“Vay be. Ben öldüğümü sanarken kız gelip seninle flört etmeye çalıştı, öyle mi?”
Başımı salladım. “Ben de çok şaşırdım. Üzgünüm, Changbin. Onda bir terslik olduğunu hep düşünmüştüm zaten.”
Bir şey demedi ancak üzüldüğünü biliyordum. Changbin Ryujin'den çok hoşlanmıştı ve bunu bana da ona da yeterince belli etmişti. Son bir haftadır sınavlarda aldığı vitaminleri aşırıya kaçırdığı için zehirlenip evde yatıyordu. Bu onu Ryujin'le konuşmamdan itibaren ilk görüşümdü ve Yeri'nin evine giderken ona bütün olayı özet geçmiştim.
“Bana karşı hiç ilgili olmamıştı. Sanırım ben de anlamalıydım. Sürekli seninle çifte randevu ayarlamaya çalışmasından ve Lia'yı da peşimize takmasından belliydi. Daha erken fark etmediğime üzülüyorum.”
Omzunu patpatladım. “Sana kız mı yok? En olmadı Yeri'yle aranı yaparız.”
Changbin enseme şaplağı geçirirken homurdandı. “Saçma salak konuşma. Kız bir duysa kim bilir ne düşünecek. Onun yanında da böyle şeyler dersen seni boğarım.”
Gülerek ondan uzaklaştım. “Tamam tamam.”
“Seungmin'i gördün mü peki? En son ağlıyordun.”
Başımı salladım. “Gördüm.”
“Ve?”
“Anladım ki beni benim kadar özlememiş.”
“Aptal. Seni niye özlesin ki zaten? Şu çocuğun sadece arkadaşı olduğunu kabul et artık.”
“Buna bir itirazım yok zaten.”
“Her nedense varmış gibi davranıyorsun.”
“Sürekli Chan'dan bahsedip durmasa belki ben de öyle görünmem.”
Changbin yürümeyi kesip yüzüme baktı. “Sen ciddi misin? Seungmin'e kendi isteğinle yardım ettiğini söylemiyor muydun?”
Gözlerimi ayaklarıma çevirdim. “Bilmiyorum, Changbin. Ne hissettiğimden emin değilim. Seungmin'in mutlu olmasını istiyorum ama içimden bir ses onu görmediğim bu bir ayda bile Chan yüzünden çok sıkıntı çektiğini söylüyor.”
“Minho, kafayı yememe ramak kaldı. Şu çocuğu bu kadar umursamasana artık. Durmadan Seungmin'in mutluluğundan bahsediyorsun ama sana bakınca mutlu olduğunu göremiyorum. Gözlerini aç. Bu çocuk üzülse bile Chan'ı bırakmayacak. Sen nasıl ki üzülsen bile Seungmin için çabalamak istiyorsun, Seungmin de Chan'ı sevdiği için üzülse bile onun için gayret edecek. Senin yapabileceğin bir şey yok. Aptal saptal bir döngüdesiniz ve ikiniz de fark edemiyorsunuz. Seungmin'in de seni üzdüğünden haberi yok çünkü bunu duymak sana acı verecek olsa da seni umursamıyor. Onun gördüğü tek kişi Chan. Onun için hiçbir şey yapamazsın. Anlattıklarına göre Chan Seungmin'e göre birisi değil ve Seungmin'in tek çaresi onu bırakmak. Bunu yapmayacağını da biliyoruz. Sen de iki seçeneğin varmış gibi davranıp Seungmin'in Chan'dan ayrılmasını beklemekten vazgeç. Senin de Seungmin'i bırakman gerekiyor.”
Araya girdim. “Ben Seungmin'in Chan'dan ayrılmasını beklemiyorum.”
“Bal gibi de bekliyorsun. Ya da umarım bekliyorsundur. Öbür türlü bu kadar enayi birinin en yakınım olmasını kaldırabileceğimi sanmıyorum.” Benim sessizleştiğimi fark ettiğinde koluma girdi ve yavaşça yürümeye başladı. “Bana kızma. Artık kendini ikinci plana atmana katlanamıyorum. Birinin bunları sana söylemesi gerekiyordu.”
Başımı salladım. “Biliyorum. Daha önce düşündüğüm şeyler değildi zaten.”
“Kafana girdi mi bari?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Treat You Better ;; 2Min
FanfictionSeungmin'e yardımcı olmak, artık Minho'ya zor geliyordu. 🌼 @wintrvante 'ye ithaf edilmiştir. | 2022 Eylül