Masadan ayrıldım ve içimdeki öfke kabarıyordu. Sarayın büyük yemek salonunun ihtişamı artık boğucu geliyordu. Kalbim hızla atıyor, her nefes alışımda sinirlerim geriliyordu. "Nasıl bu kadar cesur olabiliyor?" diye düşündüm. Ayzıt'ın sözleri kafamda yankılanıyordu: "Himaye altına alınmak ha, komik olma!"
Kendimi küçülmüş hissediyordum. Ben varis olarak her zaman en önde olmalıydım. Ayzıt'ın cesareti, beni daha da öfkelendiriyordu. "Bu nasıl bir meydan okuma? Benim yerim burası, bu taht benim hakkım!" diye geçirdim içimden. İçimdeki hırs, beni daha ileriye itiyordu. "Beni ciddiye almazsan ne olacak? Sen kim oluyorsun ki benimle böyle konuşuyorsun?"
Masadaki herkesin bakışları üzerimdeydi; hepsi zayıflığımı görebiliyordu. "Onlara kendimi nasıl göstereceğim?" diye düşündüm. Ayzıt'ın duruşunu bir tehdit olarak algılıyordum. "Bu durumu değiştirmeliyim, asla geri adım atmam!"
Bütün bu düşünceler içinde kaybolmuşken, tekrar masaya döneceğim anı hayal ettim. "Onlara gücümü göstereceğim," diye düşündüm. "Beni küçümsemelerine izin vermeyeceğim!" Öfkemle başa çıkmakta zorlanıyordum, ama bu durumu lehime çevirmeliydim.
Ayzıt'ın cesaretinin ardında yatan korkuyu sezebiliyordum. "Onun bu cesareti, aslında ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyor," diye geçirdim aklımdan. "Ama bu gece, bu masada ben kazanacağım."
Gözlerim parlıyordu, içimdeki hırs yeniden alevleniyordu. Geri dönüp Ayzıt'a karşı durmak, benim için bir zorunluluk haline gelmişti. "Beni bekle, Ayzıt," diye mırıldandım. "Beni ciddiye almıyorsan, çok yanılıyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Taç
RandomGüneşin altında uzanan geniş topraklarda, binlerce yıl boyunca hüküm süren ve her köşesinde sırlar saklı olan devasa bir krallık vardı.Genç varisler arasındaki taht kavgası, acımasızlıkla dolu bir mücadeleye dönüşmüştü. Ülkenin liderliği için varisl...