Ciftleri nasıl buldunuz ? :)
(multimedya: masalın elbisesi ve kuzey)***
Gözlerimi ağır ağır açtım.Bikac kez kirpistirdiktan sonra gerindim.Elimi yanıma doğru uzattım,boştu. Salon ve mutfağa göz gezdirdigimde yine boştu.Telefonuysa sehpanın üstündeydi. Fazla kafa yormadan büyük camdan dışarı bakıp gerindim. Kapı sesi gelince kafamı o tarafa çevirdim. Salon kapısının pervazında durup içeri gelen adama gülümsedim. İşte benim adamım. Nefesim.Tam anlamıyla herbiseyim. Bu gordugunuz sarı saçlı,sarı sakallı,ela gözlü sıcacık gülümseyen adam benim kocam.Elindeki fırın posetini görünce daha bi çok ggulumsedim.Biranda icimde çoğalan sarılma isteğiyle gidip kollarımı boynuna doladım.-sabah sabah kalkıp fırına mı gittin sen ?
Bayildigim alaycı gülüşünü takınıp:
- Birileri saatin farkında değil heralde ?
Aa o tek kaşı kaldırmak da neyin nesi ? Asıl soru,ben bunu yeni mi farkediyodum ? Bunu yapamayan bi insan olarak iki katı hayrandim bu mimige.
-saat kaç ki ?
-12 oldu bitanem,12.Bu biraz ağır olmuştu. Ve tuhaf olan bisey vardı; madem saat bu kadar geç oldu neden hala evin içini ciyaklama sesleri doldurmamıştı ? Hemen yukarı çıktım.Kapıyı yavaşça açtım. Besiğe yaklaşıp baktım. Elimde en sevdiği oyuncağıyla oynayıp beni görünce şakıyan minik şebek...Bu benim oğlum... Evet,bu benim inanılmaz bi şekilde babasına benzeyen bal küpü oğlum.Babasından aldığı ela gözü ve yine ondan aldığı sarı saciyla bazen ikisini kiskaniyodum. Ev ahalisi olarak sonunda mutfağa varabilmistik. Ben kahvaltıyı hazırlarken mutfağı ve bütün evi kıkırdama sesi dolduruyordu. En sevdiğim iki ses : biri oğlumun kikirdamasi,diğeri babasının kahkahası :).Kuzey'in telefonu çalınca Aras'ı bana bırakıp salona gitti (oğlum Aras çınar). Mutfağın kapısında tekrar göründüğünde telefonla konusyodu:
-Ya birader,ben senin gibi sürekli çalışmiyorum. Bana izin cook./
Anlaşılan Poyraz'la konusuyodu, birader lafını en çok ona kullanırdı./-...
-Bırak bunları abicim.Üniversiteki halini de biliyoruz,mööö :D
-...
-Tamam be tamam,Napiyim,senle takila takila sonum böyle oldu.
-...
- Yuh be oğlum.Ben aradan bi tek yemek kısmını anladım.
-...
-He, tamam...tamam tamam.Biz bi konuşalım evin reisiyle,haberlesiriz sonra...hadi tamam...tamam kardeşim eyvallah gorusuruz.
Telefonu kapatınca nerdeyse hazır olan kahvaltiya oturdu.
-Poyraz miydi ?
-Hıı /beyfendinin ağzı dolu olduğu için böyle de garip bi ses çıkarmıştı.
-Kocaman adam oldunuz hala didisiyosunuz.
-Öyle be annecim,diyip çocuk gibi gulumsedi.
-Hahahah.sana bi hafta dışarı çıkmak yasak o zaman,Annecim/son kelimeyi vurgulamistim.
-Öhöm ,tamam,normale dönelim. Bunları Aras'ın ustunde denersin.
-İşte böyle kocacim, uslu çocuk ol biraz.
- O zaman bunları akşam,mesela Aras uyuduktan sonra konuşalım. Sen bana odada uslu çocuk olmam için neler yapmam gerektiğini anlatirsin/derken göz kirpti ve muzipce siritti.İçimden onu öpmek gelse de şuan atisiyo sayilirdik ve ben bunu yapmiycaktim.Fazla sessiz kalmış olucam ki:
-Heey,şampiyon.noldu ? Biraz da ben ögrencin olsam olmaz mı ?
Benimle dalga geçmeye devam ederken siritisi olduğu gibi duruyodu yüzünde.
