Tavana bakışımın bilmem kaçıncı saatiydi. Çağan hastane odasında kalmak istemediği için eve gelmiştik. Yağızın yaptırdığı sakinleştirici sayesinde uyuyordu. Bense tavana gözlerimi dikmiş, duygularımı bastırmaya çalışıyordum.
"Aşk yok olmaksa şimdiden, yar ben yokum bende zaten."
Derin bir nefes alıp dudaklarıma üfledi. Kalbinin ağrıdığı yüzünden belliydi. Nefesleri fazla düzensizdi ama aklım da bedenim gibi şu an onun esiriyken düşünemiyordum. Az önceki öpüşüne, az önce olmasına rağmen susamıştım. Yeniden öyle öpsün istiyordum.
"Bugüne kadar kendimi her şeyden uzak tuttum. Hayatım olabildiğine durağan, adımlarım dahi yavaştı. Hiç de heveslenmemiştim. Hiç ağaca çıkmak istemedim, uçurtma peşinden koşmak. Ne bileyim bisiklete binmek ya da basketbol oynamak. Lisede herkes yan sırasındaki o güzel saçlı kıza aşık olurken, hiç heveslenmedim. İlk kez Naz, ilk kez bir şey istiyorum. İlk kez kalbim olabildiğince çarpsın istiyorum. Avuçlarında atsın. Sen kalbimi sararken, ben seni sarmalamak istiyorum."
Gözleri kapalı cümlelerini tane tane sıralarken hepsi aklımın köşesinde yer edindi. Kalbime esen meltem, hasta olmamama rağmen ritmimi bozdu. Alışığı olmadığım duygunun aşığı olmak üzereydim. Aşk dedikleri şey böyleyse eğer.
Beni sevmeye muhtaç olduğunu haykırıyordu her cümlesinde. Sevmek değil beni sevmek istediğini. Bense, onu sevmak için çıktığım ama bunun bedellerini düşenemediğim bu yolda ne yapacağımı düşünüyordum. Hangisi doğrusuydu bilmiyordum. Beni sevmesine izin mi vermeliydim yoksa yaşaması için uzakta mı beklemeliydim? Hoş sevmek için izin istemediği aşikardı. Benim sorunum O yada onun hisleri değildi. Ben ondan nasıl uzakta duracağımı bilmiyordum.
Yukarı odasına çıktım yavaş adımlarla. Kapıyı araladığımda ses çıkarmamaya özen göstererek yanına adımladım. Yatağın sol tarafına geçip pikeyi kaldırarak yanına sokuldum. Kıvırcık saçlarına parmaklarımı geçirip buklelerini hissettikçe gülümsedim. Yağız sabaha kadar uyuyacağını söylediğinden fazla rahattım. Gerçi ona dokunurken hiç rahatsız olmamıştım. Ama hastalığını öğrendikten sonra o beni ne kadar öpse de çok diken üstünde hissettiğim için parmaklarım tenine değerken bile fazla çekiniyordum. Sevmeyi böyle öğrenmek zordu ama güzeldi.
Parmaklarım saçlarından yavaşça yanağına doğru indi, gamzesinin üzerini okşadım, güldüğü anları anımsayarak. Ezberlemek ister gibi tüm yüzünü sevdi parmak uçlarım. Baş parmağım dudağının kenarına değdi usulca. Kalbim titredi, verdiği hisle. Küçücük anlar bile beni yakmaya yetiyordu. Dudakları parmağımın ucuna değdiğine yutkundum. Araladığı gözleri gözlerime değdi. Elalarının çevresi kızarmıştı. Parmağımı çekecek oldum ama bileğimi tutup buna engel oldu. "Sev beni desem şimdi, bencil mi olurum?" Hastanede beni sevme diye haykırıyordu. Şimdiyse gözleri gerçekten sevmem için yalvarır gibi bakıyordu.
"Seviyorum seni."
![](https://img.wattpad.com/cover/372342076-288-k64953.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kahve
Ficção AdolescenteNaz, ünlü bir cafenin çok ünlü bir baristası. Ve müşterilerinden birine fena tutuldu.