19

78 5 16
                                    

İkili çaldıkları kapının önünde beklerken hyunjin heyecandan ellerini birbirine dolayıp parmaklarını çıtlatıyordu.

"Yapma şunu... Parmağın ağrıyacak."

"Sus sus şu an onu düşünecek halde değilim."

Minho ufak bir kıkırtı bıraktı.
"Annem seni çok sevecek heyecan yapmana gerek yok inan bana arkadaşlarından farksız davranacak."

Bunu söylediği anda açılan kapı ile ikili başını o yöne döndü. Minho'nun annesi güzel bir enerjiyle onlara gülümserken ikiliyi içeri davet etti ve hemen kollarını kendisinden epey uzun olan bedene sardı. Hyunjin heyecanla sarılmaya karşılık vermişti ve kadının kendisinden ayrılıp minho'ya da sarılmasını bekledi.

Kadın oğluna da sarılıp yüzündeki gülümsemeyi bozmadan konuştu.

"Hoşgeldiniz! İçeri geçelim ayakta kalmayalım."

Hyunjin başını salladı ve minho'nun arkasından gelerek gösterdiği odaya girdi.

Ortalama bir boyda olan odanın kahverengi büyük koltukları ve ahşap kenarlıkları vardı (gerçekten evleri öyle amk nasıl bir zevktir o koltuklar ne minho'nun annesi kadın)

Hyunjin sanki diken üzerinde oturur gibi göründüğü için minho onun yanına oturdu ve elini elleri arasına aldı.

"Hey."

"Hm?"

"Çok kasılıyorsun..."

"Annen çünkü hani kaynanam heyecan yapıyorum."

Minho güldü "benim önümde bu kadar titremedin."

"Senin önünde ne titreyeceğim be." Sessizce konuşmayı kesip yan koltuğa oturan kadını izledi ikili.

"Merhaba hyunjin oğlum, minho benden bahsetti mi bilmiyorum o biraz akılsızdır babasına çekmiş. Ben Lee young-he."

"Evet doğru, ama bahsetmişti. Memnun oldum, Hwang Hyunjin."

Kadın yüzünde tüm dişlerini gösteren bir gülümseme ile izliyordu güzel çocuğu.

"Yemeğe geçelim mi? Minho'ya sordum tamamen senin seveceğin yemekler yaptım!"

Hyunjin mutlulukla yemek dolu olan masaya baktı.
Tanrı biliyor yıllardır böyle güzel bir masa görmemişti.

İtiraz etmeden sevgilisinin yanında yerini alırken masada ucu kaçmaz bir sohbet oluştu.

Kendisini tamamen tanıtıp sonunda güzel tatlılardan da yiyerek ayrılmışlardı.

Annesi üzüntü ile veda ederken hyunjin'e sürekli yeniden gel, sürekli gel diye söylenip duruyordu. Hyunjin her şeyi gülerek cevapladığı için yanakları ağrıyordu.

"Annen cidden mükemmel."

"Öyledir."

İkili sahil kenarından karışmış havada ilerlerken minho, hyunjin'in elini tuttu ve kenardaki taşların üzerine oturdu.

Hyunjin de aynı onun gibi yanına otururken minho, hyunjin'in elini avuçları arasına aldı.

"Annen... Seni nasıl kabul etti?"

"Nasıl yani?"

"Eşcinsel olduğunu öğrendiğinde, benimki biraz uzun bir konu mesela... Günlerim soğuk parklarda geçmişti."

Minho üzgün ifadesini görünce içinde kırılan şeyleri hissetti ve hyunjin'in yüzünü avucu arasına alarak bir sürü öpücük kondurdu.

"Üzülme bebeğim, keşke o zamanlar yanında olabilseydim."

bir sikim doğru gitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin