Büronun önüne gelince motordan indim ve kaskımı çıkarttım. İçeri gireceğim sırada Leon'un arabasını park ettiğini gördüm. Arabadan inip bana doğru ilerledi. Tam ağzını açıp konuşucakken sözünü yüksek bir ses kesmişti. Bu sesin silaha ait olması durumu oldukça tuhaf kılıyordu. İkimizde önce şaşkın gözlerle birbirimize baktık. Ardından harekete geçmiş ve doğruca sesin geldiği yöne koşmaya başlamıştık. Bir alt sokağa geldiğimiz de büyük bir kalabalık gördük.
Bu hiç iyi değildi. Kalabalığı yarıp öne çıktığımızda yine bir şok yaşamış olduk. Yerde kafasından vurulmuş cansız yatan genç bir kadın ve başında çığlık çığlığa ağlayan annesi olduğunu düşündüğüm kadın.
"Ne bakıyorsunuz? Açılın!" Leon'un bağırması ile insanlar geriledi. Ben yerde yatan kadının ne olur ne olmaz diye nabzını kontrol etmeye gittim. Kafasına kurşun yiyip yaşayan insanlar nadir de olsa görülebiliyordu. Fakat maalesef bu kadın o nadir kesimden değildi. Elimi geri çekerken sıkıntıyla bir soluk verdim.
Leon telefonu çıkartıp bir yeri aradı. Kısa süre için de bir ekip geldi. Şeridi çektiler ve beklemeye başladık. Annesi olduğunu düşündüğüm kadın hâlâ cesedin başında deli gibi bağırıyordu.
"Kadın bayılacak bırakında yardım edeyim." Sağlık ekipleri henüz gelmediği için zavallı kadına dahaca müdahale edememiştik. Bu yüzden olsa gerek şeridin arkasından genç bir kadın polis memuruna yalvarıp duruyordu. Ve bu fikir iyi olabilirdi.
"Bırak girsin." Sesimle birlikte polis bu tarafa dönmüştü. "Bırak girsin işte kötü bir şey yapmayacak ya." Bu sefer gözü Leon'a kaydığın da benimkiler de o tarafa döndü. Leon bana kısa bir an bakıp polisi başı ile onayladı. Kız içeri girip kadının yanına çökmüştü hızlıca. Kadın genç kıza sığınıp hıçkırıklarını tutmaya çalıştı. Annem öldüğünden beri akmayan gözyaşlarıma lanet ettim. Tek elimi tutunmak istercesine silaha çıkarırken diğerini yumruk yapıp kendime lanetler yağdırarak tırnaklarımı avuç içlerime batırdım.
Bir süre bu şekilde kalabalığa bakarken elimde hissettiğim sıcaklık ile o tarafa döndüm. Leon avucumu açmaya çalışıyordu. "Sakin ol Asena kendine zarar vermenin hiç bir şeye yararı yok." Başımı sallayıp elimi çektim ve kendime hızlıca çeki düzen verdim. Leon'un gözlerine bakmaktan ve kendisinden hızlıca kaçtığımsa eminim ki bunu oldukça garipsemişti. Fakat olmasından korktuğum şeyler vardı.
Bir süre sonra ambulansta gelmişti. Onlar işlerini yaparken kalabalığa yaklaştım. "Olayı gören var mı?" Hafif çaplı bağırışıma bir adam cevap verdi. "Anlat."
"Bir adam geldi. Bağırdı çağırdı ve kadını vurdu. Sonra hızla kaçtı."
"Ve sizde hiç bir şey yapmadınız." Yanı başımda ki Leon sinirle söylendiğinde hızlıca savunmuştu kendini adam. "Silah vardı elinde." Bu cevabı ile derin bir nefes vermekle yetinmiştim. Bu insanlardan başka bir şey çıkmayacağının bilinci ile yaşlı kadına yöneldim. "Merhaba." Yaşlı gözlerini kaldırıp bana baktı. "Bunu kimin yaptığını biliyor musunuz?"
Kadın hızlıca ayağa kalktı. "Bilmez olur muyum o kocası olucak adam yaptı. Kızımı o aldı benden." Kadın bir anda yalvarırcasına yakama yapıştı. "Lütfen bulun o lanet adamı. Cezasını çeksin lütfen." Kadının yakamda ki ellerini indirip avuçlarımın içine aldım. "Elimizden geleni yapacağız." Kadın bir kez daha ağlamaya başladığında sağlık görevlileri onu kalktığı yere oturtmuş ve ilgilenmeye başlamıştı.
Olay yerinde başka bir işimiz olmadığında büroya geri dönmüştük. Leon doğruca konuştu. "Davayı bize verdiler. Demir, adamı bul." Demir başı ile onaylayıp bilgisayarına döndü. Leon'un telefonu çalınca kim olduğuna bakmadan açtı. Kısa bir süre karşıyı dinledi. "Güzel tamam." Telefonu kapattıktan sonra bize döndü. "Kameralardan hızlıca bulmuşlar çok uzağa gitmemiş. Şimdi buraya getiriyorlar. Biriniz sorguya girmek için hazırlansın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena | Maviler
Dla nastolatkówElinde ki silahı kaldırıp namlusu ile saçımdan dökülen tutamları zarifçe yüzümden çekip kulağımın arkasına gönderdi. Namlu şakağımdan başlayıp yine aynı zariflik ile çeneme indi. Leon Rose o kadar mükemmeldi ki bu can alan silah ile bile zarifliğin...