Professor Tom Riddle ve Sabrina Grindelwald

Bölüm 26

"Çocuklar!" Gelen çığlık sesiyle önlerinde yaşanan korkunc olaydan gözlerini ayırıp sesin geldiği tarafa doğru döndüler.
"S-snape..." dedi Ron Weasley,varla yok arası ses tonuyla.
"Hemen Hogwarts'a dönüyoruz!" Endişe,öfke,korku ve çaresizlik.Bunların hepsi Severus Snape'in sesinde birleşmişdi.

Çocukların hepsi ayağa kalkıp Snape'in yanına gitmişdi.Grindelwald'dan başka."Sabrina!" Snape ve diğerleri bağırıp duruyorlardı.Gerçi o kargaşada sesleri duyuluyor muydu orası bilinmez.Herkes korkuyla bağırıyor,seherbazlar bir yandan insanları sakinleştirmeye diğer bir yandan bu olayı anlamdırmaya çalışıyorlardı.Sabrina Grindelwald'sa öylece duruyordu.Sanki trans'a geçmişdi.
Snape'in hızla onu kolundan kavramasıyla kendine geldi.

—————————
Snape,çocukları hogwarts'a cisimlemişdi.Normal şartlarda hogwarts da cisimlenmek yasakdı.Fakat şartlar normal değildi.Diğer bir yandan çocukların yüzündeki o korku ifadesi hala geçmemişdi.
"P-profesör...Neler oluyor?" diye sordu Ron.
"Akşam anlatılıcak.Şimdi odalarınıza gidin."
Herkes kafasıyla profesör'ü onayladı.Bir kişiden başka.Sabrina Grindelwald'dan başka."Gördüm..." titrek bir sesle konuşmaya başlayınca herkes'in dikkatini üzerine çekdi,Sabrina.
"Daha kötüsü olucak!Kan gövdeyi götürecek!" Herkes tuhaf bakışlarla genc cadıyı izliyordu."Sabrina,kendine gel." dedi Snape.
"Asıl siz kendinize gelin!Dumbledore'la konuşmam lazım!"
"Dumbledore şu anda meşgul-"
Severus'un cümlesini bitirmesini beklemeden hızla merdivenlere doğru koşdu,Grindelwald.Bekleyemezdi.O kadar şeyi gördükden sonra bekleyemezdi.

Kapıyı çalmadan direkt içeriye daldı.Içeride Dumbledore ile beraber Igor Karkarrof,Madame Maxime ve Sihir bakanlığından bir kaç kişi vardı.
"Profesör!Acil konuşmamız gerek!"
"Bu da ne demek oluyor Albus?Öğrencilerin artık kapı çalmadan mı giriyor odana?" Igor Karkarrof'un sesi kendinde emin çıkmışdı.Sabrinaysa büyücünün yüzüne dahi bakmadan derin nefesler alıp veriyordu.
"Sakin ol,Sabrina.Gördüğün gibi şu anda çok önemli bir toplantının ortasındayım." Igor'un aksine Dumbledore'un sesi yumuşak ve anlayışlı çıkmışdı.
"Sakin falan olamam!Herşey daha da kötü olucak,anlamıyor musunuz?!Ölümler gittikce artıcak!"
Igor:"Albus,bu velet ne anlatıyor?"
Sabrina derin nefesler alırken pür dikkatle yaşlı profesörü izliyordu.
"Bunu sana kim söyledi,çocuk?" diye sordu Madame.
"Gördüm."
Madame:"Ne?"
"Gördüm!Bir hafta önce!Rüyamda!Ama bir rüya değildi.Gelecekten bir sahne gibiy-"
"Bu kadar saçmalık yeter!O kadar yolu bir veletin saçmalıklarını duymak için gelmedim." dedi sert bir sesle Karkarrof.
"Saçmalık değil!"
"Bu kadar yeter." Nihayet konuşmuşdu,Albus.
"Odana git ve dinlen.Bu saçmalıkları da unut."
"Ama-"
"Çekilebilirsin."

—————————
Saatlerce karagöl'ün yanındaki bir kütükte öylece oturmuşdu.Hiç bir şey yapmıyor,sadece oturuyordu.Bu manzara dışarıdan sakin görünebilirdi.Ama içeride kopan fırtınalardan kimsenin haberi yoktu.
O kadar zaman kıpırdamadan oturduktan sonra nihayet ayağa kalkıp göl'ün biraz daha yakınına gitdi.Aynadaki yansımasına baktı.Sadece baktı.Sonraysa tekrardan kuleye doğru addımladı.

Yemek saat'i gelmişdi ve büyük salon herzamanki gibi öğrenci kaynıyordu.Fakat eskiden gürültüden kimsenin bir birini duyamadığı masalar bu sefer çok sakindi.Bu da durumun ciddiyetini herkesin çok iyi anladığını gösteriyordu.Yayılan haberler ve sebebsiz ölümler.Öğrencileri korkutmakla beraber öğretmenleri de tedirgin ediyordu.

Dumbledore'un içeri girmesiyle herkesin dikkati onu buldu.Herkes ondan bir açıklama bekliyordu.O kockoca Dumbledore'du.Herkes ondan içlerini rahatlatacak bir açıklama,bir söz,herhangi bir şey bekliyordu.
"Sevgili öğrencilerim ve değerli profesörler,bildiğiniz üzere büyücülük dünyası çok zor zamanlardan geçiyor.Hepinizin bildiği gibi cadı ve büyücüler sebebi açıklanamaz bir şekilde ölüyorlar.Bu ölümlerin sebebi daha bulunamadı.Seherbazlarımız bu konu üzerinde çok fazla çalışmalarına rağmen.
Ama anladığımız kadarıyla bu ölümlerin hepsi tamamen rastgele." Salonda ölüm sessizliği devam ediyordu.Herkes pür dikkatle Albus Dumbledore'u dinliyordu.
"Bu da durumu daha tehlikeli yapıyor.Çünki ölecek olan kişileri önceden tespit edemiyoruz.Her an herhangi bir yerde,biri ölebilir.Hatta şu anda bu salonda bulunun biri de.Hiç kimse güvende değil.Ama biz sihir bakanlığı,diğer büyücülük okulları ve ailelerinizle konuşarak bir karar aldık.Bu dönem boyunca bütün tatiller iptal edildi.Öğrencilerin güvenliği için evlerine gitmeleri yasaklandı.Ayriyyeten,bakanlıktan izin belgesi almadan dışarı çıkmakta yasak.Bu durum çözülünceye kadar hogwarts sınırları dışına çıkmanızda yasak."
"Ne yani ailemizle görüşemiyicek miyiz?!" dedi öğrencilerden birisi.
"Durum sandığınızdan daha ciddi.Herkesin canı tehlikede.Benim bile yaşayıp yaşamayacağım belirsiz.Ama eğer okulda olursanız belki o anda yardım edebiliriz."
Öğrenciler,duyduklarını hazmetmeye çalışıyorlardı.
"Başkalarının ölmeyi bizim öleceğimiz anlamına gelmiyor." diye başka bir öğrenci itiraz etti.
"Aptal!Anlamıyor musun?!Ölümlerin sayı yüz katına çıkacak!Kan gövdeyi götürecek!Her yeri sis kaplıyacak!" 𝑯𝒆𝒓 𝒚𝒆𝒓𝒊 𝒔𝒊𝒔 𝒌𝒂𝒑𝒍ı𝒚𝒂𝒄𝒂𝒌...Dubledore ile Snape kısa bir anlığına bir birlerine baktılar.
"Ne sisi?Ne anlatıyor bu?" diye devam etti öğrenci.
"SIS HER YERI SARACAK!HERKES ÖLÜCEK!"
"Bu saçmalıkları sana kim anlatıyor?!" Dolores'in sesindeki tiksinti kendini saklayamıyordu.
"KENDI GÖZLERIMLE GÖRDÜM!RÜYAMDA GELECEKTEN SAHNELER GÖRDÜM!"
Cho:"Aklını kaçırmış."
"Geleceği her cadı ya da büyücü göremez.Senin o gördüğünü sandığın şeylerin hepsi yanlış." dedi Dolores.
"DOĞRU!YEMIN EDERIM KI DOĞRU!"
Öğrencilerin hepsi Sabrinaya aynı gözle bakıyorlardı ve hepsini düşündüğü tek şey 'bu kız aklını oynatmış olmalı' düşüncesiydi.
"Bana inanmanız gerek...Neden inanmıyorsunuz..." titrek bir nefes verdi küçük cadı."Pansy...Theo...Blaise...Enzo...Bana inanmalısınız..."
Pansy:"Sabrina,sana bunu daha öncede söyledim,geleceğı göremezsin."
"GÖRDÜM DIYORUM!"
"Bu kadar saçmalık yeter!Arkadaşınızı odasına götürün belli ki,sinirleri bozulmuş."
Pansy:"Hadi Sabrina,gidelim-"
"DOKUNMA BANA." Kızın bedeni titriyordu ve kan çanağına dönmüş gözlerle çıldırmış gibi görünüyordu.