Kedi köpek maması reyonundan bir kaç tane alıp sepetime attım ve kasaya ilerledim. Sıra bana geldiğinde ücretini ödeyip çıktım ve motorumun arkasına koyup kaskımı takmadan çalıştırdım.
Her zaman besleme yaptığım, evimden bir kaç sokak uzak yere geldiğimde motordan indim ve bir köpek maması alıp karşıya geçtim. Her hafta beslediğim köpek beni görünce kuyruğunu sallayarak yanıma geldi. Plastik kaplara mamayı doldurdum ve elektrik direğinin yanına koydum o sırada telefonum çaldı. "Efendim Boran."
"Nerdesin sen kaç saattir?"
"Besleme yapıyorum. Evden bir kaç sokak aşağıdayım. Merak etme."
"Anlaşmıştık bu konuda ama..." Boran konuşmaya devam ederken arkamdan duyduğum adım sesleri ile başımı çevirdim. Yüzünde bir kar maskesi elinde de eldiven olan adam bana bakıyordu. Bana doğrulttuğu silahı unutmamak lazım elbette.
"Sen beni dinliyor musun mavişim? Oh Gott" (oh gott:ah tanrım)
"Boran ben seni arayacağım."
"Ne ol-" Konuşmasını yarıda keserek aramayı sonlandırdım. Oturduğum yerden yavaşca doğruldum.
"Ne yapıyorsun?" Kimsin sorusunu es geçmiştim. Söyleyecek olsa maske takmazdı her halde. Maskenin altında kıvrılan dudakları gördüm. Kaşlarım ilgiyle kalktı ve konuştum. "Sensin dimi? Şu aptal yazıları bırakan." Göz devirdim. Elimi rast gele sallarken homurdandım. "O silahı bana doğrultmandan korkmadığımı bil. Bir nevi ölmek için can atıyorum." Ona bir adım attığımda silahı hızla köpeğe çevirdi. Siktir. İşte şimdi korkuyordum.
Suratımda ki ifadeyi değiştirmeden ona baktım. Maske takmak da iyiydim neyse ki. O köpek onun için eminim bir hiçti. Kolayca canını alırdı. Ve ben bunu göze alamazdım. "Tamam sakin ol. Burdayım işte." Ellerimi hafifçe kaldırıp onu durdurmaya çalıştım.
"Silahını at." Fısıldayınca kaşlarımı çattım. Boş boş ona baktığımda köpeğe doğrulttuğu silahı hareket ettirdi. Derin bir nefes alıp silahı belimden çıkarıp ters bir şekilde tutarak yere bıraktım. Doğrulduğumda başı ile bir işaret yaptı. Gözlerimi devirip silahı ayağım ile uzaklaştırdım. Ellerimi hafiften kaldırdım. Silahı bana çevirdiğinde derin bir nefes almıştım.
Bana bir adım attığında aramızda ki mesafe iyice azalmıştı. Silahla aramda ki mesafeyi hesaplayıp tekrar gözlerine baktım. Gözlerinden arzu dolu bir parıltı geçti. Hiç bir şey demeden sadece bana bakıyordu. Tekrar derin bir nefes aldım. Başlıyordum o halde.
Hızla eğilirken tek elim ile de elinde ki silahı tutup havaya kaldırmıştım. Bir kurşunun başımın üstünden geçtiğini hissettiğimde yüzümü buruşturdum. Adamın ayağına güçlü bir çelme taktığımda yere serildi. Elimde ki silahı ona doğrulttum. Ama ne bir hamle yapmama ne de konuşmama kalmadan arkadan biri kollarımı kavradı. Elimde ki silah yeri boylamıştı. Arkamda her kim varsa kafa attım. Acı inleme sonrası saçlarımda kan hissetim. Kollarımı bıraktı arkama dönüp burnuna bir yumruk attığımda kırılma sesini işitmiştim.
Bu sefer ilk gelen adam boynuma yapıştı. Kasıklarına botumla vurup onu önüme aldım ve kolumu boynuna doladım. "Kimsiniz lan siz? Amacınız ne?" Bağırıp başında ki maskeye yönelmişken fısıldaması ile afalladım. "Köpeğin bu sokakları Boran'dan daha iyi biliyor gibi." Onları da mı takip ediyordu? Benim yüzümden tehlikede miydiler? Tekrar fısıldadı. "Senin dirin acı çekecek ama onların sadece ölüsü acı çekecek. Annen gibi."
Vücudum kasılırken kollarım gevşedi. Kollarımdan hızla kurtulup bana döndü ve yüzüme bir tokat attı. Şaşkınlığımdan dolayı dengeyi kuramayıp yere düşmüştüm. Kaldırım avuç içlerimi aşındırırken doğrulmaya çalıştım. "Kimsin sen? Kimsin?" Tüm gücümle bağırdığımda tekrar bana yaklaştı. Bu sefer izin vermedim ve yumruk atan ben oldum. Sendelerken kollarım tekrar tutuldu. Çırpınmaya başladım. "Bırak beni! Kim kimi öldürücek görelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena | Maviler
Dla nastolatkówElinde ki silahı kaldırıp namlusu ile saçımdan dökülen tutamları zarifçe yüzümden çekip kulağımın arkasına gönderdi. Namlu şakağımdan başlayıp yine aynı zariflik ile çeneme indi. Leon Rose o kadar mükemmeldi ki bu can alan silah ile bile zarifliğin...