17.Bölüm "Kız"

119 7 0
                                    

Asker ailelerin yaşadığı yere gelmiştik. Eve girdiğimizde baya kalabalıktık. Altı kişi eve girdiğimizde herkes kendini bir koltuğa attı. Asenanın koltuk niyetine kullandığı şeyse Barıştı. Nişanlısının adı Barışmış. Yok boyu sohbet etmiştik Asena ile. Baya aynı kafadandık. Sevmiştik birbirimizi. "Barğğıışşş çoğk uykum varğğ" Barış fırsatı kaçırmadı. "Az git pavyona, meyhaneye!" Evet araları şuan bozuktu. Asena pavyona, meyhanelere bayılıyordu.

Ay bir yerden tanıdık geldi bak.

İkisi bu yüzden kavgalılardı. Ama Barışın sinirli olduğu şey bu değildi. Pavyona ve ya Meyhaneye gitmesine kızmıyordu. Oralarda içki içip, bedenine zarar vermesine kızıyordu.

Şahsen ben olsam, gitmesine kızarım.
Kıskanmayan erkek mi olur lan?

"Eee siz niye bir anda Hakkari'ye geldiniz?" Barışın konuşmasıyla Asena da başını kaldırıp bana baktı. Çağrı da döndüğünde "Çağrıyı özledik!" Çağrıya baktığımda bakışları tek bir şeyi bas bas bağırıyordu.

Şimdi gerçeği söyle.

Öyleki Asena da aynı şekilde bakıyordu. Kimse buna inanmamıştı.

Eh yani sende Nil. Askerlerle dolu olan bir odada yalan atarsan anlarlar.

Adamlar asker.
Pardon.
Adamlar ve kadın asker.

Üf yalnız çok havalı hee.

"Şey ben nişanlıyım?" Artık Asenaya nasıl bakışlar atmış olacağım ki, kadın kendini korumaya geçmişti. Bir daha hayran hayran bakışlar atmamaya dikkat etmem gerekecekti. "Y-yok canım, erkeklerden hoşlanıyorum ben!" Asena çokta emin olamasada nişanlısına döndü. Tam ona yapışacağı sırada kendini geri çekti. Büyük ihtimalle şuan küs olduklarını hatırladı. Tam kendini geri çekeceği sırada, Barış onu belinden yakalayıp geri kucağına çekti. "Daha ne kadar küs kalacağız?" Adam dayanamamış olsa gerek. Asena hiç diretmedi küslüğünü. Zaten öyle bir yapısı olmadığı belliydi. "Kalmayalım hayatım, zaten niye kalıyoruz ki?" Barış hafiften gıcık bir gülüş takındı. "Hayatım dün ne kadar sarhoştun, haberin var mı senin?" diye sorunca, bir benzerlik hissettim. Zamanında ağabeyim az toplamamıştı beni barlardan.

Alkol diyince de ben yani.

"Abartıyorsun, az bir şey içtim" Eh bunun bir yalan olduğunu anlamak için asker olmaya gerek yoktu. Asenaya tek bir bakış atsan anlarsın.

Bu kadın hakiki bir içici.
Aynı ben.

"Hayatım! En son sol gözünü yerlerde arıyordun! Paranteze almak isterim ki, zaten yerinde olan sapasağlam olan gözünü!!" Sarhoşluk işte. Adama herşeyi yaptırıyordu. Çağlar çok susmuş olacak ki "Oda bir şey mi bilader, Nil sarhoşken ağabeyimin ağzına kusmuştu."

Ağzına sıçtığımın çocuğu.

Hemen savunmaya geçtim tabiki. "Saçmalama be! Sen yalnış hatırlıyorsun!" Savunmam bittiği gibi , karşı tez geldi. Çağrıdan.

Evet Çağrıdan.

Silkeleseler çürütemezdim ben bu adamı.

Sesizce kabullen kaderini.
Daha fazla kendini rezil etme Nil!

"O salak yalnış hatırlıyor da, bende mi yalnış hatırlıyorum?" Sesizce kabullendim.

Ben mağlubiyetimi kabullendiğimde, o sesiz bir şekilde zaferini kutluyordu.

Ağzına sıçtığımın çocuğu.

"Ya of ben seni özlediğim için gelemez miyim!?" Asena bu sözlerime güldü. Ama itici bir şekilde değil. Tam tersi çok samimi bir şekilde gülmüştü. "Gelmezsin." dedi Çağrı.

YASEMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin