Adamın suratına şaşkınca bakmayı keserek boğazımı temizledim ve konuştum. "Beyefendi, acaba ne olduğunu anlatsanız bana daha çok yardımcı olmaz mısınız?" Sesimi olabildiğince sakin çıkarmaya çalıştım ama sonuç tartışılırdı.
"Ah tabi ki. İşte tuvaletten geldikten sonra kameraya baktım ve Cevdet beyi pudinglerin içinde yüzerken gördüm. Hızlıca gelip baktım ama sesime yanıt vermiyordu bende gerekli yerleri aradım."
"Tamam teşekkürler." Arkamı döner dönmez gözlerimi devirdim. İnsanlar çok anormaldi. Cesedin başında ki görevliye ilerledim. "Darp izi falan var mı?" Başını iki yana salladı. Sadece yerlere saçılmış tepsiler vardı. "Kamera kayıtları izlendi mi?"
"Hayır komiserim." Gelen yanıt ile başımı salladım. "Sude gel benimle kameralara bakalım." Güvenlik görevlisi hızla yanıma koştu. "Ah olmaz ki efendim. Oraların kayıtları gizli. Özel bir tarif olduğu için veremiyorum."
"Sence bu pudingin özel tarifini çalacak ve tatlıyı çok seven biri gibi mi duruyorum?" Ona doğru bir adım atarken kaşlarım çatık sesim sertti.
"Ha-hayır ama üzgünüm işte. Bu görevim, daha çok diğer işler ile ilgilenen biri var. Ona sormalısınız. Ben yardımcı olamam." Sıkıntılı bir nefes verdim ve başımı salladım. "Kim bu?"
"Tuğçe hanım. Yakında burada olur. Haber verildi." Gözleri arkamda ki bir yere takıldığında gülümsedi. "Hatta geldi." Ben de arkamı döndüm. Otuzlarının sonunda bir kadın içeri girdi. Oraya doğru ilerlerken Sude'de peşimden geliyordu.
"Merhaba Tuğçe hanım. Galiba bu işe ortakmışsınız." Ama sanırım sadece ortaktı. Yüzünde tek bir duygu belirtisi yoktu çünkü. "Evet. Elimden gelen nedir?"
"Kamera kayıtlarını izlememiz için izin gerek."
"Pekala. Avukatım ile görüşeceğim." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Sanki devlet sırrı koruyorlar. Çalan telefonum ile sinirlerim iyice tepeme çıktı. Arkamı dönüp bir kaç adım uzaklaştım. "Ne var Boran ya? Çalışıyorum ben çalışıyorum."
"Bana ne kızıyorsun ya? Sanki ben öldürüyorum adamları."
"Bak zaten gerginim şu an saçma sapan işlerle uğraşıyorum. Gelme üstüme. Etrafımda bir yığın polis var kimse kılıma zarar veremez. Kapat şu telefonu arama daha da beni."
"Seni düşünende kabahat. Riss." (riss:çatlak) Telefonu kapattığı da derin bir nefes alıp şakaklarımı ovaladım. Herkes ruh hastasıydı.
"Sakin olun Asena hanım." Leon'un sesi ile kalbim hızlanırken gözlerimi araladım. Yanımdan geçerken kurmuştu cümleyi ve bıraktığı kokusu paha biçilmez bir şekilde mükemmeldi. Arkasından bakarken Sude'nin sesi ile ona döndüm. "Komiserim kadın avukatı ile görüştü. Kamerlara bakabiliriz." Başımı salladım ve Sude'nin peşinden kamera odasına girdim. Güvenlik görevlisi kayıtları başlattı. Adamın tuvalette olduğunun kanıtı vardı.
Cevdet denen adam ise kısa bir süre kayıt alanından çıkıyordu. Sonra tepsiler alana giriyordu. Sonra ise adam uzak bir mesafeden resmen uçarak kazanın içine düşüyordu.
"Her kim yaptıysa kameranın nereleri çektiğinden haberdar. Yani yakından biri." Akla ilk Tuğçe denen kadın geliyordu. Güvenlik görevlisi konuştu. "Bu odaya giren sadece Tuğçe hanım ve eski ortakları var. Kamera kayıtlarını izleyen tek kişi de benim."
"Eski ortak mı?"
"Evet yaklaşık iki sene önce ayrıldılar. Adam kendine başka bir şirket açtı."
"Adı ne?"
"Cenk Küçük." Başımı sallarken Sude bir anda bağırdı. "Komiserim adam resmen pudinge zehir katıyormuş." Kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Neden bahsediyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena | Maviler
Teen FictionElinde ki silahı kaldırıp namlusu ile saçımdan dökülen tutamları zarifçe yüzümden çekip kulağımın arkasına gönderdi. Namlu şakağımdan başlayıp yine aynı zariflik ile çeneme indi. Leon Rose o kadar mükemmeldi ki bu can alan silah ile bile zarifliğin...