Arabaya zorla bindirildikten sonra oflayarak ayaklarımı sallıyordum. Biri düğünümüz var dese şaka olduğunu tabii ki de anlardım ama Andrei diyince olayın gerçeklik payı bile olabilirdi. Bu yüzden arabaya binmeyi reddedip kaçmaya çalışırken Andrei'yi tırmaladığım için ellerim bağlı bir şekilde yolculuk ediyorum. Beni arabaya sokabilen tek şey Andrei'nin şaka yaptığını söylemesiydi
Zaten Türkiye de eşcinsel evlilik olmadığı için rahattım ama yurt dışında bazı ülkelerde yasal olması beni korkutuyordu. Hollanda'ya falan kaçırılsam pek şaşırmazdım.
Andrei'ye baktığımda beyaz tenindeki ve yüzündeki çizikleri gördüm biraz bile suçluluk duygusu hissetmedim. Bundan daha kötülerini de yaşamıştır ama şuan çocuk gibi davranıyor. Ellerimin bağlı olması hissi beni sanki savunmasız kılıyor gibiydi bu yüzden kıpırdanmadan duramıyordum.
"Çözsene artık ellerimi orospuçocuğu."
Andrei yan gözle bakınca gözgöze geldik. Ne zaman gözgöze gelsek garip hissettiğimden gözlerimi kaçırırdım ama kararlı bir duruş sergilemem gerekiyordu. Yutkunarak cesaretimi toplamaya çalıştım.
"Bilmem çözmeli miyim? Ya tekrar pençelerini çıkarırsan?" dedi gülerek.
Bu kadar ciddiyetsiz davranması sinirimi bozmaya başlamıştı. Sürekli kıpranmakta bir işe yaramıyordu. Andrei'de ne kadar rahatsız olduğumu fark etmiş gibiydi.
"Ne oldu bağlanılmaktan hoşlanmıyor musun?"
Öfkeyle ona baktım. Belki hoşlanmadığımı söylersem çözerdi.
"Neden hoşlanayım?"
"Merak etme ilerde alışırsın."
"Sikik piç." diye mırıldandım.
Sinirlenmem Andrei'nin keyfini yerine getiriyordu. Bu yüzden olabildiğince belli etmemeye çalışsamda duyguları yüzünden okunan biriyim. Şoför ise sanki bir kulağı bizdeymiş gibi arabayı sürmeye devam etti.
Belki onu biraz yumuşatırsam ellerimi çözer diye düşünüp konuyu değiştirmeye karar verdim.
"Eee peki nereye gidiyoruz?"
Andrei gözlerini dışarıya dikerek cevapladı.
"Söyledim ya sana takım elbise bakmaya."
"Neden?"
Meraklanmıştım acaba bir yere mi gidecektik?"Bu gece özel bir davet var. Detaylarını bilmene gerek yok."
Orospuçocuğuna bak bide detay vermiyor. Oradan oraya sürüklenilmekten bıktım.
"Peki o 'özel davete' benim niye gelmem gerekiyor?"
Andrei buz mavisi gözlerini bana dikti. O sırada ne kadar uzakta oturduğunu fark ettim. Normalde sırnaşmak için yer arardı. İfadesi biraz yumuşadı hatta yüzündr hafif bir tebessüm vardı.
"Çünkü seni kimseye emanet etmek istemiyorum."
Emanet mi? Eşya mıyım ben? Ben senin sahip olduğun bir obje değilim orospu çocuğu. Bu hastalıklı zihniyetten nasıl kurtulacağım?
"Sen bana sahip falan değilsin."
"Merak etme olacağım."
Bu kelimeler içimi ürpertti aynı zamanda da beni meraklandırdı. Gelecek zamanda hala beraber olacağımızı mı düşünüyor? Biz farklı dünyalardanız. Git istediğin kadar mafyacılık oyna ben bu işin bir parçası olmayacağım.
Sonrasında cevap veremedim. Çünkü sesim pek kendimden emin çıkacak gibi değildi. Yine boğazıma bir düğüm atılmıştı sanki.
Bir süre sonra araba durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPLANTI | BXB
Romance•Dubcon(dubious consent) ve CNC(consensul non-consent) içerir!🔞 " Gerçekten bu numarayla kaçabileceğini mi düşündün Demir?" Aklıma gelen her yolu denemiştim ama çıkmaz sokaklarla dolu bir labirentte gibiydim. "Andrei.." diye fısıldadım. Kolla...