#9

65 15 27
                                    

Yere çökerek yanağımı avucuma yasladım ve dinlemeye devam ettim.

"Oradan kaçarak Dünyaya geldim. Orada tanınarak ünlendim ve becerilerim sonucu beni ülkenin kralı yaptılar, güçlerimden bahsetmiyorum , benim bir elf olduğumdan insanların haberleri yoktu. Burada senin araştırmandaki gibi gelişti olaylar."

Kaşlarım havalandı.

"O cidden sen miydin?"

Başını onaylar biçimde salladı.

"Evet, sonrasında kaybolduğum zamana gelelim. Kaybolmadan birkaç hafta önce beni buldular. Kaçtığımı biliyorlardı ancak evren değiştirdiğimi anlamaları uzun sürmüş. Bana çeşitli saldırılar düzenlediler evren değiştirmemi sağlayarak. Bu yüzden Dünyada başıma birşey geldiği bilinmiyordu. Ancak birgün geri Dünyaya geldiğimde birkaçı daha ardımdan gelerek benim üzerimde büyü uyguladılar. Senin bebeğinin bedenine hapsettiler beni. Daha doğrusu beni bir bebeğe çevirdiler.

Yaşadığım Dünya beni didik didik ararken ben gözlerinin önünde duruyordum. Hizmetlinin çocuğunun oynadığı bir bebek olarak. Uzun zaman geçti aradan, birkaç yıl önce başka bir elf tarafından bulundum. O da Dünyada yaşıyormuş ancak bana yardım etmeyi kabul etti. Hareket edebilmem sayesinde ben yazarak, o konuşarak iletişim kuruyorduk. Uzun araştırmaları sonucu bu büyünün sadece insanlar tarafından çözülebileceğini anladık.

Bana yapılan büyüyü benim için bir kağıda yazdı. Onu yakmanız gerekiyordu. Birçok insana verdi beni, hepsi bir kağıt parçası sanıp yırttı attı kağıdı. Bir şekilde beni defalarca ellerinden aldı. En sonunda içindeki içgüdüsü ile beni sana sattı. Ve senin kağıttan korkup yakman sonucu bedenime geri kavuştum. Sonuç olarak çulsuzum ve bir yol bulana kadar bana bakmalısın."

Vay canına! Cidden böyle bir şey beklemiyordum. Fazlasıyla şaşırmıştım. Açık kalan ağzımı kapatarak derin bir nefes aldım.

Ancak onu evime alabilir miydim? Şimdilik bana zarar vermemiş olabilirdi ancak ona güvenmem içinde bir sebep yoktu. Yeniden ayağa kalkıp ona üstten bakarken konuştum.

"Seni evime alamam , güvenmiyorum."

Kaşları havalandı.

"İzin alıyorken bile mi? İznin olmadan da evine girip yaşayabilirdim, ışınlanma gücüne sahibim."

İşte bunu bilmiyordum. Biraz güvenimi kazanmıştı açıkçası. Bana sormadan beni kapı önüne koyabilirdi. Hem zaten ona izin vermessem aynısını yine yapabilirdi. Başımı istemeyerek te olsa olumlu anlamda salladım.

"Pekâlâ ama sadece kısa bir süreliğine, aynı evde yaşamamız doğru olmaz. Bir yolunu bulana kadar."

"Sonunda."

Diyerek kalkmış ve benden önce merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Başımı onaylamaz biçimde sallarken onu takip ettim.

...

Alarmımın sesi ile oflayarak doğruldum. Okulum vardı yine. Esneyerek yatağımdan kalktım ve banyoya girip yüzümü yıkadım ve işlerimi halledip çıktım. Üzerime okul üniformasınıda geçirdikten sonra çantamı hazırladım ve aşağıya indim. Salonun girişine çantamı bırakarak içeri girdim.

Seungmin koltukta uyukluyordu.
Dün önce yemek yemiş ardından uzun bir tanışma faslı yaşamıştık. Bana güçlerinden bazılarını göstermişti.

Telekinezi yapabiliyordu , beni salonun etrafında bir tur attırmıştı resmen. Işınlanabiliyordu ve zihin okuyabiliyordu. Zihin okuma mevzusu benim azda olsa korkmamı sağlasada öyle filmlerdeki gibi sürekli yada hissettirmeden olmuyor olması içimi ferahlatmıştı. Okurken büyük bir baş ağrısı giriyormuş. Üstelik zamanı durdurabilir, ve maddelerin şekilleri ilede oynayabilirmiş. Oturduğum bar sandalyesinden aniden iki tane olunca oldukça şaşırmıştım. Duvarların içindende geçebiliyordu ayrıca.

Kısacası o yenilmezdi. Fakat şuan kanepede tek kolu sarkmış ve ağzı açık, yanakları tombullaşmış olan bir Seungmin in kesinlikle elf olacağını tahmin edemezdiniz.

Yere düşmüş olan battaniyeyi geri üzerine örtüp mutfağa ilerledim. Buradan onu görebiliyordum mutfak ile salon birleşik olduğu için.

Dolaba ilerleyerek bir şişe süt çıkardım, bir tabağa mısır gevreğini koyduktan sonra sütüde üzerine kuydum. Sütü dolaba kaldırdıktan sonra birde kaşık aldım ve tezgaha doğru ilerledim. Arkamı döndüğümde gördüğüm beden ile tebessüm ettim. Çok sevimli duruyordu.

Yeni uyanmış ve yumruk yaptığı eli ile gözlerini ovalarken paytak adımlar ile buraya geliyordu.

Karşımdaki bar sandalyeye oturduğunda çoktan gevreğimi yarılamıştım. Ne yediğime baktığında tabağı biraz kaldırıp sordum.

"Sende ister misin? Sanada yapayım?"

Aydınlanmış gibi kaşlarını kaldırıp konuştu.

"O zamanlar bundan yoktu, oyuncakken görüp hep tadını merak ediyordum."

Diyince tebessüm edip kalkmıştım onada bir tabak yapmak için. Ancak o bekleyememiş ve benim tabağıma gömülmüştü. Ayrıca benim kullandığım kaşıkla!

"Dur o benim kaşığım."

Ağzı doluyken eliyle beni geçiştirdi ve yarım yamalak konuştu.

"Birşey olmaz."

Şu an bir elf ile dolaylı yoldan öpüşmüş sayılıyordum. Ah gıcık şey.

8. Bölüm okunmamış canlarımmm onada bakmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfenn ;)

Close To You || Kim SeungminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin