Burcu'nun bana attığı reels videosunu açtıktan sonra gelen pişmanlık hissi ile yatakta öyle uzanmış boş boş tavanı seyrediyordum. Duvardaki saatime baktığımda saatin gece yarısı bire geldiğini görmemle oflayarak yataktan kalktım ve sessizce mutfağa inip kendime kahve yapmak için ısıtıcının düğmesine bastım ve suyun kaynamasını beklerken aklımda dönüp duran o reels videosunu düşünüyordum..
Su ısıtıcısından gelen sesten sonra daldığım düşüncelerden çıktım ve kahvemi hazırlayıp, telefonumu da alarak sessizce balkona çıktım. Kaldığımız sitenin manzarası çok güzeldi. Bu yüzden balkonda oturmayı çok seviyordum. Özellikle kışın yağmur veya kar yağdığı zamanlarda çok daha güzel oluyordu. Saat ikiye yaklaştığı için etraf sessizdi ve kendimle baş başaydım.
Balkondaki koltuklarımıza oturmuştum ve dizlerimi karnıma çekip, başımı duvara yaslayarak derin bir nefes alıp vermiştim. Aslında Burcu'nun attığı reels videosunda pek bir şey yoktu yani böyle tuhaf hissettirecek hiçbir şey yoktu ama içimde ister istemez değişik bir his oluşuvermişti.
Video; taraftarı olduğumuz Galatasaray'da oynayan futbolcu Barış Alper Yılmaz editlerinden biriydi. Editi kaç kere izlediğimi saymamıştım bile. Bana bir anda ilk karşılaştığımız zamanı hatırlatmıştı. İstemsiz bir şekilde içimde değişik bir his belirivermişti... Sevinç desem değil, üzüntü desem değil, sanırım özlemdi... O zamanlardaki halime duyduğum özlem... Neşe dolu, kıpır kıpır, heyecanlı ve çok mutluydum. Ama artık öyle değildim. Ve onu görmemin üzerinden dokuz ay geçmişti.
O gün yine Burcu ile beraber heyecanla maça gitmiştik ve bu sefer paraya kıyıp önlerden bir bilet almıştık. Sahadaki futbolcuları çok daha net görebiliyorduk ve avazımız çıktığı kadar bağırdığımız için birkaç tanesi ile göz göze bile gelebilmiştik. Bizi gören 27 yaşında yetişkinler değil de lisede ki aşağını basketbol maçında izlemeye gelen ergen kızlar sanardı . Öyle heyecanlıydık. Maçın başlamasına yakın bir zamanda Burcu, tribünlere yaklaşan Kerem'e avazı çıktığı kadar bağırıp maçtan sonra formasını ona vermesini istemişti ve gerçekten de biz duymadığını zannederken Kerem maç biter bitmez tribünlere yaklaşıp , formasını çıkartarak Burcu'ya uzatmıştı. Burcu sevinç çığlıkları atarak formayı alırken Kerem formayı verdiği yetmiyormuş gibi bir de Burcu'nun kulağına yaklaşıp imzalatmak için soyunma odasının önüne gelmemizi söylemişti. Burcu tüm şaşkınlığı ile sadece kafa sallayarak cevap vermekle yetinmişti.
Daha sonrasında tüm heyecanımız ve şaşkınlığımızla görevlilerin de yardımı ile soyunma odasının önünde kısa bir süre beklemiştik. Sonrasında ortalık sakinleşince Kerem ve yanından hiç ayrılmayan kadim dostu Barış soyunma odasından çıkmış ve yanımıza gelmişlerdi.
Kerem Burcu'ya o kadar çok bağırmasına rağmen sesinin kısılmadığına şaşırdığını söylemiş ve gülmüştü. Neredeyse tribünlerdeki diğer bütün taraftarların sesinden daha çok Burcu'nun sesini duyduğunu söylemişti. Bana da sesi çok güçlü bir arkadaşa sahip olduğumu ve bunun için şanslı olduğumu söylemişti. Gerçekten de öyleydi. Burcu bağırdığı zaman insan ister istemez korkudan bir yerlere sinme ihtiyacı hissediyordu.
Ve Barış... Barış o gün pek konuşmamıştı aslında. Sadece Kerem'le soyunma odasından çıkıp yanımıza geldikleri zaman selam vermiş ve tanışmak için tokalaşmıştı. Onun dışında hep çoğunlukta Keremle Burcu sohbet etmişlerdi. Zaten pek de vakitleri yoktu, gitmeleri gerektiği için hemen formaları imzalayıp gitmişlerdi. Kerem önce burcunun sonra da benim formamı imzaladıktan sonra, kalemi Barış'a vermişti. Barışta kalemi alıp önce Burcu'nun daha sonra da benim formamı imzalamıştı. Tabi benim heyecandan arkasından koşturan varmış gibi atan kalbimin sesi kilometrelerce öteden duyulduğu için Barış'ın duymaması imkansız olurdu ve nitekim duymuştu da. İmzasını atarken hafif bir tebessüm etmiş ve sanki kendisini gülmemek için zor tutuyor gibi bir surat ifadesi belirmişti yüzünde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efulim
Fanfiction+ Gidiyorsun yani? -Gidiyorum... +Sorarlarsa, ne diyim? -Başaramadık dersin...