6

104 10 12
                                    

Minho iki gündür hyunjin ile karşılaşmıyordu. Eskisi gibi... Onu şimdiden özlemişti ama bu özlem o güzel gözleri ve gözlerinin altındaki beneğe mi yoksa dudakları ve kalçalarının arasında hissettiği sıcaklığı mı?

Kirli duman dudaklarının arasından havaya karışırken gözlerini kapattı. Umuyordu ki o gün bugündü. Elindeki kese kağıdını aldı ve çantasına koyarak odaya çıktı.

Odadaki mini buz dolabını açıp hyunjin'in gelincik desenli suluğunu aldı ve içine birkaç damla sıvı boşaltarak şişenin kapağını geri kapattı.

"Hwang, suçlu ben olabilirim ama gururumu geçemeyen bir piçim üzgünüm. Bana sen yalvaracaksın."

Pis gülümsemesi ile odada dolaşırken,
Yatağa uzandı ve uyuyormuş gibi yaparak beklemeye başladı.

İçinden şarkılar mırıldanırken kapının açılması ile sustu ve hemen gözlerini kapattı.

Adım sesleri odada gezinirken üzerindeki kıyafetleri yere bıraktı. Banyoda yüzünü yıkayıp geldi ve minho'nun hemen önünde bekledi.

Minho açıkçası biraz şaşkındı, neden başında dikeliyordu öylece?

Hyunjin birden minho'nun üzerine oturdu.
Kalçasını minho'nun penisi ile aynı hizaya getirip sürtünmeye başladı.

O suyu bile içmemişti? Ne oluyordu?
Minho yeni uyanmış gibi şaşkınlıkla hyunjin'e baktı.

Minho o an kalbinin gerçekten çarptığını hissetti. Yeni boyanmış pembe saçları vardı... Geriye atmıştı ve arzuyla pembeleşmişti yanakları. Bakışları... Nefes kesebilirdi? Üzerinden çıkardığı kıyafetlerin yerine kıyafet giymemişti bile sadece altındaki o ince çamaşır.

"Hassiktir.." minho'nun ağzından dökülen kelime üzerine hyunjin, minho'nun yakasını tuttu ve yataktan kaldırıp nefesi yüzüne çarpacak şekilde konuştu.

"Dayanamıyorum artık gerekirse o sürtükleri becerdiğin gibi becer beni. Deli gibi, saatlerce hatta sabaha kadar sik beni, vücudumun her noktasını çürüt, deliğim parçalanana kadar becer!"

Minho yüzünde bir sırıtma yayılırken hala penisi üzerinde hareket eden bedenin kalçalarını iki avcu arasına alarak kendisine daha çok bastırdı ve belindeki kumaşı tutup kalçalarından indirdi... Çıplak kalan tene parmağını bastırdı ve pürüzsüz cildi sıkarak parmağı arasında ezdi.

Acıdan zevk alacağını düşünmezdi ancak öyle dağılmış halde sevişmek için yalvarıyordu ki sanki biraz dokunsa boşalacak gibiydi.

"Hwang... Sizi bu sefer dinleyeceğim. Ve deli gibi becereceğim." Biraz kulağına eğildi ve hafifçe nefesini kulağına üfledi, daha kısık bir sesle konuştu.
"O pembe deliğiniz kanayana kadar sikeceğim sizi."

Minho son cümlesi biter bitmez hyunjin'i altına aldı ve çıplak kalan bedenin alt kısmına ilerledi.

"Arkanı dön."

Hyunjin verilen emiri itiraz etmeden uyguladı ve arkasını döndü.

Minho parmakları ile deliği gözle görülür hale getirince eğildi ve sıcak dili ile titreyen tene temas etti.

Hyunjin hissettiği ıslaklık ile korkuyla geri çekildi ama hemen ardından daha fazlasını ister gibi kendini minho'nun diline itti.

Ağzından bir inleme çıktı ve devam etmeye başladı. Minho deliğe dil darbeleri bırakırken parmağıyla bir yandan okşuyordu ve hyunjin'in narince inlemesine sebep oluyordu.

Zayıf sesli iniltiler minho'nun oldukça hoşuna gitmişti. Dilini biraz çekti ve ıslanmış deliğe bir parmağını soktu. Parmağını biraz ileri itti ve yanına bir parmak daha ekledi, en uzun parmağı deliğinin derinliklerine ilerlerken ezilen eti başını döndürüyordu.

bir sikim doğru gitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin