Askıda duran beyaz saten ince askılı elbiseyi üzerime geçirdim. Göğüs kısmı dökümlü oradan sonrası vücudumu hafif saran cinstendi. Tamamen yapışmasa da hatlarımı belli ediyordu. Çekmeceden makyaj malzemelerini çıkarıp gözlerime maskara uyguladıktan sonra elim önce kırmızı ruju gitse de Çağanın kalpten götürmemek için gül kurusu tonunda bir renge uzanıp, dudağıma sürdüm.
@sogukkahve: hazırım
@caganefe: erkencisin
@sogukkahve: bekleyebilirim
@caganefe: bekletmem
@sogukkahve: göz kırpan öpücük emojisi
@caganefe: ah kalbim
@sogukkahve: benimki de çarpıyor bazen
Ben de hasta olabilir miyim acaba@caganefe: ncık
Olamazsın
Olsan olsan aşık olmuşsundur@sogukkahve: hadi ya
Onun bi tedavisi var mı@caganefe: var var
Tedavisi bende@sogukkahve: hmmmmm
Merak ettim şimdi@caganefe: Ben de
@sogukkahve: geldin mi
@caganefe: hayır, şoför alacak seni
Dediği gibi kapıyı açtığımda şoförünü gördüm. "Buyur yenge." diyip önğ den çekilerek eliyle yol gösterdi. Arabaya ilerleyip bindim. Yarım saatlik bir yolun ardından bir bungalov evin önünde durmuştuk. Denize bakan bir bungalov ev.
Arabadan indiğimde kapıda duran ambulansı görünce elim hızla kalbimin üzerini bulurken telaşla oraya doğru koşmaya başladığımda kapıda Çağan belirdi. "Dur, dur sakin." Bana doğru adımladığı görünce rahat bir nefes verip soluklandım. Beyaz gömleğinin, siyah düğmeleri ona mümkünmüş gibi biraz daha karizma katmıştı. Siyah pantolonu ve üzerindeki siyah deri kemeriyle tamamlanmış kombini sanki her zaman giydiği şeyler değilmiş gibi onu biraz daha çekici bulmama neden oluyordu.
"Bu ambulans ne?" dedim yanıma vardığında. "Küçük bir önlem." dediğinde güldüm. "Seni görmek bile ritmimi bozuyor, bence yerinde bir önlem." diye devam ettiğinde elini belime yerleştirip eve yürümemi sağladı. Kapıyı kapattığımızda önüme geçti ve dudaklarını yanağıma bastırdı. "Çok güzelsin." Dudakları tenime çarptıkça benim bile kalp atışlarım zorluyordu. Onu düşünmek bile istemiyordum. Bu yüzden geri çekildim. Kaşları çatılsa da neden yaptığı anladığı için eliyle içeriyi işaret etti. Bir kaç adım attığımda bir ıslık duyuldu ardımdan. "Dediğin kadar var." diyince bahsettiği şeyi anlayıp gözlerimi kısarak ona döndüm. "Seni öldürürüm!" Dudağının bir tarafını yukarıya kıvırıp omuz silkti. "Zateen."
Masaya hazırlanmış yemekleri görünce gözlerim parladı. Dediği gibi her yerde mum ışığı vardı. Sandalyemi çekip oturmamı sağladığında gülümsedim. Kaderime şarap doldurup, kendisi için sadece su aldı. "Böyle olacağını hiç düşünmemiştim." dedi ben tabağımdaki eti keserken. "Anlaşmalı, sıradan öylesine bir evlilik olacağını düşünüyordum." dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. "Mesajlaşırken hiç etkilemedim mi seni?" dediğimde güldü. "Açıkçası merak uyandırdın." Elindeki bardağı bırakıp, masanın izin verdiğince eğilip bana yaklaştı. "Özellikle şu güzellik mevzusunda." dediğinde ayakkabımın sivri ucunu bacağına geçirdim. Yüzü acıyla buruşsa da gülmeye devam etti. "Bunu seviyorum." dediğinde ona bakmaya devam ettim. "Böyle oluşunu." Sandelyesini arkaya itip ayağa kalktı. Yanıma geldiğinde, elinin birini masaya diğerini sandalyemin sırtına yaslayıp yüzüme eğildi. "Seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kahve
Teen FictionNaz, ünlü bir cafenin çok ünlü bir baristası. Ve müşterilerinden birine fena tutuldu.