《4》

1.2K 51 26
                                    

"Muhteşem görünüyorsunuz, Bayan Vasiliev," dedi hizmetçi, aynanın karşısında giydiğim nikah elbisesine bakarken.

Ona kaç kere söylersem söyleyeyim, bana Bayan Vasiliev demeyi bırakmamıştı. Asla bir Vasiliev olmayacaktım. Bugünden sonra da Acerbi oluyordum.

Yeminimi edeceğim ve tanımadığım bir adamla evleneceğim ana isteksizce sürükleniyordum.

Geçen hafta o kadar hızlı geçmişti ki durumu ele almak için doğru dürüst zamanım olmamıştı. Telefonlara ya da internete erişimim yoktu ve annemin Edna'ya ne söylediğini merak ediyordum.

Birinin kaybolduğumu anlamış olması gerekiyordu. Teksas'dan ayrılmasına bile izin verilmeyen kızın birdenbire bilerek ortadan kaybolmasına imkan yoktu.

Volker'ın evindeki günden beri Vincenzo'yu görmemiştim. Bunun için minnettardım. Onu görmek istemiyordum ama artık bugünden sonra onu her gün görecektim.

Düğünden sonra onunla eve gidecektim, ki bu geçen hafta boyunca Volker'la yaşamaktan çok daha kötü olabilirdi.

Yere kadar sürünen uzun bir elbise giyiyordum. Elbisenin tamamı dantelliydi. Üst kısmı vücudumu sararken, alta doğru daha doğal bir şekilde dökümlü duruyordu.

Saçıma iki yanından birkaç bukle sarkacak şekilde güzel bir dağınık topuz yapılmıştı. Hazırdım ama bir şey olsun istiyordum. Düğünü erteleyecek herhangi bir şey.

Hazırlanmakta olduğum odanın kapısı açıldı. Adrian elinde cep telefonunu tutarak kapıda dikiliyordu. "Annen telefonda."

Gözlerim kocaman açıldı. Hemen telefonu ondan alıp kulağıma götürdüm. "Anne?"

"Ahsen, tatlım, sesini duymak çok güzel..." Telefonun diğer ucundaki annemin sesini duyduğumda birden kendimi yeniden evimde gibi hissetmiştim.

Sanki bu sefil hayattan çekip çıkarılmış ve Teksas'a geri dönmüşüm gibiydi.

Gözlerim anında yaşlarla doldu, annemi özlemiştim ve hayatımın bundan önceki haline geri dönmesini istiyordum.

"Beni evlendiriyor anne. Ne yapacağım? Beni almaya geliyorsun, değil mi?"

Bunalmıştım, midem bulanıyordu ve bitik bir haldeydim. Kırılganlık benim güçlü yanım değildi ama şu anda hissettiğim tek şey buydu.

Bu insanlara karşı kendimi savunamazdım. Bu imkansızdı.

Annemin iç çekişinin sesi telefonda yankılandı ve konuşmasını dinledim. "Bunu yapmak zorundasın tatlım. O tehlikeli ve... Beni dinlemelisin, tamam mı? Dikkatli ol."

Telefonu kapatacakmış gibi hissettiğimde panikledim. "Beni almaya ne zaman geliyorsun?"

"Ahsen, ben... Yapamam," diye kekeledi. Sesindeki acıyı duyabiliyordum. "Üzgünüm, bebeğim..."

Ağzım açık kalmıştı. Telefon elimden alındı. Başımı kaldırdığımda, Adrian'ın tepemde durduğunu fark ettim.

"Sohbet zamanı bitti. Düğün başlamak üzere ve sen de onur konuğusun."

Adrian son derece kötü biriydi. Buradaki bütün adamlar öyleydi. Ama Adrian tehditkar kişiliğini daha özgürce gösteriyordu.

Birinin acı çekmesini izlerken eğlenen bir seri katil gibi sırıtıyordu ve şu anda onun bakışları altında acı çekiyordum.

Adrian'ı takip ettim. Beni törenin yapılacağı yere götürüyordu.

Bu normal bir düğün değildi. Nedimelerim yoktu. Sevgi dolu bir ebeveynle koridorda yürümüyordum. Bu modern, zorunlu bir evlilikti.

Tutsak Aşk  (+18) | lavinya SoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin