Perşembe... Yine hafta içi. Neyse ki kendimi zorlayıp dusa girdim. Dün akşam geldi aklıma. Böyle böyle hayattan kopmaya başlamıştım. Neden birden bire hatırlamaya başlamıştım ? Tedaviyle iyileştirilen bi hastalık, bi kanser gibiydi benim için. Şimdi, 3 yıl sonra yeniden nuksetmisti sanki.Banyodan çıktığımda Aras'ın odasına gittim.Acikmistir o da.Doğru düzgün ilgilenemiyodum zaten, ruh gibiydim kaç gundur.Merdivenlerden inerken kokular sarmıştı etrafı. Ben mutfakta olmadıkça alışkın değildi bu ev bu kokulara. Ne de olsa tek mutfağa giren benim. Ee,yani bu durumda...Hadi canım ! İşte bu kırk yılda bir olurdu :).Kuzey enfes bi kahvaltı sofrası hazırlamış, şimdi de omlet yapiyodu. Vayy canına !!
...
Perşembe ve bugün (cumadayiz) oldukça sakin geçmişti. Benim sacmaliklarim dışında. Üc kez çerez dökmüş, iki tabak kirmistim. Evlat olsam sevilmem yani :).Kuzey bendeki bu tuhaflığın farkındaydı,ama üstüme gelmek istemiyodu anlaşılan.-Bak bu adam aynı ben,nası da romantik.
Saat 8'e gelirken Kuzey'in fikriyle film izlemeye baslamistik. Aras Çınar'ın erken uyuması her zaman olmazdı zaten.Kuzey'in seçtiği komedi filmini izlerken çok içimden gelmese bile odaklanmaya calisiyodum, kendim gibi onu da huzursuz etmem çok da adil olmazdı heralde.
-Hayatım ?
Gözlerimi daldığı noktada kaldırıp Kuzey'e baktım.
-Hı,efendim.
-Bi sorun mu var ?
-Yoo,yok bisey.
Kumandadan kırmızı tuşa bastıktan sonra elindeki bardağı da sehpanın ustune bıraktı.
-Benimki de soru, kaç gundur burda değilsin.../anlamayip kaslarımı kaldirinca devam etti/...yani hep dalginsin, bedenin burda ama aklın başka yerde.Anlatmamak için de köşe bucak kaciyosun.Evet, seni dinliyorum.
Vücudunu tamamen bana çevirdikten sonra açıklama bekler gibi ellerini birbirine kenetledi.Konuşmasını bitirdikten sonra biraz daha ona baktıktan sonra,artık konuşmam gerektiğini düşünerek yutkundum. Onun yaptığı gibi tamamen ona döndüm, boğazını temizleyip inandırıcı olmasını umdugum bi sesle konuştum.
-Biseyim yok,gerçekten bak.
Samimi bi şekilde gulerken elimi de ellerinin ustune koydum.Gözleri alayla baktıktan hemen sonra ciddi bi hal aldı.
-Masal seni dinliyorum.
Sessiz kalıp bakışlarımı yere çevirdim. Ama bu kez kararlıydı. Gözlerim doldu.Canım anlatmak istemedigim bi şeye sıkıldığında bu şekilde sıkıştırılırsam heo böyle olurdu. Kafamı egebildiğim kadar yere egmistim.
-Benn...Hayır, kickiriktan başka bisey çıkmıyodu agzimdan. Kuzey merakla kafasını eğmiş, gozlerime bakmaya calisiyodu. Ben kendimi tutmaya çalışınca ev sessizliğe burunmustu. Onu da beni de daha fazla zor duruma sokmamak için sanırım artık konuşmam gerek.
-Ben sadece... Olmuyodu işte. Ellerimle oynayıp gözümün ucuna kadar gelen yaşı bi umut tutmaya çalışırken ,beni omuzlarimdan çekip sarılmasıyla sanki bu anı bekliyomus gibi ağlamaya başladım. Halının bi kosesine bakarak icini doktugum birkaç dakikadan sonra kafamı kaldırdım. Ellerimle gelişigüzel yüzümü sildikten sonra burnunu çekip derin bi nefes aldım.
-İyiyim ben hayatım,hadi sen de yat artık.derken yana egdigim kafam, gozumu çıkartacak gibi sildigim yüzüm, ve burnumda et varmış gibi çıkan sesimle kendimden soğurken bi yandan derin nefesler alıp yanaklarimi sisiriyodum.
-Artık bu durumdan çok sıkıldım Masal.Sen konusmadikca uykusuz kalicaz.
-Hadi gidip yatalim da uykusuz kalmayalim o zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEDEL...
Teen FictionHayatta her zaman birilerinin kararı, başka birinin hayatını etkiler. Peki doğru insan olmak için verdiğin bir karar,bir başkasına zarar verirse...Üstelik o kişi bir mafya... Şimdi,o adam bir bedel isteğiyle yanıp tutuşur... peki BİR BEDEL KAÇ ÖMRE...