Dışarı çıkar çıkmaz içime derin bir hava çektim. Bir an önce eve gitmek istiyordum kesinlikle. Ayağımdaki lanet sivri topuklardanda kurtulmak. Taksi çevirmek için yola doğru ilerledim. Malum motorum son olaydan dolayı tamirdeydi maalesef.
"Ben bırakayım istersen seni." Leon'un sesi ile başımı arkaya çevirdim. Gerisi narkotiğindi. Bizim işimiz bitmişti artık. Kısa süre düşündükten sonra iyi bir fikir olabileceğine karar verdim. Omuz silktim ve arabasına doğru ilerledim. Yüzünde oluşan tebessüm ile kilidi açtı. Yerime oturduktan sonra derin bir nefes aldım. Leon'da hızla yerleşti ve arabayı çalıştırdı.
Gözlerimi cama çevirdim ve yol boyunca dışarıyı izledim. Uzun bir süreden sonra ev görüş alanıma girdi. Leon'a döndüm. "Teşekkür ederim." Gülümsedi ve başını iki yana salladı. "Önemli değil." Kapıyı açıp inecekken vaz geçtim ve tekrar Leon'a döndüm. "Bir kahve içelim mi?" Kısık sesle sorduğum soru ile bir iki saniye bir şey demedi.
"Ah." Ne cevap vereceğini bilemezce ağzından çıkan ile tekrar konuştum. "Sadece bir kahve baş komiser." Gülümsedi bu dediğimle. "Pekala." Başını aşağı yukarı salladı. Birlikte arabadan indik ve eve doğru ilerledik. Anahtar ile kapıyı açtığımda Lucifer koşarak hole girdi ve üzerime atladı.
"Boran biz geldik." Hafif çaplı salona doğru bağırdım. "Siz kim?" Boran'da bağırarak hole girdi. Gözleri önce üzerimde ki elbiseyi süzdü. Ve bir ıslık öttürdü. "Fıstık gibi olmuşsun mavişim. Nasıl bir işti bu böyle?" Kaşlarım hızla çatılırken ona baktım. Onun gözleri ise arkamda ki Leon'a kaydı. Az önce ki neşeli bakışları söndü. "Hoş geldiniz." Sonra da arkasını dönüp salona gitti. Ona gözlerimi devirdim.
"Boran farklı biri. Yanlış anlama onu." Leon önemsiz olduğunu belirtircesine başını salladı. Birlikte salona girdik. "Sana kargo geldi bu arada." Kaşlarım çatıldı. "Ne kargosu?" Omuz silkti. Odama gidip hızla üzerimde ki elbiseden kurtuldum. Tekrar salona gittim. Masanın üstünde ki kargo poşetini açtım.
Küçük bir kutuydu. Kaşlarım çatık bir şekilde kapağını kaldırdım. Ve kapağın tuttuğu kar küresi dönerek, şarkısını çalmaya başladı. Anında kalbim hızlanırken gözlerim büyüdü. Bir adım geri gittim. Elimde ki kapak yeri boyladı. Melodi zihnimde dönerken kar küresinde takılı kaldı gözlerim. Titrek bir nefes çektim.
"Siktir." İşittiğim küfür sonrası görüş alanıma biri girdi. Kar küresini hızla alıp uzaklaştı. Ama sesi hâlâ devam ediyordu.
"Asena." Adımı işittim. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve bir kaç adım geriye gidip kendimi duvara dayadım. "Yine mi kriz geçiriyor?"
"Evet. Galiba." Kulağıma dolan kelimelerin hiç bir anlamı yoktu benim için. Ağzımdan ağladığımı belli eden bir kaç ses döküldü. Yorulmuştum artık. Kaç senedir normal giden hayatım son bir kaç haftada mahvolmuştu. "Ne yapacağız?"
"Sen olduğunu hissettir. İyi geliyorsun ona." Yavaşça yere çöküp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. 1, 2, 3 derin bir nefes al. Ve yavaşça ver.
Önüme çöken bedeni hissettim. "Asena benim güzelim. Baş komiser Leon." Duyduğum ad ile bedenimi biraz daha gevşettim. Krizin çizgisinin bir kaç adım ötesindeydim. Ama bu isim ile en azından geriye dönebilmiştim biraz.
Derin nefesler almaya devam ettim. Sakinleşmeliydim. Bir kriz daha geçirmek istemiyordum.
"Ben buradayım dişi kurt." Seslenişi ile gözlerimi araladım yavaşça. Koyu mavileri direk benim buz mavilerim ile kesişti. Dudakları hafif iki yana kıvrıldı. "Gördün mü?" Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım. "Leon." Kısık sesim ile konuştuğumda gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. "Efendim güzelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena | Maviler
Teen FictionElinde ki silahı kaldırıp namlusu ile saçımdan dökülen tutamları zarifçe yüzümden çekip kulağımın arkasına gönderdi. Namlu şakağımdan başlayıp yine aynı zariflik ile çeneme indi. Leon Rose o kadar mükemmeldi ki bu can alan silah ile bile zarifliğin...