Gece ASLANBEY
Yine aynı şey oluyordu.
Yine aynı şaşkınlık ve tuhaf hisler doldurmuştu ortamı. Zaten hep öyle olmaz mı? Ne istemezsen ya da kaçmak istesen kaçamaz ve üstüne de dibinde olur ya. Aslında hayat bize burada bazı zamanlar kaçmaya gerek olmadığını göstermeye çalışsa da biz insanoğlu anlamak görmek yerine kendi bildiklerimizin peşinden gitmeyi tercih etmez miyiz? Bu yıllarca böyle olmadı mı? Zaten başımıza da belalar da böyle gelmedi mi? Hoş bazen her şeyi bela olarak tanımlamak ne kadar doğru?
Ya o bela sandıklarımız aslında bizi biz yapmamıza sebep olan şeyse?
Gece ve diğer aile üyeleri şaşkınlıkla olayı anlamaya çalışırken Cesur ise ona takılan lakabı unutup tabiri uygunsa bıyık altı gülümsemesiyle Gece'ye bakıyordu. Gece'yse transa geçmiş gibi elindeki bardağı bırakmadan öylece Cesur'a bakıyordu.
"Bir kazaya gerek yok bence." Atlas'ın elinden aldığı bardakla sonunda kendine gelmiş ve olayı idrak edebilmişti. Karşısındaki adam onun sorgusunu yapan kişiydi. Neydi adı? Bir anda hatırlayamadı. Hoş Fuat beye kendini tanıtmıştı fakat o anın şokuyla dinlemeyi de unutmuştu.
"Bir sıkıntı mı var?"
"Özel konuşabilir miyiz?" Cesur'un sorusuyla artık diğer beylerin de odağı olmuştu Cesur. İşte şimdi daha da merak konusu oldu. Gece daha cevap veremeden ondan önce Ertuğrul dalmıştı konuya.
"Hayırdır kardeş? Gece vakti ne özeli? Gündüzler torbaya girdi sanki?"
"Abicim sen çok mu aradın bu saatte konuşmayı?" Fatih ve Ertuğrul'un bu tavırlarına kimse anlam veremezken sanırım bu durumdan en rahatsız olan kişi Işık olabilirdi. Işık abilerinin Gece'yi kıskandığının daha adamın Gece demesiyle anlamıştı. Onun için artık o korkunç düşünceler daha da gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Zaten evdeki değeri onun gözünde bozulmuştu. Bir de ona en çok değer veren abileri onu kıskanması aklının karışmasına daha da yardımcı olmuştu.
"Şey pekâlâ." Gece masadan kalkıp tam gidecekti ki ondan önce davranıp önüne geçen kişiler durmak zorunda kaldı. En büyük abisi çoktan ayağa kalkıp kardeşinin önüne geçti. Kulağına iyice yaklaşıp fısıldar misali konuştu.
"Rahatsız ederse on ikiye tekme çak ve kaç!" bu aileye ne oldu böyle? Bir adamın onların tavrını bu kadar değiştirmesini beklemiyordu açıkçası. Hoş Aslanbey erkekleri de böyle bir şey bekliyor desek yalan olmaz mıydı? Hepsinin içerisinde garip duygular dolarken Gece başını anladım dercesine sallayıp masanın kenarından geçip adamın yanına geldi.
"Kızım çalışma odasında rahat rahat konuşun siz."
"Tamam." İkisi bahçe kapısından içeriye geçerken arkalarında da kıskanç beş adamı bıraktılar.
"Şimdi elin adamıyla kızımı yalnız mı bıraktık?" Fuat bey kendisiyle konuşurken Gül hanımsa bir şey demeyip yerine oturdu.
"Anne elin adamını niye aldın eve ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Doğuşu
Genç Kız EdebiyatıBen kendi sessizliğim içinde boğuldum öylece. Yıllarca tuttum avucumun içinde acılarımı Çığlıklarımı Anlatamadım hiç kimseye derdimi Hoş anlatsam dinler miydiniz? *** Gerçek aile kurgusudur.