Minho her zaman oturduğu cafeye oturmuş masada ne varsa içindeki enerjiyi atmak için oynuyordu. Anahtarı çeviriyor, peceteleri alıp küçük küçük yuvarlaklar yapıyor, masanın üzerindeki çizikleri takip ederek dokunuyordu.
"Ne yapıyorsun sen amına koyayım?"
Minho, seungmin'in sorusu ile panikle ona döndü."Hiç.. hiç, sadece... Off kafam allak bullak! Seungmin, yardım et."
Seungmin kaşlarını çattı ve soğuk meyve dilimlerinden birini daha yedi.
"Ne istiyorsun?"
"Seungmin, ben.. malım."
"Bunu zaten biliyorum, gerçek Sorun ne?"
Seungmin soluk bakışları ile gerçekten aptal olduğunu düşündüğü arkadaşının ağzındaki lafı çıkarmasını bekledi."Ben sanırım gerçekten aşık oluyorum..."
Seungmin beklemediği şey ile gözlerini büyütmüştü. Minho'yu tanırdı, kolay kolay kimseye güvenip aşık olacak biri değildi.
"Sen bu duyguya sahip miydin?"
"Dalga geçme!"
"Peki, nasıl aşık oldun? Yani, sen bilirsin işte.."
Minho derin bir nefes alarak masaya kafasını yatırdı ve kafasını masaya vurmaya başladı.
"Evet, biliyorum ondan sonra aşık olmam, güvenmem kimseye sanıyordum. Ama ona bakınca, gözleri, dudakları, kokusu... Herşeyi çok güzeldi.. dikkatimi çektiğinin farkındaydım. Bu denli olacağını bilmiyordum ve ben de onunla yatmaya başladım. HAYIR ÇÜNKÜ HOŞUMA GİDİYORDU AMINA KOYAYIM! güzel de sevişiyor.. çok sahiplenici biri, kıskanç ve güzelliğini görsen..."
Seungmin ağzı açık dinlediği arkadaşının sözünü kesti.
"Aptal olma sakın. Gözlerinin içi gülüyor bunu görebiliyorum ama yine bu denli bir acı çekmeni istemiyorum. Ona gerçekten aşıksan eğer ağırdan al, Felix ile çok hızlı ilerledin ona aşık olduğunu söyleyerek. Hızlı güvendin..."
"Seungmin, tamam lütfen. Bunları unuttum, artık üzülmüyorum. Hatta şu an aynısını hyunjin'in yaptığını düşünürsem kalbin acıyor."
"Lanet olsun, sen gerçekten seviyorsun..."
"Ben de tam olarak bu yüzden sana açık açık söylüyorum."
Seungmin derin bir nefes aldı ve minho'nun yaptığı küçük peçete toplarını ona fırlattı.
"Var mı Instagram'ı falan?"
Minho kocaman gülümsedi ve telefonu cebinden çıkarıp hyunjin'in birkaç fotoğrafını gösterdi.
"Siktir, hakkını vereyim amma yakışıklı!"
Minho telefondaki fotoğrafa uzun uzun bakarken ekranı öptü.
Seungmin kusacak gibi hareketler ederken minho ona göz devirdi.
Seungmin biraz daha dalga geçtikten sonra çalışması gerektiğini söyleyerek minho'nun yanından ayrıldı. Giderken yediği, içtiği her şeyi minho'ya kitledi.
Minho başını hyunjin'in fotoğrafından kaldırınca bunu fark etti ve arkasından küfürler etti.
Hyunjin'i gördüğü andan beri güzel olduğunu biliyordu, dış görünüşü üzerine sesi ve kokusu da çok hoştu ancak asla onunla konuşmuyordu. Zaten birbirlerini zar zor görüyorlardı. Minho derse giderken hyunjin geliyordu, zaten hyunjin çok yerinde duran biri değildi. Ders, arkadaşları ve benzeri şeyler yüzünden sadece geceleri gelir ve duş alıp uyurdu. O gün duş alırken minho'nun gelişi aralarındaki olmayan şeyi bir adım öne çıkarmıştı. Jisung'a söylediği şeyden sonra olayı baştan sona düşündü. Cidden o kadar korkuyordu ki. Daha önce aşık olduğu o güzel çocuktan sonra, kendisine deli gibi aşık olduğunu sanarken bir başkasına nasıl aşık olmuştu?
Minho derin bir nefes aldı ve kalkıp hesabı ödedi ardından düşünceler içinde odaya girdi.
Mini buzdolabını açıp içinden meyve suyu şişelerinde olan alkollerden aldı. Ve yatağa uzandı.
"Kendimden eminim artık, kesinlikle aşık oldum. Seni kendime aşık edeceğim."
O sırada duştan saçlarını kurulayarak bornozlu hyunjin çıktı.
"Kimi kendine aşık ediyorsun?"
Ben karıma çok aşığım
Bir de hyunhoya aşığım (minsung hyunlix hyunsung ve minlixe de aşığım caktirmayin)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir sikim doğru gitsin
Teen FictionBirileri oda arkadaşının dikkatini çekmek istiyordu (hyunho) ! uyarı var okumadan önce haberiniz olsun!