7

118 13 47
                                    

Block dersin üzerinden on dakika geçmişti her yeri uyuştuğu için on dakikadır esnemeye çalışıyordu minho. Sonunda rahat hissettiğinde çantayı omzuna attı ve okuldan çıktı, koridorda dolaşan birkaç kişi dışında boş sayılırdı. Dış kapıdan çıktığı anda karşısında gördüğü bedenle durdu yerinde.

"Minho!" Ona el sallayıp gülümseyen bedene karşı gülümsedi.

"Nasılsın?"

"İyiyim, jis. Sen nasılsın?"

"İyiyim diyelim. O gün hyunjin çok kızdı mı?"

Minho düşündü... O kadar kızdı ki iki gün kendisini siktirtmedi amına koyayım demek istese de sustu başını hayır anlamında salladı.

"Merak ediyordum da, sana birşey sormak için gelmiştim."

"Tabii dinliyorum."

Jisung telefonunu işaret ederek tekrar konuştu.
"Az önce çok güzel bir pastane açıldığını duydum. Gitmek ister misin? Orada rahat rahat konuşuruz hem."

"Ah tabii neden olmasın, bir işim yoktu zaten."

Jisung sevinçle gülümserken minho da onunla beraber yürümeye başladı.
Yol boyu jisung birkaç olan biteni anlattı minho ise onu sessizce ama mimikleriyle dinledi.

"Daha sonra da ben çıktım zaten.. ve ta daha yeni bir evim var!"

"Adına sevindim, bu dönemde bir ev bulmak zor."

"Gerçekten öyle."

Sonunda kafenin önüne geldiklerinde girdiler ve boş bir masaya oturdular. Minho bir browni, jisung ise cheesecake istemişti.

Meyve suları da ardından gelince sohbete devam etmişlerdi. Ta ki jisung aklına gelen konuyu açınca.

"AA.. minho, sana söylemek istediğim şey."

"Ah evet dinliyorum jis."

Jisung parmaklarını masada biraz ilerletti ve minho'nun eline yaklaştırdı.
"Yeni evim var ve artık oda arkadaşı derdim yok. Yani istersen benim evimde de bir buluşma ayarlayabilir miyiz?"

Minho ilk birkaç saniye durdu ve biraz tedirgin oldu, ancak sebebini anlayamadığı bir tedirginlikti.

"Ne tür bir buluşma?"

"Anlarsın ya." Jisung cazibeli bakışı ardından minho'ya gülümsedi.

Minho o anda omuzunda bir el hissetti ve arkasını dönüp baktı.

Baygın bakışları, beyaz şapkası, beyaz tişörtü ve mavi geniş pantolonuna en çok yakışan pembe saçları... Tanrı onu cidden özenle yaratmış olmalıydı.

"Hyun?"

Hyunjin hemen minho'nun yanına oturdu. Minho'ya asla bakmıyordu, direkt olarak jisung ile göz teması kuruyordu.

"Üçlü kabul edersen varız ama etmezsen sevgilime veda etsen iyi olur."

"Ne?"

"Diyorum ki.. minho'dan uzak durmanı rica ediyorum." Kıskanıyor mu o? Sevgilim mi dedi? Ayrıca jisung'a karşı onca ağır kelime sarf ederken yine de onu kırmak istemiyor gibiydi.

Jisung gergince gülümsedi.
"Ahh.. senin, senin sevgilin olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim."

Hyunjin başını hayır anlamında salladı.
"Hayır, asıl seni kırdıysam ben özür dilerim. Ancak o benim."

Jisung başını salladı ve olduğu yerden kalkıp gitti. Hyunjin hala minho'nun suratına bakmıyordu, karşıya bakıyordu.

"Sevgilim ha?"

bir sikim doğru gitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin