Oy vermeyi unutmayın lütfen okunuyor ama çoğu kişi oy vermiyor. Oy verirseniz sevinirim 😽
🎀
Pantolonumu değiştirmiş, ped takmıştım. Vural'ın verdiği ceket dolabımda asılı dururken elime aldım. Bunu ona yıkandıktan sonra versem daha iyi olacaktı. İğrenebilirdi.
Derin nefes aldım. Son söylediği sözler beynimde yankılanmaya devam ediyordu. Ve muhtemelen de devam edecekti. Beynimde yine kira vermeden yaşayacaktı. Bu kadar sinir bozucu olması adil değildi! Ne zaman yakınıma gelse illa bir şeyler oluyordu!
Allah'ım sen Vural'ı kendine yakın, benden uzak tut lütfen.
Bu duam gerçekleşmemiş olacaktı ki onu gördüm. Ve ona bir teşekkür borçlu olduğumu biliyordum. Yanına gittim. Kardeşinin yanından mı ayrılmıyordu yoksa benim yanıma gelmek için miydi? Bu adam çok kurnazdı.
Önünde durduğumda, "Teşekkür ederim. Ceketini en kısa sürede yıkayıp sana vereceğim." Onaylarcasına kafasını sallarken bende sıktığım yumruğumu bıraktım. Sonrasında,
"Bir kahveye ne dersin? Yani teşekkür amaçlı için..." Gülüp eğildi ve gözlerimi kırpıştırdım. Sonrasında bana bakıp,
"Böyle davranmaya devam edersen benden hoşlandığını düşüneceğim, ufaklık." Kaşlarımı çattım. Nefesim boğazımda düğümlendi.
Sonrasında geri çekildi ve yüzünde anlamadığım bir gülüş vardı.
"Olur. Hadi gel gidelim." Kafamı salladığımda kafeteryaya ilerledik.
İkimize de kahve söylediğimde ona baktım.
"Sen ne bu okuldasın ya?"
"İzinliyim Doğa, ayrıca işine baksana sen." Gözlerimi devirdim ama yine masaya dirseklerimi koyup yüzümü avuçlarımın içine aldım ve ona baktım.
"Ne o? Yakışıklılığıma hayran mı kaldın?" Kafamı 'kesin öyledir ' der gibi salladığımda güldü. Sonrasında sandalyesinde yayılıp bacaklarını üst üste attı. Bu sırada da ben kahvemi yudumlamıştım.
"Eh tabi, çok yakışıklıyım, tüm kızlar yakışıklılığıma hayran, yani senin de bana hayran kalmadan şaşırmadım."
"Vural." Dedim a harfini uzatarak.
"Ne?" Dedi o da e harfini uzatarak.
"Bıktım senin şu egondan."
"Yakışıklıyım ama."
"Sikti-" küfür edecektim ki ağzını ayıp der gibi yaparken, "Ağzına böyle şeyler yakışmıyor, böyle şeyler dersen bir daha kulaklarını çekerim senin."
Kulaklarını çekmek... Allah'ım kim bu deyimi çıkardıysa, yaşayan sadece ben olmalıyım.
"Diğer mafyadaki adamlar benim yanımdaki tavrını görse ne derdi acaba?" Dedim kollarımı kavuşturarak. Bunun hakkında Herhangi bir şey söylemedi. Sonrasında aramızdaki sessizlik sağır edici olmaya başlarken, neyse ki Ahmet'in gelmesi ile bozuldu. Ahmet yanımdaki sandalyeye oturup kolunu belime sarınca gülümsedim ve kafamı omzuna yasladım. Ahmet bana bakıp,
"Neden bu adamlasın güzelim?" Dedi Vural'a bakarken. Vural ise gözünü kırpmadan Ahmet'e bakıyordu. Ahmet'in hareketlerini analiz ediyordu gözlerini kısarak. Ve Ahmet bundan nedense rahatsız olmuş olacak ki bakışlarını bana çevirmişti. Bakışları yumuşamış bir buklemi geriye atarken gülümsemiştim.
"İstediğin bir şey varsa söyleyebilirim?" Kafamı hayır anlamında sallamadan hemen önce,
"İstediği bir şey varsa söylerdi zaten. Ses kirliliği yapma." Dedi Vural bakışlarını bana çevirirken. Saniyelik bir göz göze geldik ama Ahmet'in konuşması ise bakışlarımı Ahmet'e çevirdim.