-Hadi basımın belalari, geç kalicaz.
-Aa,noluyo basımın belalari falan.Oğlum bak da gor bana tercih ettiğin ebeveyni.
Aras ve onun çantasıyla merdivenleri inmek kolay olmuyodu.Sonunda kapının önüne vardigimda bi on kilo vermisimdir, düşünün ne kadar zayifim (!).-Oğlumu doldurma,babasının paşası o.Lafın gelişi çoğul söyledim ben.
'İnanamiyorum sana'der gibi gözlerim ve agzim açık, kafam hafif yana yatık bi şekilde durdum.Tabi o benim bu çirkin gözüken tavırlı hareketlerimi farketmemisti bile. Bi de ciddi havasına burunursun he.
-Tamam ya,biliyodum zaten.Kaç gundur ne haldeyim,umrunda değil baksana.
Sesinin ağlamaklı çıkması çok önemliydi. Ve etkisini göstermişti. Ben konuştuktan sonra kucağında Aras'la bana dönüp şaşkın şaşkın bakiyodu.
-Masal...hayatım, o nerden çıktı şimdi ?
-Tamam tamam,ben anladım zaten. Hiç değerim kalmadı benim.
Off,daha fazla rol yapamamki.Kuzey'in bi kez daha pişmanlık dolu cümlesinde intikamimi alirdim.
-Ya askim,kaç gundur mutsuz olmanın sebebi ben miyim ? Noldu ? Niye öyle düşünmeye basladin ? Anlamadım ki ben hicbisey ?
Elimi tutmuş, çizmeli kedi gibi bana bakan bu babaya nası kiyicam ki ben ? Ama hiç mi oyun oynamiyim ? Ah sapsigim,yıllardır beni taniyamadigi gibi,artık aramızda böyle ufacık tefecik şeylerin sorun olmiycani da dank edememiş.
-Ya sen de amma duygusal ciktin, napicam ben senle basımın belası !? diyip kocaman siritarak havalı havalı yanından geçtim.Daha konuşmaya başladığımda değişen yüz ifadeyle şaşkına dönerken, siritisim balyoz darbesi gibi olmuştu. Hayır ya,gerçekten inanmış miydi ona dargın olduğuma ? Herneyse,zafer benim.İyi hoş da ben bu kadar duygusal yaklasicagini beklemiyodum. Ve bu yüzden, benim tanıdığım Kuzey - ki ben onun aksine onu daha iyi tanıyorum - bunun altında kalmazdı. Arabaya binince,sonuç olarak bu zaferi kolay unutmiycagim için dalga geçmeye devam edicektim.Açılan sürücü koltuğuyla beraber Kuzey'i takip ediyodum.Arabaya bindikten sonra derin bi nefes alıp yanaklarini sisirdikten sonra bosaltirken kemerini taktı. Tabi o sıra gözü hep yoldaydi. Arabayı çalıştırıp Poyraz'larin tarafa sürdü. Evin önüne geldiğimizde kornaya basıp araba çalışır halde beklemeye başladı. Bu sure içerisinde hala bi kere bile bana bakmamisti. Elini çenesine koyup kapıya yaslarken arkaya dönüp Aras'la baktı.Ama beni hala tınlayan yok.Alt dudagimi ısırıp bian hata yaptığımı düşündüm.
-Kuzey kızgın misin bana ?
Cevap yok.
-Kuzey yapma böyle,takildim işte. Ama yani, senin ciddiye alicagini düşünmedim.
Sesim suç işlemis çocuk gibi kisikken, yana yatirdigim kafam ve buruk bakislarim bana arka cikiyodu. Önce ifadesiz kalan yüzü, sonra ufak bi gulumsemeyle değişti.
-Bunun acısını çıkarırım biliyosun dimi,dedikten sonra alayla benden aldığı gözlerini yola çevirdi. Eli vitese gidince yandaki aynadan arkaya baktım. Yağmur ve Poyraz çıkmış arabaya yerlesiyolardi, tabi bi de Yiğit bey. Kafamı geri cevirdiginde olaya odaklandim.
-Yok artık Kuzey, tamam bu kadar. Sen benimle alay ettin,ben de durumu esitledim. Bundan sonraki adım haksızlık olur.
Gözlerini aynı alayla bana çevirdikten sonra yine güldü.
-Ben anlamam,bu yaptığın olmadı. Alicam senin havanı, bekle.
Benim bisey deneme fırsat vermeden ani bi manevrayla arabayı parketti. Kısa sürmüştü yol,ya da biz didismekten farkedememistik.Haklı olduğuma kanaat getirdigim bu konuyu erteleyip arabadan indim. 'Kaç yıllık kocam, yapicagi varsa karşılığı da var.Hiç cekinmem'diye kendime gaz verirken,filmlerdeki iyi görünen ama sinsi planları olan ajan gibiydim.
...
Küçük Emrah'ın sitem ederken döktüğü yaşlardan doktugum şuan, tam da soğanı dogradigim an.Evet şıpır şıpır yaş dokuluyodu gözümden. Soğanları da domates ve salatalığın olduğu tabağın kenarına döktüm. Elimi peceteye uzatirken Kuzey'in lafı dikkatimi oraya çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL...
Teen FictionHayatta her zaman birilerinin kararı, başka birinin hayatını etkiler. Peki doğru insan olmak için verdiğin bir karar,bir başkasına zarar verirse...Üstelik o kişi bir mafya... Şimdi,o adam bir bedel isteğiyle yanıp tutuşur... peki BİR BEDEL KAÇ ÖMRE...