"𝑲𝒊𝒎𝒔𝒆𝒚𝒆 𝒈ü𝒗𝒆𝒏𝒎𝒆.𝑯𝒊ç 𝒃𝒊𝒓 ş𝒆𝒚 𝒈ü𝒗𝒆𝒏𝒊𝒍𝒊𝒓 𝒅𝒆ğ𝒊𝒍.𝑯𝒊ç 𝒌𝒊𝒎𝒔𝒆 𝒈ö𝒓ü𝒏𝒅üğü 𝒈𝒊𝒃𝒊 𝒅𝒆ğ𝒊𝒍.𝑲𝒊𝒎𝒔𝒆𝒚𝒆 𝒈ü𝒗𝒆𝒏𝒎𝒆"Gözümü açtığımda nefes alamadığımı farkettim.Gölün dibine doğru gidiyordum ve havasızlıktan ölmek üzereydim.Son gücümle suyun yüzeyine doğru yüzdüm.Yüzeye çıkmayı başardığımda derin nefesler almaya başladım.Nefes nefese kalmışdım.Az önce noldu,ne yaşadım ben..
"𝘊𝘢𝘯ı𝘮,𝘦ğ𝘦𝘳 𝘤𝘦𝘩𝘦𝘯𝘯𝘦𝘮𝘪 𝘣𝘰𝘺𝘭𝘢𝘮𝘢𝘬 𝘪𝘴𝘵𝘪𝘺𝘰𝘳𝘴𝘢𝘯𝘴𝘢 𝘣𝘶𝘯𝘶𝘯 𝘥𝘢𝘩𝘢 𝘬𝘰𝘭𝘢𝘺 𝘺𝘰𝘭𝘭𝘢𝘳ı 𝘷𝘢𝘳.𝘠ü𝘬𝘴𝘦𝘬 𝘣𝘪𝘳 𝘺𝘦𝘳𝘥𝘦𝘯 𝘢𝘵𝘭𝘢𝘮𝘢𝘬 𝘨𝘪𝘣𝘪." Lanet olası varlık.Kabusun sesini duymamla,onun benim zihnime sızabildiğini hatırladım.Öte yandan ben sadece tesadüfen anılarına erişebiliyordum.Kendimi başka şeyler düşünmeye zorladım.Gözümü kapatıp,soluklarımın düzene girmesini bekledim."𝘒üçü𝘬 𝘤𝘢𝘥ı..." kuyruğunu sallaya sallaya zihnimde dolaşıyordu."Ne var?" Bir kaç kez tısladı."𝘌𝘯𝘦𝘳𝘫𝘪 𝘢𝘬𝘢şı𝘯...𝘥𝘦ğ𝘪ş𝘮𝘪ş,𝘨üç𝘭𝘦𝘯𝘮𝘪ş,𝘴𝘢𝘯𝘬𝘪 𝘴𝘪𝘩𝘳𝘪𝘯 𝘨𝘦𝘳𝘪 𝘨𝘦𝘭𝘮𝘪ş."
"𝑵𝒆 𝒚𝒂𝒑𝒕ı𝒏 𝒃𝒂𝒏𝒂?"
"𝑺𝒆𝒏𝒅𝒆𝒏 𝒂𝒍ı𝒏𝒂𝒏ı 𝒔𝒂𝒏𝒂 𝒈𝒆𝒓𝒊 𝒗𝒆𝒓𝒅𝒊𝒎."
Sadece bir rüyaydı."𝑹ü𝒚𝒂 𝒎ı?𝑮𝒆𝒓ç𝒆𝒌𝒕𝒆𝒏 𝒓ü𝒚𝒂 𝒐𝒍𝒅𝒖ğ𝒖𝒏𝒖 𝒎𝒖 𝒅üşü𝒏ü𝒚𝒐𝒓𝒔𝒖𝒏?"
Gerçek değildi.Hiç biri gerçek değildi."𝑩𝒖𝒓𝒅𝒂 𝒚𝒂ş𝒂𝒏𝒂𝒏 𝒉𝒆𝒓 ş𝒆𝒚 𝒉𝒊ç 𝒐𝒍𝒎𝒂𝒅ığı 𝒌𝒂𝒅𝒂𝒓 𝒈𝒆𝒓ç𝒆𝒌."
Tanrım,neyin içine düştüm böyle.
"Normal,her zamanki halim işte." Kabusun pençeleri hızla beynime hücum etti.Ama saliseler içinde geri çekildi."𝘋𝘢𝘩𝘢 𝘺𝘦𝘯𝘪 𝘪𝘺𝘪𝘭𝘦ş𝘵𝘪ğ𝘪𝘯 𝘪ç𝘪𝘯 ş𝘪𝘮𝘥𝘪𝘭𝘪𝘬 𝘣𝘪𝘳 ş𝘦𝘺 𝘺𝘢𝘱𝘮ı𝘺ı𝘤𝘢𝘮.𝘈𝘮𝘢 𝘬üçü𝘬 𝘤𝘢𝘥ı,ş𝘶𝘯𝘶 𝘶𝘯𝘶𝘵𝘮𝘢 𝘬𝘪,𝘣𝘢𝘯𝘢 𝘺𝘢𝘭𝘢𝘯 𝘴ö𝘺𝘭𝘦𝘮𝘦𝘬 𝘴𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 𝘬𝘦𝘯𝘥𝘪 𝘻𝘢𝘳𝘢𝘳ı𝘯𝘢 𝘰𝘭𝘶𝘳."—————————
Kıyafetlerimi giydikden sonra kuleye doğru yürümeye başladım.Normalde beni korkudan tir tir estiren orman,şimdi çok sessizdi.Addımlarımı hızlandırıp kara göl'ün yakınına gelince,simsiyah kabanıyla bir kütüğün üstünde oturmuş gökyüzünü seyreden Marvolo ile karşılaşdım.Beni farketmesi uzun sürmedi."Demek geldin.Ben de seni bekliyordum.Aslında peşinden geldim fakat ormanda bulamadım seni." Sesi her zamankine kıyasla daha şevkat dolu çıkmışdı."Orman da kayboldum."
Anladığını ifade eden baş hareketiyle beni onayladıkdan sonra tekrar gökyüzüne döndü.Onun oturduğu kütüğün yanına giderek,Tom'un yanında yerimi aldım.
"Yıldızlar bu gün her zamankinden daha parlak,farkettin mi?" dedi Tom.Gerçekten de muhteşemdiler."Ama senin ışığın hepsini gölgede bırakır." Yüzümü Tom'a döndüm.Ama o,zaten bana bakıyordu.
"Güneş,yıldızların en parlağıdır.Işığı her yeri sarar."
"O yüzden mi bana hep gün ışığım diyorsun?" Evet anlamında bir kaç homurtu çıkardıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Işığının benim karanlığımı sarması için."
Bakışlarım istemsizce derinleşti.𝑨𝒎𝒂 𝒈ü𝒏𝒆ş𝒊𝒏 ışı𝒌𝒍𝒂𝒓ı𝒏ı𝒏𝒅𝒂 𝒖𝒍𝒂ş𝒂𝒎𝒂𝒅ığı 𝒚𝒆𝒓𝒍𝒆𝒓 𝒗𝒂𝒓𝒅ı𝒓.𝑮𝒆𝒄𝒆 𝒐𝒍𝒅𝒖ğ𝒖𝒏𝒅𝒂 𝒈ü𝒏𝒆ş𝒅𝒆 𝒌𝒂𝒚𝒃𝒐𝒍𝒖𝒓.𝑽𝒆 𝒐 𝒑𝒂𝒓𝒍𝒂𝒌 𝒚ı𝒍𝒅ı𝒛,𝒈𝒆𝒄𝒆𝒏𝒊𝒏 𝒌𝒂𝒓𝒂𝒏𝒍ığı𝒏𝒅𝒂 ışığı𝒏ı 𝒌𝒂𝒚𝒃𝒆𝒅𝒆𝒓.
"Ya ulaşamazsa ışığım o karanlığa,ya senin ışık diye sandığın şey,sadece yanıp sönen,soluk mavi bir noktaysa gökyüzünde"
Orman yeşili irisleri,tekrardan gökyüzünü buldu."Sönük bir nokta değil seninkisi."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
"Çünki o ışık,kimsenin ulaşamadığı o karanlığa ulaştı." Tom'un yüzündeki o tebessüm şu anda her türlü gerçekten daha gerçek ve büyüleciydi.Çok nadiren güldüğü için şu anda bu manzara yüz yılda bir yaşanan doğa olayıyla ayni etkiyi yaratıyordu.Ben,dünyada bu kadar güzel gülen,güldüğü zaman bu kadar güzel olan insan görmedim.Tek kelimeyle kusursuzdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Professor Tom Riddle ve Sabrina Grindelwald
FantasyInan bana Sabrina bu sonu olmayan bir kuyu gibi.Cehennem ateşinde yanmak gibi.Ne kadar çok şey bilirsen ateşe o kadar çok yaklaşırsın.Derin sularda boğulursun.Boğuldukca ruhun ızdırap çeker.Yandıkca zarar görürsün.Ve inan bana küçük cadı,senin zarar...