26. Bölüm

1 0 0
                                    

Bedeni kas katı kesilirken belimde ki elini destek almak istercesine arkamda ki tezgaha dayadı. Bedeni üzerime yığılırken göğsüme düşen eli beni deli ediyordu. Ağlarken bıçağı geri çekip yere attım. Adamları şok olmuş ya da olayı kavramaya çalışırcasına bakıyordu.

Kendimi kenara çekerken Serkan'ın bedenini ittim. Dengesini kaybedip yere serilirken adamların hareketlendiğini gördüm. Ağlamama rağmen içimde filizlenen güç ile bıçaklıktan bir bıçak alıp Boran'ın başında bekleyenin göğsüne savurdum. Aynı zamanda hızla yere eğilmiştim.

Kulağıma inlemesi dolarken Serkan'ın kemerini aramaya başladım. Silahı alırken burnumu çekmiştim. Çünkü gerçekten ağlıyordum. Bu ağlama beni rahatsız ediyordu. Tezgahın arkasına çöktükten sonra yanaklarımda ki ıslaklığı hızla sildim ve bağırdım. "Eğer teslim olmazsanız hepiniz belasını sikerim burada!"

Beklediğimden daha sert çıkan sesim ile bir süre ne konuştular ne hareket ettiler. "Tamam teslim oluyoruz." Birinin kısık sesini işittim.

"Boran'ın ağzını açın." Bir kaç adım sesi geldi sonra Boran telaşla konuştu. "Mavişim iyi misin?"

"İyiyim Boran. Herkes silahlarını yere atsın ve ayağı ile uzaklaştırsın." Bir kaç ses geldi. "Yapmayan var mı Boran?"

"Hayır hepsi yaptı." Silahı doğrultarak çöktüğüm yerden kalktım. Hepsi ellerini havaya kaldırmıştı. Silahı tezgaha bırakıp son bıçağı aldım elime. Burnumu tekrar çektim. Bu ortamda bunu yapmak gerçekten tuhaftı.

Tezgahın üstünde ki kar küresini duvara savurmam ile parçalara ayrılmış ve sesi son bulmuştu. Mutfak bölümünden çıkıp adamların yanına ilerledim. Hepsinin silahını teker teker toplayıp uzağa koyduktan sonra Kübra'nın yanına ilerledim ve ağzını açtım. Göğsüne bıçak attığım inliyordu. Ama Serkan'dan ses yoktu. Umarım ki ölmüştür.

Hemen ardından Boran'ın yanına ilerledim. Elinde ki plastiği açacakken Kübra'nın bağırmasını duydum. "Komiserim." Arkamı döndüm ve elimde ki bıçağı ilk gelen yere sapladım. Şansa bakın ki boğazı çıktı. Kübra tiz ve küçük bir çığlık atarken Boran'ın küfürünü duydum. "Has siktir."

Gözümü sağ kalan adamlarda gezdirdim. "Şakam olmadığını anlasanız iyi olur." Korku ile büyüyen gözleri adamdan yüzüme tırmandı. Tekrar Boran'ın eline döndüm. Yüzünü buruşturmuş ve adama bakmamaya çalışıyordu. Bileğini çözdükten sonra Kübra'ya da aynısını yaptım. Kübra belinde ki iki kelepçe ile adamları kelepçelerken ben de odadan kendiminkileri getirip kalanlara aynı şey uyguladım.

Tezgahın arkasında ki Serkan'ın durumu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Yüzümü sıvazladım. Ve bilmem gerekiyordu. Bedenimde ki devam eden küçük titremeler ile oturduğum yerden kalktım. Saçlarımı geriye atıp derin bir nefes verdikten sonra mutfak kısmına ilerledim. Başımı tezgahın arkasına uzattım. Yere yan bir şekilde yığılmış bedeninden akan kanlar zemini tamamen kırmızıya boyamıştı. Gözleri kapalıydı. Göğsü hareket etmiyordu.

Ölmüştü.

Ölmüş müydü?

Hızlanan kalbim ile geri çekildim. O sırada kapıya sertçe vurulduğunu işittim. Tam açmaya gidecekken aklıma Luci geldi. Yönümü değiştirip koşturarak bahçe kapısını araladım ve yerde yatan Luci'yi zorla kucaklayıp sıcak eve soktum. Hemen ardından elimi burnunun önüne getirdim. Parmaklarım da hissettiğim sıcak nefes ile rahatlarken ayağa kalkıp adamlardan birinin yakasına yapıştım. "Ne yaptınız lan köpeğime?" Gözleri büyürken titreyen sesi ile konuştu. "Allah belamı versin sadece sakinleştirici abla. Uyanır hatta yakında. Lütfen sakin ol." Yakasını sertçe bırakıp arkamı döndüğüm de eve giren polis ekiplerini gördüm.

Asena | MavilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin