Gece, sarayın bahçesi karanlık ve sessizdi. Ayzıt, aklındaki karmaşık düşünceleri boşaltmak için okçuluk antrenmanı yapmaya karar vermişti. Yıldızların altında, oklarını hedef tahtasına fırlatırken, zihninde Gürkan'ın kıskançlık dolu bakışları dönüp duruyordu. Gürkan'ın ona olan ilgisi, her ne kadar inkar etmeye çalışsa da, Ayzıt'ın içinde bir yerlerde yankılanıyordu. Bu durum, onu endişelendiriyordu. "Neden bu kadar takıntılı?" diye düşündü. "Beni neden bu kadar rahatsız ediyor?"
Ama Ayzıt'ın aklındaki tek hedef, tahtın tek varisi olmaktı. Kardeşi için daha iyi bir gelecek sunmak istiyordu; bu yüzden her antrenmanı, onun için bir adım daha ileri gitmek demekti. Oklarını hedefe fırlatırken, her seferinde Gürkan'ın bakışlarını, onun kıskançlık dolu tavırlarını aklından atmaya çalıştı.
O sırada, bahçede yalnız olmadığını fark etti. Dilay, abisinin dediklerinden dolayı uyuyamamış ve bahçede dolaşmaya çıkmıştı. Ayzıt, Dilay'ın karanlıkta yürüdüğünü gördü ama dikkatini dağıtmamak için gözlerini hedefe odaklamaya devam etti. Ancak, bir ses duydu; bu ses bir kızın sesi gibi geliyordu. O an, içindeki endişe bir anda büyüdü.
Ayzıt, hemen bir ok aldı ve sesin geldiği yöne doğru fırlattı. Tam o sırada, Dilay'ın çığlığı duyuldu. Ayzıt, okunun hedefi kaçırdığını anladı ve kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu. "Hayır! Dilay!" diye bağırdı.
Olayları balkondan izleyen Mehmet, hemen aşağı koşmaya başladı. Ayzıt, paniğe kapılmış bir halde, Dilay'ın yanına koştu. "Dilay! İyi misin?" diye sordu, gözleri korkuyla parlıyordu. Dilay, yere yığılmış haldeydi; yüzü solgun, gözleri kapalıydı.
Mehmet, Ayzıt'ın yanında belirdi. "Sakin ol, Ayzıt. Öncelikle durumu kontrol etmeliyiz," dedi, soğuk kanlıkla . Ayzıt, ne yapacağını bilemeden etrafında döndü. "Onu nasıl kurtaracağız?" diye sordu, elleri titreyerek.
Mehmet, Dilay'ın baygın bedenine bakarak derin bir nefes aldı. "Bu olayda senin suçun yok. Avcılar gece ava çıkmıştı, Dilay da burada dolaşıyormuş. Avcılarda onu av sanıp vurmuş, tamam mı!? ," dedi, mantıklı bir şekilde düşünmeye çalışarak.
Ayzıt, endişeyle "Ama bunu üstlenecek avcıyı nereden bulacağız ?'' diye sordu. Mehmet, düşünceli lı bir tavırla, "Sen onu bana bırak. Şimdi doğruca odana git. Ben burada kalıp Dilay'ı kontrol edeceğim," dedi.
Ayzıt, Mehmet'in sözlerine itaat etmek zorunda hissetti. İçindeki endişe ve suçluluk duygusu ağır basıyordu. "Eğer bu olayın sorumlusu benim, nasıl yüzleşeceğim?" diye düşündü. Ama Mehmet'in sakin tavrı, ona bir nebze olsun rahatlık verdi. "Bu durumu örtbas için bir plan yapmalıyız," diye düşündü.
Mehmet, Dilay'a ilk yardım yapmaya başladı. "Ayzıt, şimdi bir şey yapmamız gerekiyor. Öncelikle onu güvenli bir yere götürmeliyiz," dedi. "Sonra bir avcıyla anlaşırım , sen sakin kalmaya bak ve bu olayla alakan yokmuş gibi davran."
Ayzıt, içindeki suçluluk ve endişeyi bir kenara bırakmaya çalışarak, Mehmet'in dediklerini yapmaya karar verdi. "Tamam, Dilay'ı odasına götürelim," dedi. Mehmet, Dilay'ı nazikçe kollarının arasına aldı ve birlikte onu odasına taşıdılar.
Yolda, Ayzıt'ın aklında sürekli bir soru vardı: "Sinan bu durumu öğrenirse nasıl karşılayacak?" Onun nefret dolu bakışları, her an zihninde yankılanıyordu. "Eğer bu ortaya çıkarsa ben yandım," diye düşündü.
Dilay'ı odasına yerleştirdiklerinde, Ayzıt'ın içindeki endişe hâlâ dinmemişti. "Onu nasıl kurtaracağız?" diye sordu, sesinde bir titreme vardı. Mehmet, ona cesaret vermeye çalışarak, "Endişelenme. Öncelikle onu tedavi edeceğim . Sonrasını bana bırak," dedi.
Ayzıt, Mehmet'in kararlı tavrından güç alarak, Dilay'ın yanında kalmaya karar verdi. "Seninle birlikteyim, Mehmet. Bu durumu örtbas etmek için elimden geleni yapacağım," dedi. İçindeki stres ve endişe, bu gece yaşanan olaylarla birleşince daha da derinleşmişti. Ama artık bir sırrı vardı
Ayzıt, Mehmet'in talimatlarına uyarak, Dilay'ın başında beklemeye başladı. Dilay'ın yüzü solgun ama nefesi düzenliydi. "Onu uyandırmalıyız," diye mırıldandı. Mehmet, "Evet, ama acele etmemeliyiz. Öncelikle onu sakinleştirmeliyiz, sende odana gitmelisin" dedi.
Tam o sırada, bahçeden gelen bir gürültü, Ayzıt'ın dikkatini çekti. "Mehmet, bir şeyler oluyor!" diye fısıldadı. Mehmet, gözlerini bahçeye dikerek, "Dikkatli ol, belki hizmetçilerdir dedi. Ayzıt'ın kalbi hızla çarparken, Mehmet'in yüzündeki kararlılık, ona biraz cesaret verdi.
Bir an için, Ayzıt'ın aklında bir düşünce belirdi: "Eğer hizmetçiler buraya gelirse" Bu düşünce, onu daha da endişelendirdi. Mehmet, hızlıca Dilay'ın yanına döndü ve ona ilk yardım yapmaya devam etti. "Onu uyandırmalıyız, ama önce durumu kontrol etmeliyiz," dedi.
Ayzıt, bahçeye doğru ilerlemeye karar verdi. "Bir şeyler dönüyor, kontrol etmemiz lazım," dedi. Mehmet, "Hayır, sen odana git. Eğer bir sorun olursa, senin odanda olman gerek," diye yanıtladı. Ama Ayzıt, kararlılıkla, "Hayır, ben de geliyorum. Bu işi sana yıkamam," dedi.
Bahçeye çıktıklarında, karanlıkta bir siluet belirdi. Gürkan, bahçenin köşesinde duruyordu. "Ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu, sesi sertti. Ayzıt, kalbinde bir korku hissiyle, "Uyku tutmadı bizde bahçeye çıkalım dedik," dedi. Gürkan, gözlerini kısmış bir şekilde, "Neden burada bu kadar geç saate kaldınız?" diye sordu.
Ayzıt, Gürkan'ın bakışlarındaki kıskançlığı hissederek, "Her şey yolunda, sadece kuzenimle bir gezinti," dedi. Ama Gürkan, onun yalanına inanmayacak gibi görünüyordu. "Bir gezinti mı? Yoksa başka bir şey mi?" diye sordu, sesi daha da sertleşerek.
Ayzıt, içindeki korku ve endişeyi bastırmaya çalışarak, "Gerçekten uyku tutmadı bizde hava alalım dedik . Çok düşünme, her şey yolunda," dedi. Gürkan, bu sözlere şüpheyle yaklaştı. "Eğer bir şey saklıyorsanız, bunu öğrenirim ," dedi ve arkasını döndü.
Ayzıt, Gürkan'ın gidişinden sonra derin bir nefes aldı. "Bu durumu çözmemiz lazım," dedi. Mehmet, "Evet, ama önce Dilay'ı kurtarmalıyız. Gürkan'a güvenemezsin," diye yanıtladı. Ayzıt, "O zaman ne yapmalıyız?" diye sordu.
Mehmet, düşünceli bir şekilde, "Gürkan bu olaya ayıkmamalı .Eğer şüphelenirse , İşler daha da zor olur," dedi. Ayzıt, "Ama nasıl?" diye sordu. Mehmet, "Bir plan yapmalıyız. Hem Gürkan'ı hem de bu olayı kontrol altına alacak bir plan," diye yanıtladı.
Gece, karanlık ve belirsizlikle doluydu. Ayzıt, artık yalnız olmadığını biliyordu, kuzeni Mehmet ailesi için her şeyi yapmaya hazır olduğunu hissediyordu ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Taç
RandomGüneşin altında uzanan geniş topraklarda, binlerce yıl boyunca hüküm süren ve her köşesinde sırlar saklı olan devasa bir krallık vardı.Genç varisler arasındaki taht kavgası, acımasızlıkla dolu bir mücadeleye dönüşmüştü. Ülkenin liderliği için varisl...