-ama çok disiplinli bi ogretmenimdir hee.
-sert öğretmen severim, derken gulusu iyice yayılmıştı ama bu kez gözlerini kisarak bakiyodu :D
-emin misin ?
-hiç olmadigim kadar.
Bu hazircevapliligi beni olduruyodu.
-tamam o zaman ceza bir ; iki gece boyunca koltukta yatilicak./sanki bu kez zafer benimdi.
-Hımm, ee,şey.Sanırım okulu bırakıyorum. Ben karimi istiyorum.
-tamam o zaman sanırım ben de öğretmenliği bırakıyorum, diyip gülümsedim.
Kazanan ben gibi duruyodum ama Kuzey'in yüz ifadesinde hala pes etmediğini gösteren bi gulus yakalamistim.Konuyu değiştirmenin zamanı gelmişti.
-Ne diyomus Poyraz ?
-Akşama Namık Abi'ye gidelim diyolarmis.
-hmm
-ne diyosun bakalım reis ?
-bilmem, bana uyar.Senin de bugün çok işin yok heralde ?
-yoo,iki ameliyat var heralde planda,onlar da çok sürmez.
-tamam o zaman gidiyoruz demektir.
-aslında evde kalsak da su benim planı hayata gecirsek ?
-sarıı.../ona böyle hitap etmek hoşuma gidiyodu,hele ki kızgın görünmeye calistigimda.
-Cadııı...! Al işte bak,harika bi ciftiz.Birbirimize hitabimiz bile kafiyeli :D
-sen bugünkü kızdırma kotanı çoktan doldurdun,dooru ise..
Nihayet onu ise gönderip mutfağı topayinca saatin 15:00 olduğunu farkettim.Genel temizlik ve işin ardından akşamüstü olan saate bakıp işi bıraktım. Önce sebegimi hazirliycaktim.Altını değiştirdikten sonra bugünkü kombini yaptım.Açık mavi bi kot,üzerinde kız ve erkek bebek figürleri olan beyaz bi t-shirt ve renklere uygun olan kırmızı bi hırka. Ultra cool,havalı ve yakışıklı oğlumun klas coraplarini da giydirince tamam oldu.evet,çorap çok havalı olmadı ama oglusum henüz ayakkabı giymiyo :) Sıra bana geldiğinde normal boyda turuncu bi elbise,gumus rengi hafif topuklu kapalı bi ayakkabi,zarif bi kolye ile güne hazirdim.Saclarima ellerimle şekil verdim.Ogluma da söyle bi baktım.Kapı çaldığında ben ona da son dokunusumu yapmıştım. Kuzey yukarı cikarken biz aşağıda takildik. 15 dakika kadar sonra durum yoklamasi yapmak için odaya çıktım. Çoğu çiftin aksine Kuzey'in benim dokunusuma ihtiyacı olmuyodu.Bu ne kadar iyi bilmiyorum.Siyah dar pantolonun üstüne yine dapdar beyaz bi t-shirt. Üstüne lacivert,tarz bi kot ceket.işte sadeligin sıklığı buydu,sarı'm :D Saçlarına da şekil verip komodinin üstünden gozluklerini aldı.ve korkulu rüyam,parfum. Acaip çekici parfümler tercih ederdi.Ta ki biz sevgili olana kadar.Parfüm sıkmasini ne kadar istemesem de bisey diyemiyodum. Çünkü parfüm kokusuna onay vermem karşılığında anlasmistik. Ve o parfüm alınırken ne kadar cebellestigimizi hatırlıyorum,boşanmanın eşiğine gelecek kadar :D Şimdi evden çıkmadan önce Kuzey'in, Aras Çınar'ın kendisine benzeyen saçlarını iyice kendisinkine benzetmesini bekliyoduk.10 dakika sonra kuzey ve Aras oynarak önde,ben arkada evden cikmistik.Ve ne harika ki yine beni farkeden yoktu...SONN...
___ilk bolumuzu umarım begenmissinizdir.___
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL...
Teen FictionHayatta her zaman birilerinin kararı, başka birinin hayatını etkiler. Peki doğru insan olmak için verdiğin bir karar,bir başkasına zarar verirse...Üstelik o kişi bir mafya... Şimdi,o adam bir bedel isteğiyle yanıp tutuşur... peki BİR BEDEL KAÇ ÖMRE...