11.bölüm - iliklerine kadar korkmak

66 7 0
                                    

(Yağmur'dan)

  Gözlerimi acali birkaç dakika olmuştur. Masal henüz uyanmamisti. Güneş ışıkları gözlerimi kirpistirmama neden olurken kıpkırmızı olduğuna daha önceki tecrubelerimden ötürü emin olduğum gözlerim can cekisiyodu.

   Çocukken kötü rüya gordugumde günümün kötü gecicegine inanirdim. O günün sabahinda suratim asik olurdu. Öyle zamanlarda annemin sacimi oksayip hepsinin geçtiğini söylediği o günlerde bu etkiyi çabuk atlatirdim.Şimdiyse, ne bunları yapicak  yanimdaydi, ne de o rüyayı unutturucak bi mutluluk...Aslinda bu kez gordugum bi kabus değildi,aksine çok güzel bi andı.Deniz kenarında esen ılık rüzgarı bile hissediyodum.Hep birlikteydik. Dört kişi. Suyun serinliği ve Poyraz'ın varlığı insanı mutluluğun zirvesinde hissettiriyodu. Tabi,her güzel şey gibi bu da bitmişti. Uyandigimda, kendimi bi ömür geçirmiş kadar tukendiren bu dört duvarın arasında bulmak hislerin zitligini farkettirdi.Mutluluğun zirvesinden mutsuzlugun dibine... Masal'in çığlığıyla içimi kemiren hislerden siyrildim.Nefes nefese,karşı duvarda birkaç saniye gözlerini kirpistirdiktan sonra gözleri dolunca merak etmeye başladım.

  -Masal nefes al,geçti. Kabus gordun heralde,geçti canım.

  İlk defa duyuyomus gibi bianda gözlerini açıp bana bakarak susunca iyice telaslandim. Bisey söylemesini bekliyodum, kendinde olduğundan emin değildim.

  -Geçmedi Yağmur, geçmedi. Kafasını hızla iki yana salladı.Kızarmış gözleriyle başka bi gün bu halini gorsem zombi filminden fırlamış diyebilirdim.Baksana,hala bu cehennemin ortasindayiz. Geçmedi hicbisey, ha gordugum kabus ha uyandigimda yaşadığım kabus.Tek bi fark söyle bana ?

  Ne diycegimi bilemedim.Boylesini beklemiyodum. İçimizde kopan fırtınalar birbirinden habersizdi. Ama illa ki patlak veriyodu iste.Gözlerimi kaçırıp pencereden dışarı bakarken kapı açıldı. Elinde tepsiyle bi adam girdi içeri. Tepsiyi yere bırakıp bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.

  -Dokunma !

  Kesin bir dille verilen emir sonrası adam hareket etmeyi bıraktı. Kapıda Siyah Adam göründü. İçeri geçip ellerini ceplerine yerleştirdi.Küçük dağları ben yarattım havasındaydi.

  -Henüz aciktiklarini sanmıyorum, yemiycekler.

  Cümlenin ardından gelen yayvan gülüş mide bulandiriciydi.Pencerenin önüne geçip iç çekti.

  -Ne güzel bi gün değil mi ? Ardından ağırca arkasını döndü. Bizden tepki gelmeyince kaslarını catip sahte bi sitem takındı.
Ne o,niye benimle konusmuyosunuz ? Yüzündeki yapmaciklik suratimi burusturmama sebep oldu. Eğer rahat edemdiyseniz söyleyin lütfen.

  -Onlardan ne yapmalarını istedin ?diyen Masal'in kısık sesi duyuldu. Onu tamamen unutmustum. Yüzünde boş bi ifade vardı. Cevap için Siyah Adama döndüm.

-Aah,güzel soru. Onların nasıl bi fırsatı teptigini bilmiyosunuz hala,değil mi ?

  Elini cebine atıp bi alet çıkardı. Çakı ya da bicakti, hangisi olduğunu tam olarak bilmiyodum. Elinde tuttuğu cakiyi bi eliyle diğerine vuruyodu. Gözdağı verdiği apacikti. Ama bu durum filmlerdekinden çok daha urkutucuydu.

  -Çoğu insan benim işimi anlamaz. Aslına bakarsan insanlık için oldukça faydalı bi meslek bana göre.Bizden ses cikmiycani bile bile susuyodu. Ne iş yaptığıma dair bi fikriniz var mı ?

  -İyi işler yapmadigin kesin,dedim.Kaşlarını havaya kaldırıp'vay be'der gibi kafasını salladı.

  -İnsanlar önyargılarindan ne zaman kurtulucak,merak ediyorum.

BEDEL...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin