Bölüm 20

323 8 3
                                    

Gözlerin gözlerime değince
Felâketim olurdu, ağlardım.

Üçüncü şahsın şiiri

Berfinden
-------------------------------------------
Dün gece hepimiz yemeklerimizi yedikten sonra Didemle vedalaşıp evlere dağıldık

Sabah erkenden uçağa bineceğini ondan bizi yanında istemediğini söylemişti bizde ısrar etmemiştik

Sabah evdeki bağırışmalarla gözümüzü açtık, aşağıdan Burcu ve Nazgül Hanımın bağırışma sesi geliyordu "ne oluyor ya" Baran uyku sersemi olan biteni anlayamamıştı

"Kalk bir bakalım" yataktan kalkıp üstüme sabahlığımı geçirdim ve Baranla beraber odadan çıktık

"Ya ne demek okulu unut anne! Mezun olmama az kaldı zaten" Burcunun ağlamakla karışık sesi geliyordu, herkes aşağıdaydı ama kimse olaya karışmıyordu

"Ne oluyor sabah sabah!" Baran'ın sesini duyduklarında herkes bize bakmıştı

"Senin bu kardeşin okuldan mezun olunca çalışacakmış birde! Oldu, okuttuğumuza şükretmesi lazım birde çalışacam diyor. Ama yok bundan sonra okul falan yok bitti!" Kimse bir kadının okuma, çalışma hakkını elinden alamazdı ama çok üzücüydü ki bunu da bir kadın yapıyordu

Burcu yüzünü kapatıp ağlamaya devam etti "siz mi karar veriyorsunuz okuyup okumamasına?" Kendimi bu konuda asla sakin tutmazdım

Mezun olduktan sonra ne olacağı belliydi, durumu iyi olan bir görücüyle evlendirilecekti asla ne isteyip istemediği sorulmayacaktı

"Sen karışma gelin hanım zaten seni görüyorlar da böyle oluyorlar bunlar"bunu asla bir suç olarak görmezdim çünkü kızının arkasında durmuyorsa bunun en büyük suçlusu kendisiydi

"Kızınız okumak istiyor diye şükür edeceğiniz yerde okuma hakkını elinden almaya çalışıyorsunuz. Ne yapacaksınız yeğeninize yaptığınız gibi evlenmek istemeyen bir adama yamamaya çalışacaksınız? Yüzsüz müsünüz siz?" Gerçekten sabrım kalmamıştı. Bu evde Burcunun ezilmesine izin veremezdim çünkü daha çok küçüktü, daha çok yaşayıp görmesi gereken şeyler vardı

"Seni terbiyesiz seni! Kız ben seni yolarım!" Avazı çıktığı kadar bağırıyordu, bir anda üstüme gelmeye başladı

Sanıyordu ki ondan kaçıp geri adım atacağım ama olduğum yerde durmuş ne yapacağını bekliyordum. Önüme geldi tam vurmak için elini kaldırdı ki bu sefer yanımda Selin elini tuttu. O tutmasaydı da ben yapardım zaten

"Utan biraz ana, kendi kızını evlendirmek için okulundan edemezsin. Kız gelmiş sana burda doğruları söylüyor diye de vuramazsın!" Koray abi şaşkınca karısına bakıyordu bende şaşırmıştım çünkü dün Aylaya birşey diyememişti doğru düzgün şimdiyse kaynanasına kafa tutuyordu

"Ana! Burcu gidecek okuyacak, çalışacak. Ayrıca ben sana demedim mi herkesin ortasında karıma yaptığınız saygısızlığı bana yapmış sayarım diye, sen en iyisi biraz teyzemlere git" daha fazla bağırmamak için kendini sıkıyordu ve ben yine ikinci bir tartışma olmaması için içimden dua ediyordum

"Sen sırf bu kız için beni evden mi kovuyorsun?" Duygu sömürüsü başlamıştı, arkada duran Burcu daha kötü durumdaydı ve bu yüzden tartışmanın arasından ayrılıp yanına gittim

"Güzelim ağlama"masadan peçete alıp verdim ve ellerini çekip yüzünü silmeye başladı "yenge ben mez-un olmak çalış-mak istiyorum. Ben evlenmek istemi-yorum" ağladığı için arada hıçkırık dökülüyordu ağzından

"Haklısın meleğim, bak ben ve abin izin vermeyiz tamam mı? Sen okuyacaksın okulunu bitireceksin önce" Selin yanımıza bir bardak suyla geldi

"Kız senin bu yengen varken annen seni nasıl okulundan alabilir deli." Dedi beni göstererek, aile de böyle bir şeydi işte kendi hayatımızı değil ailemizdekilerin hayatını düşünüyorduk. Benim hastalarımla kurduğum bağı onlar kendi aralarında kuruyorlardı...

Mardin Güzeli Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin