Bölüm, 8

40 12 26
                                    

Yaklaşık bir saattir bu küçük kızı izliyordum. Alaz sosyal hizmetlerden gelen adamla konuşmak için dışarı çıkmıştı ve hala gelmemişti.

İçimdeki hissin adını, tanımını bilmiyordum. O yatakta yatan küçük kız benim bir parçamdı sanki, anlayamıyordum. Onu benden almalarına izin vermezdim, veremezdim. Benim iyi olmaya ihtiyacım vardı ve bana iyi geliyordu.

Onun iyileşmeye ihtiyacı vardı ve onu iyileştiriyordum. Ama psikoloğu olarak değil...

Çok güzel, çok masum bir çocuktu. Bugün ona zarar gelseydi, o çocuksu ince sesini bir daha duyamayacağımı öğrenseydim... En kötüsü, sözümü tutamayacağımı öğrenseydim... Hiç bir şey bir daha eskisi gibi olmazdı, olamazdı.

Otomatik cam kapının açılma sesiyle kafamı o tarafa çevirdim, ama elimi camdan çekmedim. Bakışlarımla yanında olduğumu hissetmezse dokunuşlarımla hisseder diye, Yalnızlığı bir daha yaşamasın diye.

"Geçmiş olsun." elinde serum poşetiyle bir hemşire girdi Işık'ın odasına, biten serumunu değiştirdi. İçim acıdı bir kez daha, baygın da olsa iğne acısını hissetmiş miydi ki?

İşi bitince odadan çıkan hemşireyi nazikçe durdurdum. "Aksi giden bir şey var mı?" korkum sesime bulaşmıştı.

"Merak etmeyin şuanlık korkulacak bir şey yok, bünyesi zayıf olduğu için uyanması biraz vakit alacaktır. Her şey uyandığı zaman belli olur zaten." diyerek gülümsedi.

"Bir şey daha sorabilir miyim?"

"Tabii ki."

"Bilinci kapalıyken iğne acısını hisseder mi?" kadın sorduğum soruya gülümsedi.

"Hayır hissetmez merak etmeyin. Ben sizi ilk gördüğümde ablası sanmıştım, çok genç ve güçlü bir annesiniz. Kızınız orada zorlu bir savaşın içinde mücadele ederken siz sakın pes etmeyin. Çocuklar güçlerini annelerinden alır unutmayın. Tekrardan geçmiş olsun." dedi ve gülümseyerek gitti.

Birkaç saniye arkasından baka kaldım, camı tutan elim bile şaşkınlıktan aşağı düştü.

Beni Işık'ın annesi sanmıştı.

Beni bir anneye benzetmişti.

Anne olmak böyle bir şey miydi? Anne olmak çocuğunun acı çektiğini görünce mahvolmak mıydı? Onu dünyadan uzak tutmak, kötü insanlardan uzak tutmak istemek, her şeyden ve herkesten korumak istemek, ne olursa olsun ondan vazgeçememek miydi?

Değildi.

En azından benim gördüğüm annelik bu değildi. Benim annem acı çekmem için uğraşırdı, zevk alırdı. Benim annem kötü insanlardan değil de, kendinden uzak tutmak isterdi. Benim annem parasızlıktan kendini sattığı, kadınlığını sattığı adamların benim de çocukluğumu satın almalarına izin verirdi. Benim annem bu hayatta ilk benden vazgeçti. Sonra da kardeşimi ölüme terk etti.

Böyle bir anneyle büyümüş kız çocuğu, hiç annelik görmeyen başka bir kız çocuğuna annelik yapabilir miydi?

Işık... İsmini benim verdiğim, küçük kız çocuğu. Annelik görmemiş, hissetmemiş, 5 yaşına kadar eksik büyümüş bir kız çocuğu.

Ben anlamını bilmediğim bir şeyi bu çocuğa verebilir miydim ki?

"Ne düşünüyorsun?" Alaz'ın sesi irkilmeme sebep oldu. Yanıma gelip Işık'ı izlemeye başladı. Gözlerinde büyük bir merhamet ve acı vardı. Kafamı çok karıştırıyordu.

"Şuanı, geçmişi, geleceği, Işık'ı. Her şeyi." diyerek yüzüne baktım elimi camdan çekmeyerek.

"Adamlar çok ciddi Balım, işlemlere başlamışlar bile." çaresiz bir ses tonuyla konuşuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tatlı Yara Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin