Tırnaklarımla oynarken önümde ki dosyaya bakmaya devam ettim. İş yoktu ve çok sıkılıyordum. Demir ve Sude fısıltı ile konuşurken içeri Leon girdi. Yerine oturup elinde ki dosyayı masaya koydu. Belki o iş falan getirmiştir diye beklenti ve kocaman gözlerim ile ona bakıyordum.
Bakışları bana döndüğünde dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. "Yeni bir iş var ama cinayet değil." Kaşlarım çatılsada her işe razıydım şu an. "İki kişi var. Yusuf Yılmaz ve Yıldız Yılmaz. Kardeşler. İkisinin çok büyük bir uyuşturucu işinde olduğu düşünülüyor. Ufak tefek kanıtlar bulunsada yalan, avukat falan derken kapattılar mevzuyu. Daha sağlam kanıtlara ihtihyaç var. Ve bunların her zaman yanlarında taşıdığı tabletlerde olduğunu düşünüyoruz." Tek kolunu masaya koyup kendini dahada yaklaştırdı. Dudaklarını yalayıp derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.
"Bir şekilde kaldıkları otel odalarına girip o tabletlerden en az birine erişmeliyiz. Bugün davet olacak. Oraya katılacağız." Suratımıza düm düz bakarken aklımda ki soruyu dile getirdim. "Peki neden bunu bir cinayet ekibine veriyorlar?" Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakıyordum. Tekrar dudaklarını ıslattı ve bana cevap verdi. "Şu ana kadar ki performansımızı beğenmişler. Uzun zamandır yakalanmaya çalışıyorlar. Ve bizim iyi bir seçim olduğumuzu düşünmüşler." Başımı yavaşça aşağı yukarı salladım ve arkama yaslandım.
"Demir sen ses cihazlarımızı dinleyip bize yardımcı falan olucaksın. Sude sen de ona yardım edip acil bir durum söz konusu olursa müdahalede bulunacaksın. Ben ve Asena da o tabletlere ulaşmaya çalışan kişiler olacağız. Biz de kardeşiz." Gülümseyerek bana bakarken kaşlarım daha da çatıldı. En azından iyi maske takıyordum.
•
Arabadan inmeden hemen önce ses cihazını kulağıma taktım. Leon'da peşimden indi. İkimizde önümüzdeki lüks otele baktık. Sonra Leon gözlerini bana çevirdi. Siyah ve bazı kısımıları dantel olan elbisemi süzdü. Gözleri bacaklarımda takılı kalınca kaşlarını çattı ve başını diğer tarafa çevirip sabır çekti. Tekrar bana döndü. "Elbiseni indir biraz silahın gözükücek."Bakışlarımı ben de dizlerime indirdim. Oturduğum için hafif katlanan elbisemi aşağı doğru çektim. Kulağımda ki cihazdan işittiğim kıkırdama sesleri ile kaşlarım çatılmıştı.
Elbise tekrar eski boyuna dönünce Leon'a baktım. Bacaklarımda ki bakışı ona baktığımı hissedince gözlerime çıkmıştı. Boğazını temizledi ve mavilerini mavilerime dikti. "Şimdi şu işi hâlledelim." Elimde ki çantayı daha sıkı tuttum ve başımı onaylarcasına salladım. Elini belime koyup beni girişe yönlendirdi. Düzleştirdiğim saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve otelden içeri girdim. Davetin yapıldığı kata geldiğimiz de bize beklenti ile bakan güvenlik görevlisine gülümsedim. "İsminiz?"
"Bora ve Masal Kılıç." Adam elinde ki listeye baktı. Adımızı bulmuş olmalı ki başını kaldırıp gülümsedi. Kapıdan kenara kaçıp geçmemize izin verdi. Derin bir nefes alıp içeri adımladım. Çok kalabalık değildi. Ve aynı şekilde abartı bir davet de değildi.
Güya çocuklara bağış toplanan şu saçma şeylerdendi. İsmimizin yazılı olduğu masaya oturduk. Diğer isimlere baktığım da Yusuf ve Yıldız'ın adlarını da görmüştüm.
Tekrar derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Bacak bacak üstüne atıp başımı Leon'a çevirdim. Temkinli bir şekilde gülerek etrafına bakıyordu. Başımı girişe çevirdiğimde gördüğüm yüzler ile yüzüme bir gülümseme yayıldı. Bu sahte gülümsememi Leon'a çevirdim ve konuştum. "Geldiler." O da gülümseyerek bana baktı. "Güzel."
Önümde ki kırmızı şarap şişesini açtım ve bardağa biraz koydum. Ortama uyum sağlamam gerekiyordu. Şişeyi tekrar yerine koydum ve bardağı elime aldım. Masanın yanına gelmiş olan Yusuf'a bakıp şaraptan bir yudum aldım ve dudaklarımı ıslattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena | Maviler
Teen FictionElinde ki silahı kaldırıp namlusu ile saçımdan dökülen tutamları zarifçe yüzümden çekip kulağımın arkasına gönderdi. Namlu şakağımdan başlayıp yine aynı zariflik ile çeneme indi. Leon Rose o kadar mükemmeldi ki bu can alan silah ile bile zarifliğin...