6𖤐

65 6 21
                                    

"Şey..."

Genya'nın neden bu kadar ürkek olduğunu merak etmiştim, çünkü her kelimesini söylerken feleket kızarıyordu.

"Genya! Buraya gel."

Kafamı çevirdim, o an elinde tükenmez kalem ile bir şeyleri yazmaya çalışan Bay Shinazugawa'yı gördüm. Telefonla konuşuyordu ve eli ile Genya'yı gösteriyordu. Bu bir çeşit 'gel gel' işaretiydi.

Genya hiç bekletmeden kitaplarını masadan aldı ve koşarak Bay Shinazugawa'ya doğru yol aldı.

"E ama lavabotuar." Dedi İnosuke arkasından. Genya arkasına dönüp, bize doğru eğildi.

"Ü-üzgünüm gitmem gerek."

El sallayarak gülümsedim. "Sonraki tenefüste gidebiliriz!"

Koşarak uzaklaşan Genya, sorumu yanıtsız bırakıp gitti. Tokito bunu fark etmiş olacak ki gidişine odaklanıp kalmıştı. "Ne tuhaf çocuk."

"Fazla utangaç biri." Dedi telefonuna dönerek Zenitsu.

"Senin kadar değildir sarı kafa."

Zenitsu, İnosuke'nin lafı ile telefonuna bakmayı aniden kesip kollarını kavuşturdu. "Kim ben mi!?"

"Puichiro ve Gampochiro sarı olamayacağına göre kim sarı kafa olabilir!"

"Benim saçım tam sarı değil bir kere, renk körü!"

"Ben mi renk körüyüm, paçoz!"

"Yok, benim gavat!"

Muichiro boş bakışlar ile ikisine bakıp dudak büzdü. "Yaptığınız kavganın bir amacı olsada bari de, bir kez olsun sevineyim."

𖤐𖤐

Sabah sabah matematik olması biraz kafa bunaltacıydı sonraki üç ders de sayısal olduğu için kafam allak bullak olmuştu. Maalesef ders programı böyleyse de bunu sorgulayamazdım. Yine de şu açıdan bakmam gerek, buranın öğretmenleri çok farklı kişiliklere sahip. Hepsi farklı duygular ile birleşmiş gibi. Burada ikinci günüm, ama bunu anlaması zor değil.

Sayısal derslerde matematik ile iyiyimdir fizik hariç biyoloji ve kimya da yapabiliyorum, fakat fizik konuları biraz karmaşık. En nihayetinde her şeyi bırakıp öğle arasına girmek bana bir zafer gibi geliyor.

"Öğle araları, çok iyi be!" Elindeki cips paketinin neredeyse paketi ile beraber yiyecek olan İnosuke bunu neredeyse tüm okula bağırarak söyledi.

"Bağırma ya, kulaklarımı acıttın." Zenitsu kulaklarını tıkarken söylemişti bunu.

"İnosuke-san? Yemek yemeği oldukça seviyorsun anlaşılan?"

Cebinden çıkardığı lolipop ile bana döndü. "Ben yemek yemek için yaşıyorum."

Güldüm, bazılarının aksine bu yaşamak için çok farklı bir amaçtı.

"Ciklet te var yanımda ister misin Gampochiro?"

Vücudunun neredeyse her yerinde bir yiyecek var gibiydi sanki. Durmadan farklı şeyleri yemek benim midemi bozar gerçi. "Ah şey, üzgünüm sakız çiğnemeyi sevmiyorum." İnosuke buna alışkın olmalı.

"Sen bilirsin." Başını sallayarak elindeki cikleti lolipop ile beraber ağzına attı.

"Motorun soğusun bir İnosuke."

"Sen karışma Puichiro. Ben her türlü yerim."

Herkesin bir hobisi olur ya; bir şeyin koleksiyonunu yapmak, resim çizmek, müzik dinlemek veya spor yapmak. Sanırım İnosuke'nin hobisi de yemek yemek.

𝑌𝑒𝑛𝑖 ٭𝑇𝑎𝑛𝑧𝑒𝑛٭Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin