Yerlerimize geçtikten yarım saat sonra Galatasaray'ımızın oyuncuları maç öncesi ısınma için sahaya çıktılar. Onları gören bütün taraftarlar hep bir ağızdan çığlık atarak alkışlayıp, marş söylemeye başladılar.
Taraftarların alkışlamalarını duyduğum an göğsüm kabardı. Gözlerim istemsizce dolu dolu oldu. Önce tribünlerde oturan taraftarlarda gezdi gözlerim, hepsi heyecanla takımını desteklemek için tek yürek olmuşlardı. Daha sonra gözlerim yemyeşil sahanın içinde onu aradı. Giydiği formanın içinde muhteşem görünüyordu. Sarı - kırmızı renklerin bu kadar yakıştığı başka bir kimse tanımıyordum. Bir yandan marşlara eşlik ederken bir yandan da gözlerimi sürekli onun üzerinde gezdiriyordum.
Gözlerimi ondan alamıyordum...
Bütün futbolcular ısınmalarını yaparken bir yandan da taraftarı selamlıyorlardı. Hepsi teker teker tribünlere gidip taraftarları selamladıktan sonra önce Kerem daha sonra da Barış bizim tribünden taraf selamlama yapmışlardı ve ardından büyük bir alkış ve bağırış sesleri kopmuştu. Bu takımı seviyordum, taraftarlara verdikleri önemi ve takım olarak bizlere hissettirdiklerini seviyordum. Böyle bir takımı kim sevmez ki zaten...
Isınmanın ardından soyunma odalarına geri döndüler ve artık bir kez daha sahaya maç için geleceklerdi. Bizde bu sırada Burcu ile biraz sohbet edip aylar sonra tekrardan bu anlara dönmemin onu ne kadar mutlu ettiğini konuşuyorduk;
Burcu; "Ne iyi ettik de geldik Elif yaa! Valla çok özlemişim bu atmosferi."
"Bebeğim ben sana defalarca kez git dedim ama sen inatla gitmedin. Benim yüzümden sende uzak kaldın kaç zamandır."
Burcu;" Saçmalama Elif, sensiz tadı mı çıkar buranın Allah aşkına, ne yapıcam buraya yalnız gelip. Hem hiç de senin yüzünden değil gelmemek kendi tercihimdi."
"Niye Buğra'yı almadın? O da Galatasaraylı. En azından maçlara gelmiş olurdun."
Burcu; "Ya ne Buğrası Allah aşkına Elif ya, beyefendi bütün kısmetini kapattığımı söyleyip benimle hiçbir yere gelmiyor. Mendebur surat!"
"Neeee" kahkaha atmıştım bu duruma. "Neden böyle düşünüyor ki, ne yaptın yine çabuk doğruyu söyle."
Burcu; "Ya valla bir şey yapmadın, bir ay önce falan dışarı çıkardı bu mal beni sonra barda oturup bir şeyler içerken kızın biri geldi yanına sonra beni görünce kaçtı gitti. Hayır bende dümdüz oturuyorum yani hiçbir şey yapmadım, bakmadım bile. Herif kız savar koydu adımı, yaklaştırmıyor yanına."
Kahkaha atıyordum şuan. "Ya sen boş ver onu, her zamanki gibi sinir etmek istemiş seni yine ve görüyorum ki başarmışta.." Ben Burcu'ya gülmeye devam ederken taraftardan ıslıklar ve alkış kopmaya başlayınca hemen sahaya giriş kısmına baktım, futbolcular tekrardan sahaya çıkmak için kenarda sıraya diziliyorlardı. Daha sonra Burcu'ya da söylemek için kafamı çevirince beni sahaya bakarken fotoğraf çektiğini fark ettim.
"Napıyorsun kız sen?"
Burcu; "Manzaram çok güzeldi, ölümsüzleştireyim dedim. Story atıyorum senin içinde okeyse?" Nasıl istersen tarzında omuzlarımı silkmiştim.
Burcu storysini paylaşırken bende statta yavaş yavaş yükselen seslerden dolayı oyuncuların sahaya çıktığını anladığım gibi hemen gözlerim sarı bir kafa arayışına girmişti. Bir yandan sarı kafayı gözetlerken bir yandan da Burcu'nun paylaştığı storysini hikayeme ekleme söylemlerine uymaya çalışıyordum.
@ SnmzBurcu Story
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efulim
Fanfiction+ Gidiyorsun yani? -Gidiyorum... +Sorarlarsa, ne diyim? -Başaramadık dersin...