Sonuçta, O Bir Hanımefendi

1 0 0
                                    

Güneş, sarayın yüksek kulelerinin arkasında yavaşça doğarken, Mehmet sabahın erken saatlerinde uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz, kendisini bir günün başlangıcına hazırlamak için hemen kalktı. Yavaş adımlarla kahvaltı salonuna doğru ilerlerken, aklında birçok düşünce vardı. Sarayda geçen hayatın karmaşası, her zaman onu düşündürüyordu. Ancak o an, aklındaki tüm düşünceler bir kenara itildi; çünkü kahvaltı salonuna girdiğinde gözleri, salonun ortasında duran bir hanımefendiye takıldı.

Bu kadın, sarayın en güzel hizmetçisi gibi görünüyordu. Zarif bir elbise giymiş, ince bir bel ve uzun bir boyla dikkat çekiyordu. Mehmet, hayranlıkla ona yaklaşırken, içindeki merak duygusu daha da arttı. "Kimin hizmetçisi olduğunu öğrenebilir miyim?" diye sordu. Ancak, karşısındaki kadın bir hizmetçi değil, bir varis olduğunu gizleyen Ayla'ydı.

Ayla, gülümseyerek, "Alper Bey'in hizmetçisiyim," dedi. Bu yanıt, Mehmet'in kafasında birçok soru işareti bırakmıştı. O anda, Alper içeri girdi ve ikisini birden gördü. "Günaydın, Mehmet," dedi. Mehmet hemen, "Günaydın," diye yanıtladı ve ekledi, "Böyle güzel bir hizmetçin olduğunu bilmiyordum. Eğer nezaket gösterirsen, onu kendi tebaama almak isterim."

Alper, Ayla'ya bakarak kahkahalarla güldü. Ayla, insanlarla dalga geçmeyi çok severdi. "O benim hizmetçim değil, kız kardeşim," dedi. Mehmet, bu sözler karşısında utandı. Varislerden birine böyle bir şekilde hitap etmenin büyük bir saygısızlık olduğunu biliyordu. Hemen özür diledi. Ayla ise gülümseyerek, "Bir hanımefendi sade giyiniyorsa, onun hizmetçi olduğundan değil, sadece zarafetinden olduğunu unutmamalısınız," dedi.

Mehmet, ikisinin önünde eğilerek izinlerini isteyip oradan uzaklaştı. Alper, Ayla'ya dönerken, "Bu kadar güzel olduğun için kimseyi suçlama," dedi. Ayla, abisinin omzuna şakacı bir şekilde vurdu ve gülümsedi. Ancak Alper, Mehmet'ten rahatsız olmuştu. Onun hakkında araştırma yaparken, tüm kızların hatta erkeklerin bile onu çekici ve zeki bulduğunu fark etti. Bu düşüncelerle doluyken, Ayla'ya belli etmeden salondan ayrıldı.

Ayla, hizmetçilere abisinin kahvaltısını odasına yönlendirmeleri için talimat verdi. Saray işleriyle her zaman ilgileniyordu ve onu görenler, onun Hizmetçiler Hanı olduğunu düşünüyordu. Yani, hizmetçileri yöneten üst düzey bir hizmetçi. Ama Ayla, bunun ötesinde bir şeydi. Sarayın gözleri ve kulakları hizmetçilerdir; bu yüzden onlarla iyi bir ilişki kurmak ve iplerini ellerinde tutmak her zaman avantajdı. Hem erdemli hem de nezaket dolu biri gibi görünse de, aslında içindeki vahşi ruhu kimse bilmiyordu. Bazıları, Ayla'nın bir vampirden farksız olduğunu bile söylerdi; karanlık ve güzellikle doluydu ama kimse ona başkaldıramazdı. Sonuçta, o bir hanımefendiydi; tam anlamıyla bir hanımefendi.

Annesi ona gölge olmayı, babası ise nasıl görünmesi gerektiğini öğretmişti. En önemlisi ise abisi, ona cesaret ve aptallığı ayırt etmeyi öğretmişti. Gerekmedikçe, bir hanımefendi kendini ortaya atmazdı. Ayla, bu sabahın getirdiği düşüncelerle doluydu. Sarayın karmaşası içinde, kendini nasıl daha iyi gizleyebileceğini düşünüyordu.

Kahvaltı salonunun kapısından çıkarken, sarayın koridorlarında yürüdü. Her adımında, etrafındaki hizmetçilerin ve soyluların gözleri üzerindeydi. Onların dikkatini çekmeden, kendi planlarını yürütmek zorundaydı. Sarayın içinde, herkesin ona bir hizmetçi gibi bakmasını sağlamak, aslında onun en büyük silahıydı. Herkes, onun zarafetini ve güzelliğini fark ediyordu ama kimse gerçek kimliğini bilmiyordu.

Ayla, hizmetçilerin arasındaki ilişkisini güçlendirmek için onlarla sohbet etti. Onların sırlarını toplamak, sarayın içindeki dinamikleri anlamak için önemliydi. Her bir hizmetçi, ona bir bilgi kaynağıydı. Kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bu hizmetçileri yönlendirmek, Ayla'nın en büyük yeteneğiydi. Bir yandan, Alper'in tavırları ve Mehmet'in ilgisi onu düşündürmeye başlamıştı. Alper, onun zekasını ve güzelliğini fark etmişti; bu durum, Ayla'nın dikkatini çekiyordu. Ancak, Alper'in rahatsız edici tavırları, onu daha temkinli olmaya zorladı. "Bir varis olarak, bu tür ilişkilerden uzak durmalıyım," diye düşündü.

Ayla, hizmetçilerin yanındayken, bir yandan da kendi içindeki karanlık düşüncelerle başa çıkmaya çalışıyordu. Sarayın içinde bir hanımefendi olarak kalmak, onun için her şeyden daha önemliydi. Annesinin ve babasının öğretilerini unutmadan, abisinin cesaretini de yanına alarak, bu karmaşık dünyada yolunu bulmak zorundaydı.

Kahvaltı salonuna dönerken, Ayla'nın aklında birçok plan vardı. Alper'in ve Mehmet'in ilgisini üzerindeki gizemle çekmek, onun için bir avantaj olabilirdi. Ancak, bu durumun tehlikelerini de göz ardı etmemeliydi. Sarayın içinde, her zaman bir adım önde olmak zorundaydı.

Ayla, kendine güvenerek, "Ben bir hanımefendiyim , bu sarayın gölgelerinde kaybolmayacağım ve abimin en büyük silahı olacağım," diye düşündü. Her adımında, içindeki karanlıkla yüzleşmeye ve kendini daha güçlü bir silah haline getirmeye kararlıydı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Acımasız TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin