Aşkın Şüphesi - 17

24 2 0
                                    

Multimedyadaki muhteşem şarkıyı dinledikten sonra bölümü okumaya başlamanızı öneririm.
Keyifli okumalar diliyorum 🌺

.............

Çalan telefonumu umursamazca yan koltuğa atarken, nereye gittiğini bilmediğim yollardan geçiyordum. Kafam yerinde değilken; Robert'ın kan revan yüzünü, David'in delirmişçesine savurduğu yumrukları gözlerimin önünden gitmiyordu.
Direksiyonu sıkmaktan ağrıyan ellerimin takati kalmamıştı. Emniyet şeridinde durup haritayı açarak, evin konumu işaretledim. Yarım saattir bilmeden dolaşıp duruyordum.

Eve yaklaştığımda kuruyan göz pınarlarımın yandığını hissediyordum. Arabayı park edip telefondaki yirmi cevapsız aramaya baktım. Çoğu David'ken, Andy'de aramıştı.
Trençkotumu da alıp arabadan indiğimde, bahçe kapısından girer girmez kapıya yaslanmış bekleyen David'i görmem bir oldu.
Olduğum yerde durup ona bakarken, o da bana bakıyordu dikkatle.

"Gelmeyecek misin?"

Ayaklarımı acıtan topuklularla yavaşça yürüyüp, çantadan çıkardığım anahtarı kapı kilidine yerleştirdim.

"Kimseyi görmek istemiyorum David." Dedim sakince.
Üstü başı dağılmış kanlar içinde kalmış adama bakmaya beynim itiraz ediyordu.

"Ben kimse değilim."

"David! Gerçekten gitsen iyi olu..."
Lafımı bölerken kendine çevirdiği yüzüm, onunla göz göze gelmek zorundaydı.

"Konuşmadan hiçbir yere gitmiyorum!"

"Dokunma bana!" Diye çıkışarak elini üzerimden çektim. İtiraz etmezken kapıyı açtığımda, benimle beraber içeri girmişti bile.

Trençkotum ve çantamı asarken, ayaklarımdaki topukludan kurtulurcasına fırlattım.
Karanlık evi sokağın ışığı aydınlatırken, birbirimizi zor görüyorduk.
Beni izleyen adama, "ne konuşacaksın?" Diye sordum ellerimi iki yana açarak.

"Senin bir şeyler anlatman gerekmiyor mu?"
Diyerek koltuğa oturdu. Yumruklarını önünde birleştirirken virane haldeydi.

"Neyi anlatayım? Robert'ın orada olduğunu bile bilmiyordum. Her şey biranda oldu."

"Bana karşı soğukluğun sebebi o adam mıydı?"

"Saçmalıyorsun!"

"NEDEN O ZAMAN? HALA UNUTAMADIN MI O HERİFİ? AKLINDA O MU VAR SUZAN?!"

Bağırarak üzerime yürürken, her kelimesinde yerimden sıçrıyordum. Duygularımdan şüphe eden bu adama ne diyebilirdim ki? Hiç.. çünkü bende şüphe etmiştim...

"Bağırma David! Robert aklımda falan değil!"

"Lanet olsun, adını söyleyip durma! Çıldırtacaksın beni!"

Ne desem tatmin olmayacaktı. Tek istediğim yalnızlıktı... salonun ışığını açmamla, David'in halini net olarak görmem başıma ağrı getirmişti.

"Bak David. İkimizde iyi değiliz. Şimdi git, sonra konuşalım." Derken birkaç adım geriye gittim. Ben geri giderken o durmuştu.

"Niye kaçıyorsun?"

"Dedim ya, kendimi iyi hissetmiyorum."

Gözlerimi kanlı tişörtünden çekerken, gitmesi için dua ediyordum.

"Suzan! Beni delirtmeye mi çalışıyorsun? Yüzüme bak lanet olası!"

Sözleri canımı yakıyordu. Biliyordum, bu akşam buradan canımı yakmadan gitmeyecekti.

"Görmüyor musun şu halini? Sana bakamıyorum. Benim sevdiğim adam bu mu? Her sorunla karşılaşmamızda bunu mu yaşayacağız tanrı aşkına."

"Bu farklı bir konu. Sana kafayı takmış it herif. Onu öldürmediğime dua etsin." Diyerek üstündeki tişörtü çıkardı. Yarı çıplak karşımda dururken kafamı çevirdim.

SUZAN (Zorba Serîsi II)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin