(Just let me love you (let me love, let me love you)
🌙
İçeri girdiklerinde kapının arkalarından hızlıca kapanması uzun sürmemişti. Ve Jimin, şimdi kırmızı gözleri onunkilere kenetlenmiş üstü çıplak alfasıyla evlerinde yapayalnızdı.
Az önceki cesaretinden dolayı kanındaki adrenalin hala yüksek, irileşmiş göz bebekleriyle sadece onu kapıya yaslamış adama bakıyordu. Jungkook'un ise kendini aktif bir şekilde geri tutmaya çalıştığını görebiliyordu. Alfa her ne kadar omega onu öpmüş, eve çağırmış olsa da geri durmaya çalışıyordu. "Jimin... Neden?"
Derken bir nefes uzaklığındaydı omeganın. Dudakları her an tekrar birleşeceklermiş kadar yakınlardı.
Jimin dudaklarını büzdü ve kollarını alfanın omzuna doğru koyup onu kendisine doğru çekti. Yüzlerini yaklaştırırken konuştu. "Alfa... kaç gündür neden sana kızdığımı, küstüğümü biliyor musun?"
Jungkook kafasını iki yana sallarken, hala bakışları omegasındaydı. Jimin konuşurken, alfanın omzundan indirdiği bir elini, göğsüne götürdü. Kızarıyordu, utanıyordu ama kendisini geri çekmekten çok sıkılmıştı. "Bu güzel vücudun, sen... benim değil misin?"
Alfanın kapıya yaslı eli şimdi tekrar omeganın beline sarılırken, kokusundan ve bakışlarından Jimin'in sözleri hakkında ne düşündüğü çok belli oluyordu. Fısıltıyla çıktı sözler dudaklarından. Omegadan bir saniye bakışını ayırsa kaybolacak gibi hissediyordu. Jimin, alfayı her şeyiyle elinde tuttuğunun farkındaydı. "Seninim."
Omega kaşlarını kaldırdı bu sözle beraber. Ama gözlerini diğerininkiyle birleştirmeye utanıyordu. Basitçe söylemişti alfa, tereddüt etmeden.
Parmağını diğerinin göğsünde dolaştırırken, konuştu. "O zaman niye benim olanı tüm sürüye gösteriyorsun? Başka omegaların ilgi odağı haline getiriyorsun?"
"Hm? Kimmiş başka omegalar? Ben senden başka kimseye bakmam." Derken Jungkook, sanki daha da dibine girmişti omeganın. O kadar rahat söylüyordu ki bunları. Hepsinin doğru olduğunu da biliyordu Jimin. Bu yüzden her ne kadar alfaya sinirlense de, bilerek yapmadığını biliyordu.
Yine de kaşlarını çattı ve başını kaldırarak alfanınkilerle buluşturdu gözlerini. O zamana kadar sessizce olan konuşmasının netleşmesini engelleyememişti. "Sen bakmıyorsun ama onlar sana bakıyor diyorum. Her gün çitleri düzelteceğim diye üstsüz etrafta dolaşıp duruyorsun!"
"Oh?" derken Jungkook da kaşları çatılmıştı şimdi. Bir süre göz temasını kesmeden birbirlerine baktılar ama sonrasında alfanın kaşları havaya kalktı. Anlamaya başlıyordu. "Bu yüzden mi bana küstün? Başka omegalar bana bakıyor diye mi?"
Jimin dudaklarını büzdü ve bakışlarını tekrar indirerek kafasıyla onayladı. Tanrım, kıskandığını kabul ediyordu resmen. Ne kadar küçük düşürücüydü.
Ama birden çenesinin altında alfanın parmaklarını hissedip yüzünün kaldırıldığını fark edince, hiçbir şey yapamadı.
Jungkook dudaklarını gülmesini bastırır şekilde ısırırken omegaya bakıyordu. Tanrım, bu hali bile çok çekiciydi.
Jimin dalga geçildiğini anlayınca siniri bozuldu ve bir eliyle alfanın göğsüne vururken konuştu. "Gülmesene! Komik değil!"
Ama daha fazla sinirlenmesine fırsat kalmadan Jungkook'u yanaklarında hissetti.
Alfa gülümsemesi yüzünden silinmeden, kendisini önündekinin vücuduna tamamen yaslamış, burnuyla omeganın yanaklarına kokusunu bırakıyor, sürtünüyordu. Aynı zamanda parlayan çam kokusundan da ne kadar mutlu olduğu anlaşılıyordu. Jimin utançtan ölmek istese de alfa, dünyadaki en mutlu adamdı şu an.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity | Jikook
Fanfictionİri kırmızı gözlü, inatçı ruhlu minik bir alfaydı Jungkook. Şirindi. O zaman ona yiyecekmiş gibi bakan bu sert gözler kimindi? omegaverse