19. Bölüm

14 3 9
                                    

Ellerimiz ve ağzımız bağlı, dizlerimizin üzerine çökmüş vaziyette Deniz'le bakışıyorduk. Onun burdan çıkması için canımı dahi verirdim. Başımızda duran korumanın kulağına obur korumanın bir şey söylemesi ile ışığı kapattılar. Ve hepsi deponun em köşesine geçtiler. Işıklar kapalı olduğu için hiç bir şey görünmüyordu.

Böyle birşeyin olma ihtimalini düşündüğüm için arka cebimde intihar etmeye kalktığım bıçak vardı. Ellerim ile bıçağı aldım. Etrafımı kontrol ettim ama zaten karanlıktan bir şey görünmüyordu. Yavaş ve sessiz hareketler ile ipi kestim. Bıçağı cebime geri bıraktım.

Obur cebimde ise ekibimizin bize verdiği acil durumlar için olan küçük cihazı aldım. Cihazın ortasında büyük bir tuş vardı. Yardıma ihtiyacımız olduğunda buna basmamız gerekiyordu. Konum bulma sisteminden de yerimizi bulurlardı. Yani umarım.

Yarım saat kadar sonra ışıklar geri açıldı. Karşımda dikilen Bora ile afalladım.

"Vayy güzel kız." Dedi ağzımdaki bandı açarken." Senden böyle bir hainlik beklemezdim. Her ne kadar kardeşinden beklesem de" kardeş kelimesini bastırarak söylemişti. Hakkımızda ne kadarını biliyordu.

"Demek cevap vermiyorsun. Zaten konuşmak istediğim kişi sen değilsin" Deniz'e doğru dönmüş yürüme başlamıştı. Başı ile korumalara işaret etti. Deniz'i oturduğu yerden kaldırıp yürütmeye başladılar.

"Hayırrr" diye bağırdım. Sesim deponun içinde defalarca yankılandı. Sesim kısılana kadar bağırdım.

Deniz gittikten sonra başıma kaslı biri dikildi. Ellerini birbirine vurdu. Küçümser bir şekilde gülümsedi. Ben ne olduğunu anlamadan yüzüme set bir yumruk indirdi. Başım sağ tarafa düştüğünde geri kaldırdım. Ardından karnıma yediğim tekme ile sarsıldım. Yüzüme bir kaç yumruk daha indikten sonra ağzıma kan tadı gelmeye başladı. Biraz daha tekme ve yumruktan sonra başım dönmeye başladı ve dünya karardı.

****

(Deniz'in anlatımıyla)

Odaya doğru götürülürkenki Berfu'nun yankılanan sesini unutamıyordum. Kulaklarımda çınlıyordu. Acaba ona bişey olur muydu. Karşımdaki Bora bana küçümser bir bakış attı. Ne zamandan beri tüm bunlardan haberdardı.

Düşen omuzlarıma rağmen dik durmaya çalıştım. Başıma kaldırmamla burnuma okkalı bir yumruk yemem bir oldu. Burnumdan akan kanı umursamadan bir yumruk daha yedim.

"Berfu ya zarar verme! Ne yapacaksanız bana yapın."

"Ona çok değer veriyor olmalısın. Ama ne yazikki ona kötü davranacağımı söyleyemem. Sonuçta güzel kız değil mi?" Beni kışkırtmaya çalışıyordu. Ama yine de öfkeme engel olamıyordum.
"Belkide onu kullanabilirim. İşe yarar diye düşündüm-" cümlesini bitirmesine izin vermeden burnuna sertçe kafamı vurdum.

Başını kaldırır kaldırmaz yüzüme karnıma ard arda tekmeler ve yumruklar indirmeye başladı. Acıyordu. Ama Berfu'yu merak etmek beni daha çok bitiriyordu. Ekipe haber vermiştik. Birazdan gelirlerdi. Yeterki Berfu iyi olsun. Onun iyi olması için canımdan da vazgeçerdim.

Kapıyı açıp kolumdan sürüklemeye başladılar. Deponun kapısının önüne gelince kapı açıldı. İçeriye giren azıcık ay ışığı sayesinde Berfu'nun yerde yatan vücudunu gördüm. İlk defa direnmeye çalıştım. İlk defa ellerinden kurtulmak istedim. Aşık olduğum kadın bu haldeyken serbest kalsamda ne kendimi ne de onları yaşamazdım.

Denizin KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin