• 22

110 23 12
                                    

"Baştan söyleyeyim, bugün kollarım çok ağrıyor." diyerek soyunma odasına girdi Jeongin. "Beni zorlamamayı seçmeyeceğini biliyorum, bu yüzden bugün az yüklenmeni rica ediyorum."

Temiz kıyafetlerimi antrenmandan sonra giymek üzere askıya astım. "O halde diğerlerinden 8 tur fazla koşacaksın."

"Minho-"

"Kollarınla koşmuyorsun, değil mi? Top makinesini daha düşük ayara getireceğim, ona say."

Arkam dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ancak bana komik surat yaptığını tahmin edebiliyordum.

"Moonbin geldi!" diyerek keyifle içeri girdi Moonbin. "Bugün dolunay var. Kurtadama dönüşeceğim."

Ben esprisini anlamıştım ancak Jeongin anlayamamış olacaktı ki "Ne?" diye sordu.

"İsmimde 'Moon' geçiyor ya, 'ay' anlamına geliyor hani..."

"Kurtadam ne alaka?"

"Kaslı vücudum ve keskin bakışlarımdan dolayı."

"Rezilsin. Şunu takımdan at."

"Moonbin, turnuvayı konuşarak kazanmayı mı planlıyorsun?"

Alaycı bir tavırla odadaki banklardan birine oturdu ve elini tişörtünün eteklerine götürdü. "Ben de ne zaman turnuvanın lafını edeceğini merak ediyordum." dedi tişörtünü başından çıkarırken. Odanın diğer ucuna fırlattı.

Elimle köşeye yığılan tişörtü işaret ettim. "Şu hareketinden dolayı Jeongin'le beraber fazladan koşacaksın."

Ellerini ensesinde birleştirip kollarını gerdirdi. "En çok da her dediğini yapmak zorunda olmaktan nefret ediyorum."

"İstesek yapmayabiliriz." diyerek şortunu bacaklarından geçirdi Jeongin.

Başımı iki yana salladım. "Koçun bana neden tam yetki verdiğini biliyorsunuz, değil mi? Takımı zafere taşıyacak isim benim."

"Bunu bize dersleri ektirip spor salonuna kilitlemeden de yapabilirsin."

"Çıkışta zaten antrenmana kalacaktık. Neden son dersi ektik ki?" diye sordu Jeongin.

"Hani çalışma şeklimden memnundunuz?" diyerek konunun kıyısından dolanmaya çalıştım ancak Moonbin'in gözlerinde çoktan şimşek çakmıştı.

"Bu çocuk bir haltlar yiyor."

Jeongin dudaklarını büzdü. "Bizsiz mi?"

"Öyle bir şey yok." dedim bir çırpıda. Çantamı yerine koyduktan sonra da kapıya ilerledim. "Hadi, sizi salonda bekliyorum."

Moonbin hızla kapı ile arama girdi. Bir elini göğsüme koyup beni durdurdu. "Nasıl bir şey yok?"

"Bir haltlar yediğim yok. Gayet iyiyim. Fazladan çalışmaya gerek duyduğumuzu düşündüğüm için sizi buraya çağırdım." Onu geçip salona gitmek istesem de Moonbin izin vermedi. Dik dik yüzüme bakmaya devam etti. Gerilerek gözlerimi kaçırdım. "Çekil."

Moonbin'in arkasındaki kapı tıklandı ve Yeri'nin sesi duyuldu. "Hey! İçeride misiniz?"

"Evet." diye cevap verdi Jeongin.

"Sizden sonra geldik, sizden önce giyindik." dedi Chaeyoung. "Hâlâ işiniz bitmedi mi?"

"İki dakikaya Minho'yu dövüp geliyorum." diye seslendi Moonbin.

Tahminimce Yeri ellerini çırptı. "Bizsiz mi?" diye sordu ardından.

Kaşlarımı çattım. "Ne biçim ruh hastalarısınız siz?"

Treat You Better ;; 2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin