22

1.4K 90 26
                                    

   İlk defa bu kadar gergin ve garip bir atmosferde kahvaltı yapmak zorunda kaldım. Ya da ikinci defa hatırlamıyorum. Stres mideme vurdukça iştahım kapanıyordu. Buna rağmen direncimin düşmemesi için kendimi zorladım. Aramızdaki mesafeden gayet memnundum. Aralarında anlayamadığım bir şekilde konuşuyorlardı. Sabrımın sonuna geldim. Gözüm masadaki bıçağa gitti. Fark ettirmeden cebime sokabilir miydim acaba.

"Bir şeyleri açıklayacak mısınız artık?"

   Kaşlarımı çatarak. Çatalı masaya yavaşça bıraktım. İkisinden de bir açıklama bekliyordum.

   Alyona doğrularak derin bir nefes aldı. Andrei ile ufak bir göz teması kurduktan sonra gözlerini üzerime dikti. Bir şeyler söylecek gibiydi.

"En baştan kısaca açıklayacağım iyi dinle. Eğittiğimiz ajanlar üç sınıfa ayrılıyor. A , B, C ve D . A'dan D'ye doğru ajan sayısı azalır çünkü D sınıf ajan olmak büyük bir yetenek ve çalışma gerektirir. Bildiğin gibi A kademe ajanlar iptal oldular." Hala Türkçeyi düzgün kullanamıyordu. "Ve bunun üzerine anlayamacağın karmaşık işler falan filan. Güvenliğimiz ve bölge hakimiyetimiz tehlikede. Biz de gidip onu övdüreceğiz."

"Öldüreceğiz." diye düzeltti Andrei.

"Herneyse işte."
  
    Gözlerimi açtım. O mu? Yani bütün bunları yapan tek kişi miydi? Dostum siksen gitmem. Neyse bunu sesli söylersem tehlikeye girebilirim. Kışkırtmamak en iyisi.

    Ellerimi göğsümde birleştirdim. İkisinin de yüz ifadelerini analiz etmeye çalıştım.

"Ee napayım? Siktirin gidin ne yapıyorsanız yapın ben seri katilin tekinin inine gitmem." Dişlerimi sıktım.

   Andrei gülümsedi. Bir lokma bile almamıştı. Böyle bir beslenmeye rağmen bu güç nereden geliyor? Manyak herif.

"Sana bir şeyler göstermek istiyorum."

   Ne gösterecekti acaba. İşkence edilen insanları izlemekten zevk falan almıyorum senin aksine. Psikopat manyak. Ama adam bu kadar yetenekliyse belki Andrei'yi yaralayabilir. Bu durumdan fırsat bulup kaçabilirim de.

   Masaya diktiğim gözlerimi Andrei'nin gözleriyle buluşturdum.

"Sadece ikimiz mi?"

"Üçümüz." dedi Alyona hevesle. Birilerinin kafasını kesip biçmek için heyecanlı duruyordu.

   Bu pek iyi olmadı. İki kişi olmaları kötüydü ama yine de bir şansım olabilirdi. Ablasının önünde garip şeyler yapmaya kalkışmazdı herhalde. Yine de Andrei ile yalnız kalmak her zaman ürpertici bir his veriyor bana. Sanki diken üstünde gibiyim.

   Biraz üstüne düşündükten sonra ısrar etmedim. Dışarı çıkmak iyi olabilirdi. Aklıma dün gelen mesaj takıldı. "Hazır ol." Belki dışarıda olmam bir avantaj sağlayabilirdi. 

"Planınız ne peki?" 

   İkisi de birbirlerine baktılar. Sanki planlarını anlatmaktan çekiniyor gibilerdi. Andrei huzursuzca yerinde kıpırdandı.

   Bir an da gelen ani hareketle irkildim. Alyona 'masayı toplamaya üşendiği için' bütün tabakları ve kahvaltılıkları eliyle masadan attı ve cebinden çıkardığı şehir haritasını masaya serdi.

   Andrei ile göz teması kurarak Alyona'yı işaret ettim.

"Delirdi mi lan?"

   Fark etmeden onunla muhattap olmuştum. O da bunu fark etmiş gibi gözlerinin içi parlıyordu. Siktir bu kadarcık ilgim onu mutlu ediyordu? Dün akşamdan beri farklı bir hava bürüyordu. Odağımı Alyona'ya yönelttim.

SAPLANTI | BXB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin