmiyordu.
Bunun benim alışık olduğum yaşam tarzı Solmadığını biliyordu. Beni çamura sürüklüyor ve bu hayata alışmam için bana eziyet ediyordu.
"Beni çok korkuttun, sanki buraya gelmeden önce yeterince senden korkmuyormuşum gibi..." diye itiraf ettim sakin bir sesle. "Asla güvende hissetmiyorum ve..."
"Güvendesin. Seni güvende tutacağım. Bunu sana kaç kez söylemem gerekiyor, Ahsen?" Sesi keskindi ama kızgın görünmüyordu. Sesi her zamankinden daha otoriter geliyordu.
"Ben Vincenzo Acerbi'yim ve sen de benim karımsın. Eğer biri sana yan gözle bile bakarsa onu öldürürüm."
Konuşmak için ona baktım. Ağzımı açacakken önceden yüzüme attığı tokadın acısını hatırladım, kendisine cevap verilmesinden hoşlanmıyordu.
Başımı daha fazla belaya sokacak bir şey söylememek için çenemi tuttum.
Vin çabuk anlamıştı. "Ne diyecektin?"
"Hiçbir şey..."
"Bana iki kere sordurtma." Çenemi kaldırıp beni ona bakmaya zorladı.
Bana bakıyordu, kaşları çatıktı ve yüzünde her zamanki öfkeden ziyade kafa karışıklığı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Aşk (+18) | lavinya Soy
Romanzi rosa / ChickLitAhsen Kılıç annesiyle son derece mutlu ve sıradan bir hayat yaşamaktaydı, ta ki on sekiz yaşına girene kadar. Ahsen doğum gününde, yakında İtalyan Mafyasının patronu olacak zalim ve kalpsiz Vincenzo Acerbi'yle evlendirileceğini öğrenir. Bu durum kar...