Sabahın ilk ışıkları, sarayın odalarını yavaşça aydınlatmaya başlarken, Dilay gözlerini açtı. Gözleri, odanın karanlık köşelerinde dans eden gölgelerle buluştu. Hemen yanındaki Mehmet'i görünce şaşırdı. "Ne oldu?" diye düşündü, ama kolundaki acı ona yanıt verdi. Kolunu hafifçe kaldırdığında, acının kaynağını hissetti; bir yara, belirsiz bir şekilde kanamıştı. Korkuyla irkilip çığlık attı.
Mehmet, uykulu gözlerle uyanarak hemen elini Dilay'ın ağzına kapattı. "Sakin ol!" dedi, tehditkar bir tavırla. "Sessiz ol, kimse duymamalı." Dilay, Mehmet'in gözlerindeki ciddiyeti görünce sakinleşti. "Kim olduğunu ve bu yarayı nasıl aldığımı söyle," dedi, sesi titreyerek.
Mehmet, derin bir nefes alarak, "Gece balkonda otururken, okun belirsiz bir yönden geldiğini gördüm. Bir avcı seni vurdu," diye yanıtladı. "Ama avcıyı nezarete attırdım. Artık güvende olmalısın." Dilay, bu açıklamaya inanamıyordu. "Gerçekten mi? Yani bu kadar basit mi?" diye sordu, gözlerinde şüphe vardı.
Mehmet, ona şefkatle bakarak, "Evet, ama şimdi dinlenmelisin," dedi. "Abin öğleden sonra gelecek, merak etme." Dilay, Mehmet'in yüzündeki güveni hissederek minnetle gülümsedi. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim. " dedi.
Mehmet, ona nazikçe başıyla onayladı. "Dinlen, her şey kontrol altında," dedi. Dilay, gözlerini kapatırken içindeki huzursuzluğu kontrol altına aldı
Ayzıt odasında tedirgin bir şekilde oturuyordu. Kalbi, Dilay'ın durumu hakkında belirsiz düşüncelerle doluydu. "Mehmet neden bu kadar uzun sürdü?" diye düşündü. Tam o sırada, kapı açıldı ve Mehmet içeri girdi. "Durum iyi, her şey kontrol altında," dedi. Ayzıt, rahat bir nefes alarak, "Teşekkür ederim, Mehmet," dedi.
Mehmet, "Dilay artık uyandı. Ama bana inandığını sanmıyorum ," diye ekledi. Ayzıt, endişeyle, "Ne oldu?" diye sordu. "Bir avcı onu vurmuş olmasına pek inanmadı ama bir fikri de yok ," dedi Mehmet. Ayzıt, "Umarım her şey yoluna girer," diye düşündü.
O sırada Sinan, Dilay'ın odasına telaşla girdi. "İyi misin? Nasıl oldu bu olay?" diye sordu. Dilay, Sinan'a sarılırken, "Mehmet'in anlattıklarını dinledim ama bunun bir yalan olduğunu biliyorum," dedi. "Ayzıt beni okla vurdu." Sinan'ın yüzü aniden kasıldı. "Ne? Bu mümkün değil!" dedi.
Dilay, "Gerçekten de öyle. Bunu saklamalıyız," dedi. Sinan, öfkeyle, "Abi bu olayı bilmiyormuş gibi yapmalıyız. Sen Ayzıt ile gizli bir görüşme yapacaksın. Ona, ya sana yenilmesini söyleyeceksin ya da bunun bir suikast olduğunu krala söylemekle tehdit edeceksin," dedi. "Eğer bunu yapmazsan, varislikten düşeceğini de belirtmelisin."
Sinan, Dilay'ın alnından öperek, "Dediğini yapacağım. Şimdilik dinlen," dedi. Hemen bir hizmetçiye haber gönderdi. "Bunu gizlice Ayzıt'a söyle. Eğer başka biri duyarsa, işin bitecek," diye ekledi.
Hizmetçi, Ayzıt'a bu bilgiyi ulaştırırken, kimse onun Gürkan'a çalıştığını bilmiyordu. Hizmetçi, Gürkan'a da bu durumu iletti. Gürkan, karanlık bir gülümsemeyle, "Bu bilgiyi sakla," dedi. "Gökhan'ın bu durumu öğrenmesini istemiyorum. Bu, benim planlarım için tehlikeli olabilir."
Gürkan, Ayzıt'ın buluşmaya gitmeden önce gidip Sinan'ı buldu. "Sinan, bu olayda susmalısın," dedi. "Aksi takdirde, bütün gücümü sana yönlendireceğim." Sinan, Gürkan'ın tehditlerine sinirlenerek, "Karşılığında bana borçlu olacak mısın?" diye sordu. Gürkan, "Evet, bu borcu kabul ederim," dedi.
Ayzıt, kapıda her şeyi duydu. Gürkan'ın odasına giderken, içinde bir öfke ve intikam duygusu belirdi. "Bu durumu çözmeliyim," diye düşündü. Gürkan, odasında otururken, Ayzıt içeri girdi. "Beni bekliyordun, değil mi?" dedi. Gürkan, gülümseyerek, "Evet, seni bekliyordum," dedi.
Ayzıt, "Ne planların var?" diye sordu. Gürkan, "Sinan ile olan durum hakkında konuşmalıyız. Onun bu olayı örtbas etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu olayı herkes bilecek," dedi.
Ayzıt, "Sinan'a karşı bir tehditte bulunmayı mı düşünüyorsun?" diye sordu. Gürkan, "Evet, ama bunu dikkatlice yapmalıyız. Eğer Sinan bu durumu öğrenirse, işlerimiz zorlaşır," dedi. Ayzıt, "Bunu yapmalıyız," diye düşündü. "Ama dikkatli olmalıyız. Her şeyin üstesinden gelmek zorundayız beraber.''
Gürkan, "Eğer bu işte bir hata yaparsan, bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksın," dedi. Ayzıt, "Bunu biliyorum. Ama bu durumu kontrol altına almak zorundayım," diye yanıtladı. Gürkan, "Merak etme artık kontrol altında'' Ayzıt ona endişe ve minnetle baktı . ''Bunu Gökhan'a söyleyecek misin?'' . Gürkan elini Ayzıtın yanağına koydu .''Merak etme bundan haberi olmayacak ''. Ayzıt , Gürkan'ın gözlerine baktı o kadar güzel bakıyordu ki bir an kalbinin hızlandığını fark etti ''Teşekkür ederim, bunu benim için yapman çok kıymetli'' . Gürkan , Ayzıt'ın elini tuttu ''Artık bana borcun var.'' Ayzıt, aniden ayağa kalktı .''Bunu karşılıksız yapmayacağını biliyordum!. Ailenden farklı olduğunu sanmıştım''. Hızla kapıya yöneldi Ayzıt, Gürkan birden Ayzıt'ın kolunu tutup kendine çekti ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Taç
RandomGüneşin altında uzanan geniş topraklarda, binlerce yıl boyunca hüküm süren ve her köşesinde sırlar saklı olan devasa bir krallık vardı.Genç varisler arasındaki taht kavgası, acımasızlıkla dolu bir mücadeleye dönüşmüştü. Ülkenin liderliği için varisl...