Saplantı - 16

19 2 0
                                    

Medya: Robert

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Robert

...........

Olduğum yere oturup dizlerimi kendime çektiğimde, duvar saatine takılı kaldı gözlerim.
Sanki ilerlemiyor gibi, sabah dokuzda durmuş gibiydi.
David'i kırmıştım...
Ona olan hislerimde bile beni şüpheye düşüren bu hastalık, kim bilir bana neler yaşatacaktı.
Onu seviyordum. Neyim vardı benim?
Keşke Andy olsaydı şimdi. Tek kalmak istemiyordum fakat her zaman ki gibi evde değildi.
Yerimden kalktığımda çay bardaklarını ve servis tabaklarını toplayıp mutfak lavabosuna koydum. Dalgın şekilde çıkan bulaşıkları makineye yerleştirirken aklım David'teydi. Arasa mıydım acaba?
Neyse diyerek mutfağı temizleyip odama çıktım.
Akşam ki gereksiz parti için dolabımın kapağını açtığımda, gözüme çarpan askılı, saks mavisi, vücudumu saracak darlıktaki uzun elbiseyi çıkardım. Normalde bu elbiseyi üzerine ceketle giyer, dikkat çekiciliğini kapatırdım. Fakat bu bir partiyse ve David'te yetişirse çok uyumlu olacaktı.
Tabi gelirse...
Elbiseyi yatağın üzerine serdiğimde, kalan boş vaktimi değerlendirmek için temizlik yapabilirdim. Elektrikli süpürgeyi çıkarıp aşağıdan başlayarak hem topladım, hem süpürdüm. İş yapmak kafamı meşgul edemiyordu. Televizyondan müzik açıp son sese getirdim ve süpürmeye devam ettim.
Sürekli telefona kayarken gözüm, saatler geçmek bilmiyordu. Keşke işe gitseydim.
Oflaya oflaya işleri bitirdiğimde vaktimin hâlâ çok olduğunu biliyordum. En iyisi ilacımı içtikten sonra uyumaktı...

&&&

Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda saat akşam altıydı. Hemen aşağı indim ve Andy gelmiş mi diye kontrol ettim fakat yoktu. Telefondan Andy'nin numarasını tuşladım.

"Alo? Andy eve gelmiyor musun? Parti için çoktan gelir hazırlanırdın sen ne oldu?"

"Dur kuzum yavaş konuş ya. Kıyafetlerimi sabah çıkmadan yanıma aldım. Okuldan sonra bilardoya geldik de bizim çocuklarla, buradan giyinip geçeceğim."

"Anladım. Andy ya, şey dicem. Acaba ben gelmesem mi? Hiç keyfim yok."

"Hayır kızım ya. Söz verdin, gel çok güzel kafa dağıtacağız. Sakın ekeyim deme."

"Öff iyi tamam. Görüşürüz." Diyerek vedalaştıktan sonra duşa girdim. Bu kıza laf anlatana kadar duvara anlatsam anlamıştı.
Duştan sonra hızlıca üzerimi giyinip, dalgalı olan saçlarımı düzleştirdim. Kulağımdaki küpeleri çıkarıp çok büyük olmayan halka küpelerimi taktım. Silik kırmızı rujumu sürdükten sonra el çantama atarak hazırdım. Gözlerim renkli olduğundan makyaja ihtiyaç duymuyordum. Boy aynasına baktığımda nedense kendimi değişik bulurken çok beğenmiştim. Yansımamın yanında sanki David vardı. Arkamdan sarılıp öpüyordu saçlarımı. Gözlerimi kapattım ve dokunuşlarını hayal ettim. Boynuma değen nefesini hissederken, burada olması için her şeyimi verirdim.
Gözlerimi açtığımda hayal aleminden çoktan kopmuştum. Kararlıydım. Bu akşam gelirse ona sıkıca sarılıp özür dileyecektim. Beni anlayacağını biliyordum.

SUZAN (Zorba Serîsi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin