Many years ago:Kucağındakı bebekle kurak toprakları terk etti beyaz tenli,uzun boylu kadın.Kucağındakı bebek şu anda onun için en önemli şeydi.Bir göz kırpımından daha kısa sürede,vardı sonunda istediği yere.Vardı sonunda tapınağa.Tapınağın içine girdiğinde bebek hala kucağındaydı.Kollarıyla sarmaladı onu.Sımsıkı tuttu.Tapınağın içini ayak sesleri doldururken arkası dönük bir vaziyyet de bebekle ilgileniyordu hala."Bekletilmekden hoşlanmam." dedi usulca.
"Birinin ayağına kadar çağrılmaktan hoşlanmam." diye karşılık verdi upuzun,siyah saçlara sahip kadın.
"Ama burdasın."
"Yer altına gidecek kadar önemli olan şeyi merak ettiğim için geldim."
"Alevleri aydınlatmayan ama karanlığı daha görünür kılan bir ocak..." diye mırıldandı kadın,"Düşmanın değilim.Hiç bir zaman da olmadım.Ama bu egoist tavırları bırakalım lütfen.Evet gücün takdire şayan olabilir ama unutma,kaderin ipleri her zaman benim ellerimdedir."
"Beni buraya ne sebeble çağırdın?" Usulca siyah saçlı kadına yaklaşdı,kucağındakı bebekle."Bu mucize için." dedi bebeği göstererek."Bu gördüğün çocuğu Sakar katında buldum."
"Sakar mı?" diye telaşla sordu siyah saçlı kadın."Nasıl...Orda ölmesi gerekirdi.Hiç bir insan ordan sağ çıkamaz."
"Annesine çekmiş olmalı." dedikden sonra çocuğu usalca siyah saçlı kadının kolları arasına bırakdı."Bu mümkün değil..."
"Bu senin çocuğun.Bu senin çocuğun olucak...Doğru zaman geldiğinde..."
"Ne?Ona ne yapıcaksın?"
"Yıldızlara emanet edicem.Ama ondan önce yapmam gereken bir kaç şey daha var."Günümüz:
"Balodan neden erken ayrıldın Draco?Seni her yerde aradım ama bulamadım." dedi Pansy Parkinson dudaklarını büzüştürerek.
"Kuzenim'in California'ya gitmesi gerekdi.Babam ona belli bir yere kadar eşlik etmem için ısrar edince,gitmek durumunda kaldım."
"Senin kuzenin mi vardı?" diye sordu Sabrina merakla."Evet.Görmüşsündür belkide Mattheo ile dans eden kız varya,o."
Mattheo'yu nerden tanıyor diye geçirdi zihninden,Savrina Grindelwald..Ama şu an,bunu sormak için uygun bir zaman değildi."Neyse gençler size iyi eğlenceler.Ben odama çıkıcam.Malum yorucu bir geceydi." dedikden sonra yavaş ve yorgun addımlarla odasına doğru yol aldı küçük kız.Balo vücudunu epey yormuşdu.Balo da olanlarsa zaten bulanık olan zihnini daha da karıştırmıştı.Bir anlık bütün yorgunluğunu bırakıb gizemleri çözmeyi düşündü ama bu düşünce geldiği gibi uzaklaştı.Çünki o da biliyordu ki,güzel bir uyku çekmezse şu anda yere yığılabilirdi.Zaten uyku düzeni mahvolmuştu.Gözlerindeki yorgunluk her geçen gün kendini daha da belli ediyordu.
Nihayet odasının kapısını araladığında gözleri,orman yeşili gözleri buldu."Geldin demek."
"Burda ne işin var Tom?Biri seni burda görürse başın derde girebilir."
"Göremeyecekleri için bir sorun yok." dedi Riddle ve usulca küçük kız'a yaklaştı.Elleriyle kızın yüzünü kavradı."Balo da iyi görünmüyordun..." dedi kızın saçlarını bir kenara topluyarak."İyiydim..." dedi fısıltıyla."Yalanlardan nefret ederim."
"Bende yalan söylemiyorum zaten." Ama söylüyordu.Çünki gerçekleri anlatması için önce olub bitine kavramalıydı."Sabrina..." Sesi uyarıcı bir tonda çıkmışdı."Tom çok yorgunum." dedi isyankar bir tavırla kız.Kıyamıyordu ona Riddle.Şefkati bir tek ona,Sabrinaya idi."Yorgunluğunu almamı ister misin?"
"Ne gibi?" diye sorduğunda Sabrina,yüzünde arsız bir gülümseme belirmişti."Bende seni masum bir şey zannederdim.Masaj yapmayı teklif edicekdim." dediğinde Tom,kızın yanakları alev almaya başlamışdı bile.Bu hali Tom'a oldukca zevk veriyordu."Bi ara hatırlatta aklından geçenleride yapalım." Sabrina,Tom'un omzuna yavaşca vurduğunda,onun bu zevki iki katına çıktı."Neyse gideyim artık ben.Yormayayım artık güzelimi."
"E git bari."
"Iyi geceler gün ışığım." dedikden sonra,kızın dudağına minik bir öpücük bıraktı ve odasına cisimlendi.Ve o gittikten sonra da Sabrina kendini geniş ve yumuşak olan yatağına attı.Gözlerini araladığında sıcak,kavurucu bir yerdeydi.Bir çöl gibiydi ama bir çölün sahip olabileceği sıcaklığın yüz katına sahipti.Yukarıda 3 tane güneşimsi bir şey vardı.Üç güneşin,üçüde bölünmüştü ve bu durumu daha da korkutucu hale getiriyordu.Yerden lavlar çıkıyordu.Ama en ürkütücü olanı bunların hiç birinin Sabrinayı etkilememesiydi.Belki bir rüya olduğu için etkilenmiyordu,belki de bunun altında başka sebebler yatıyordu.Bakışlarını etrafında gezdirdiğinde,yerde yatan yüzlerle ceset karşısında şok geçerdi kız.Aralarında tanıdığı insanlarda vardı,hayatında hiç görmediği insanlar da.Bir bir cesetlerin yanına gitti.Hepsi farklı sebeblerden aynı amaç için ölmüşe benziyordu."Bu da ne böyle?" diye sordu kendi kendine.
"𝘉𝘶 𝘴𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 𝘣𝘪𝘳 𝘳ü𝘺𝘢."
"Bu sıradan bir rüya değil..."
"𝘜𝘺𝘢𝘯𝘮𝘢𝘯 𝘨𝘦𝘳𝘦𝘬 𝘚𝘢𝘣𝘳𝘪𝘯𝘢.Ş𝘪𝘮𝘥𝘪."
"Neden onları ölü görüyorum..."
"𝘜𝘺𝘢𝘯 𝘚𝘢𝘣𝘳𝘪𝘯𝘢!" Böyük,kara deliklerden birinden lavlar yükselirken,Sabrina tam da o lavın altında kalıyordu.Lavın kıza hücum etmesiyle,Sabrina,kan ter içinde uyana bilmişdi.Gözlerini araladığında solukları düzensizdi.Alnından boncuk boncuk terler akıyordu.Gözleri buğuluydu,doluydu.Kendini tutamayıb ağlamaya başladı.Uykusunda bile huzur yoktu ona."Ş𝘪𝘮𝘥𝘪 𝘥𝘦 𝘢𝘤𝘪𝘻 𝘣𝘪𝘳 ç𝘰𝘤𝘶𝘬 𝘨𝘪𝘣𝘪 𝘢ğ𝘭ı𝘺ı𝘤𝘢𝘬 𝘮ı𝘴ı𝘯?"
"Ben zaten aciz bir çocuğum..." dedi kız,belli belirsiz soluklarının arasında."Ben zaten aciz bir çocuğum!Artık dayanamıyorum bu olanlara.Bir şey de anladığım yok.Aklımı kaybediyormuşum gibi hissediyorum!Ben...Ben çok korkuyorum..."
"𝘒𝘰𝘳𝘬𝘶...𝘒𝘰𝘳𝘬𝘶 𝘴𝘦𝘷𝘨𝘪𝘴𝘪𝘯𝘪 𝘩𝘪𝘴𝘴𝘦𝘵𝘥𝘪𝘳𝘮𝘦𝘺𝘦𝘯 𝘣𝘪𝘳 𝘣𝘢𝘣𝘢 𝘨𝘪𝘣𝘪𝘥𝘪𝘳.𝘚𝘦𝘯𝘪 𝘬𝘰𝘳𝘶𝘳 𝘢𝘮𝘢 𝘣𝘶𝘯𝘶 𝘦𝘯 𝘬ö𝘵ü ş𝘦𝘬𝘪𝘭𝘥𝘦 𝘺𝘢𝘱𝘢𝘳." Sabrina'nın düzensiz nefesleri daha düzenli bir hal almaya başlamışdı."Ve sende korku'nun kabususun."
"𝘒𝘢𝘣𝘶𝘴 𝘨𝘪𝘣𝘪 𝘬𝘰𝘳𝘬𝘶𝘵𝘮𝘢𝘺𝘢 𝘻𝘰𝘳𝘭𝘢𝘯ı𝘭𝘮ış 𝘣𝘪𝘳𝘪 𝘥𝘪𝘺𝘦𝘭𝘪𝘮."
Bir nebze de olsa sakinleşe bilmişdi Sabrina.
"Ne zaman bana karşı dürüst olucaksın kabus?Rüyam da gördüğüm adam'la alakalı bir şey de söylemedin.O sen miydin?O kabus'un öncesi miydi?"
"𝘕𝘦 ö𝘯𝘤𝘦𝘴𝘪 𝘷𝘢𝘳,𝘯𝘦 𝘥𝘦 𝘴𝘰𝘯𝘳𝘢𝘴ı.𝘉𝘪𝘳 ö𝘯𝘦𝘮𝘪𝘥𝘦 𝘺𝘰𝘬 𝘢𝘳𝘵ı𝘬.𝘚𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 𝘬𝘢𝘣𝘶𝘴 𝘷𝘢𝘳."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Professor Tom Riddle ve Sabrina Grindelwald
FantasyInan bana Sabrina bu sonu olmayan bir kuyu gibi.Cehennem ateşinde yanmak gibi.Ne kadar çok şey bilirsen ateşe o kadar çok yaklaşırsın.Derin sularda boğulursun.Boğuldukca ruhun ızdırap çeker.Yandıkca zarar görürsün.Ve inan bana küçük cadı,senin zarar...