Ahsen, lütfen benimle arka bahçeye kadar yürü."
"Lütfen" kelimesini kullanarak beni sersemleten Vin'e başımı yemek tabağımdan kaldırarak baktım. Genelde kullandığını duyduğum bir kelime değildi ama oturup onu sinirlendirmeyecektim.
Keyifli görünüyordu ve bu da nadiren olan başka bir şeydi.
Bugün neden bu kadar iyi olduğundan emin olamasam da, ricasını yerine getirmek zorunda kaldım ve onu dışarıya kadar takip etmek için sandalyemden kalktım.
"Nasıl uyudun?" diye sordu arka kapıya doğru yürürken.
Coilin'le karşılaşmamın ve Gina'nın Vin'den kurtulmak için onunla birlikte çalıştığını öğrenmemin üzerinden altı gün geçmişti.
O zamandan beri Vin her sabah nasıl uyuduğumu ya da iyi dinlenip dinlenmediğimi soruyordu. İşin garip yanı koruyucu görünüyordu ama maskesinin altındaki gerçek yüzünü biliyordum.
"İyi uyudum," diye cevap verdim. Doğrusu oldukça huzursuzdum. Buna sebep olan Coilin değildi, Gina ve ona yardım etmem için öne sürdüğü onun çılgın teklifiydi.
Onunla aynı çatı altında olmak bana hiç yardımcı olmuyordu. Ona cevap vermemiş olmam da işleri hiçbir şekilde kolaylaştırmamıştı.
Bu sırrı Vin'den ne kadar uzun süre saklarsam köstebeğin kim olduğunu bildiğimi öğrendiğinde işler o kadar kötü olacaktı.
Vin arka kapıyı açmadan durdu ve bana baktı, dudağının köşesi yukarıya doğru kıvrılarak hafifçe gülümsedi.
"Pekala, sana bir şey aldım. Mesafeli olduğunu ve burada kimseyle iletişim kuramadığını biliyorum ama umarım bu sana yardımcı olur."
Bununla nereye varacağından emin olamayarak kaşlarımı çattım ama kapıyı açtığı anda ne demek istediğini anlamıştım.
Bahçede sağa sola koşuşturan bir köpek yavrusu vardı. Cinsi Cavalier King Charles'dı. Yavru köpeğin tüyleri açık kahverengi ve beyazdı, onu gördüğüm anda kalbim erimişti.
Vin'in bunu neden yaptığından emin değildim ama koşulsuz sevgi hediyesini de göz ardı edemezdim.
"Benim mi?" diye sordum. Eğer bu bir oyunsa bu yavru köpeğe bağlanmak istemiyordum.
Başını salladı. "Evet, senin."
Hemen köpeğin yanına ışınlandım. Kendime ait bir köpeğim olduğu düşüncesiyle heyecanlanarak gülmeye başlamıştım. Bana sonsuza kadar eşlik edecek biri.
İlk başta köpeği korkutup kaçırmak istemediğim için dikkatli bir şekilde avluya girdim ama bana doğru koşmuştu.
Diz çökerek köpeği kollarıma aldım ve bana verdiği sevgi dolu öpücüklerin tadını çıkardım. "Çok tatlısın değil mi?"
"Aklında herhangi isim var mı?" diye sordu Vin arkamdan.
Sadece başımı salladım. "Henüz değil. Önce kişiliği hakkında bir fikir edinmem gerekiyor."
Başımı eğdim ve daireler çizerek kuyruğunu kovalayan köpeği izlemeye başladım. "İtalyanca'da 'arkadaş' nasıl deniyor?"
"Amico," diye cevap verdi.
Kendi kendime gülümsedim. "Amico..."
Köpek yavrusu sanki anlamış gibi hafifçe başını eğerek bana baktı. O zaman karar verdim. Adı, herkesin anlayabileceğinden daha derin bir anlamı olan Amico olacaktı.
Artık bir arkadaşım vardı. Köpek olsa bile, o benim arkadaşımdı.
⛓️
Günün çoğunu Amico ile arka bahçede sürekli ona top atarak geçirdim. Harika bir arkadaştı. Vin bana böyle bir arkadaş verdiği için ona minnettardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Aşk (+18) | lavinya Soy
ChickLitAhsen Kılıç annesiyle son derece mutlu ve sıradan bir hayat yaşamaktaydı, ta ki on sekiz yaşına girene kadar. Ahsen doğum gününde, yakında İtalyan Mafyasının patronu olacak zalim ve kalpsiz Vincenzo Acerbi'yle evlendirileceğini öğrenir. Bu durum kar...