24

52 8 32
                                    

Sirf çok fazla smut yazıyorum sıkmasın diye bu bölümü iyyy pick me gibi yazicam çünkü neden olmasın

Bu bölüm çok kötü olduğu için bir sonraki bölümü erken atarım
Ama şimdi aşırı yorgunum hayday'da görev olmasa uyurdum o derece yorgunum

Bugün çok nadir güzel günlerden biriydi
Umarım siz de mytlusunuzdur

Bugün çok nadir güzel günlerden biriydiUmarım siz de mytlusunuzdur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Minho

Kapıyı çaldım ancak hyunjin kapıyı açmadığı için kendi anahtarımla girerek ceketimi kenara astım ve elimdeki poşetleri yere bıraktım. Ona çok güzel bir sürpriz yapmayı düşünüyordum aslında jeongin'in yanına gitmiş olsa çok güzel olurdu. Böylece rahat rahat hazırlık yapardım.

"Bebeğim! Evde misin?"

Nereye gitmiş olabilirdi ki? Genelde bana haber verirdi bir yere gidecek olsa dahi.

Mutfağa girip poşetleri yerleştirdim ve hâlâ ses gelmediği için odaları tek tek gezdim.

Salon, çalışma odası, banyo... Son olarak yatak odamıza ilerlerken içeriden gelen seslerle rahatladım.

Hafif tıkırtı sesleriyle onun orada olduğunu anlamıştım.

Yatak odasına girdim ve başımı kaldırıp yatağa bakmam ile gözlerimin sonuna kadar açılması bir oldu.

"Bebeğim!"

Yatakta yatan sevgilime yaklaştım, yani uyandığı için kısık bakan gözleri çok sevimli görünüyordu ancak bacağındaki alçıyı sorgulayacaktım.

"Ne oldu?"

"Minho... Sadece ufak bir sakarlık."

"Sevgilim neden haber vermiyorsun? Ne yaptın? İyi misin şimdi birşeyin var mı?"

Hyunjin usulca başını salladı ancak canının yandığını bilmek canımı yaktı.
Neden bana haber vermedi?

"Tekrar sormak istemiyorum hyunjin, neden bana haber vermedin?"

Suçluluk duygusu ile başını öne eğdi ve dolmuş gözlerini yatağa dikti.
Yanağını avcumun arasına aldım ve biraz bana çevirip yanağına öpücük kondurdum.

"Tamam, sakin ol bitanem... Ağlama."
Yumuşak sesim ile onu sakinleştirmeye çalıştım ve devamlı yumuşak yanağını öptüm.

"Ö..zür.. özür dilerim.." gözlerinden akmaya başlayan yaşları hemen sildim ve ona sarıldım. Başını boynuma koydu ve derince bir nefes alarak biraz bekledi. Bir süre sonra sakinleşti.

"Neden özür diliyorsun balım?"

"Sen benden ayrılmak istersen seni anlarım. Eşyalarımı da toplarım... Özür dilerim."

"Bebeğim böyle konuşma. Neler oluyor anlatır mısın hiçbir şey anlamıyorum."

Ellerimi elleri arasına aldı ve avuç içime öpücük kondurup dolu gözlerine rağmen sonunda konuştu.

"Dört sene oldu, sürekli başına iş açıyorum... Sürekli hasta olmamla, sakarlıklarımla ve beceriksizliklerimle uğraşıyorsun. İşe gidip geliyorsun, zaten yorgun oluyorsun. Yine de sürekli benimle uğraşıyorsun... Yemek yapmayı bilmiyorum aptal gibi sadece evde dolanıyorum işten dahi gelsen sen yemek yapıyorsun! Henüz sana sıcak yemek bile yapamıyorum. Beni yormamak için bahaneler üretip işlerin neredeyse hepsini sen yapıyorsun. Neden gece uyanıp evi toparlarsın ki? Minho sevgilim özür dilerim, bana değmez bu iyiliklerin..."

Gece uyandığımı biliyor muydu? Ancak ben onun için bunları yaparken yorulmuyorum ki... Onu mutlu etmek beni mutlu ediyor.

Dağınık biri olmasına rağmen nasıl bu evin devamlı toplu olduğunu sorgularken çok tatlı görünüyor.

"Sevgilim... Senin için herşeye değer, seni seviyorum ben tamam mı? Neden böyle saçma şeyler düşündün?"

"Minho... Çalışma odandaki büyük porselen sandığını kırdım. Hatta onu kırarken ayağıma düşürüp ayağımı da kırdım Sürekli başıma bela açtığım için üstüne senin en sevdiğin eşyalarından birisi olduğu için çok korktum, haber veremedim."

Ne? Cidden bunun için mi bu kadar göz yaşı döktü benim bebeğim?

"Hyunjin, ağlama... İnan bana hiç önemli değil. Üzülmedim bile. Ancak acı çektiğin için üzüldüm.. bebeğim benim." Saçlarını öptüm.

"Çok acıyor mu?"

Evet anlamında başını sallarken onu kucağıma çektim ve iyice sarılıp saçlarını kokladım, öptüm.

"Özür dilerim bebeğim... Onu yüksek bir yere koyan bendim, hata bende-"

"Hayır sadece tüm işi sen yaptığın için çalışma odanı temizlemek istedim yine sakatlığım tuttu benim yüzümden."

Başını boynuma koydu ve yüzünü görmememi sağladı.
"Buna hiç gerek yoktu. Boş yere canını yaktın ve şimdi seni nasıl iyi hissettiririm bilmiyorum."

"Senin yanında hep iyi hissediyorum zaten acısı çok umrumda değildi ancak gerek vardı."

"Neden böyle düşündün birden?"

"Geçen gün seni telefonla konuşurken duydum."

"Ne?"

"Çok fazla iş çıkarıyor sanırım ayrılacağım dedin..."

Birden gülmemle şaşkın bakışlarını bana çevirdi.

"Hah sevgilim... Neden bana sormadan hareket edersin ki?"

"Ne?"

"Patrondan bahsediyordum. Mesai vererek işimi uzatıyor son zamanlarda ben de bu işten ayrılmayı düşünüyordum. Chs tasarım şirketi için çalışmayı planlıyorum. Sana söyleyecektim, davet geldi. Ancak bunu akşam yemekte söylerim diye düşünüyordum."

"Ben dünden beri bos yere mi bu kadar düşünüp ağladım?"

Boynunu öptüm ve geri çekildim.
"Her zaman ilk benimle konuş."

"Çok geç annene bile ağladım minho benden ayrılmasın diye."

Sabah o yüzden mi hyunjin ile düğününüzde bunlardan birini giymek istiyorum diye mesaj attı

"Annemi çaldığın için ne desem bilemiyorum. Önce şu ayağını kontrol edelim ve sana güzel bir yemek hazırlayayım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

bir sikim doğru gitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin