Ertesi Sabah
"Buyrun Halil Bey içeri geçebilirsiniz"
Halil önce etrafına bakındı. Sabahın erken saatleri olduğundan etrafta fazla insan yoktu. Derin bir nefes alarak içeri girdi. Arkasından kapanan kapı ile beraber bir adım attı.
Babası karşısındaydı evet ama göğsü inip kalkmıyordu, ruhu gitmişti geriye sadece soğuk bedeni kalmıştı. Ölü görmeye alışkındı sonuçta işinin bir parçasıydı bu. Ölüleri öylece duran bir eşya gibi görmek işinde vardı. Ama insanın karşısında sevdiği olunca öyle göremiyordu. İşler değişiyor, farklılaşıyordu.
Babasının elini yavaşça kavradı, soğuktu. İyi de babası soğuktan nefret ederdi niye bu soğuğa teslim etmişti ki kendini? Diğer eliyle babasının ak düşmüş sarı saçlarını okşadı.
"Onun yüzünden gittin demi baba, hepsi onun suçu!" Sesi fazla yüksek olmasada kin, nefret, öfke doluydu. Onu hatırladıkça içindeki ateş gittikçe harlanıyordu.
"Artık herşey bitti baba.. Sen gittin, doktor gerçekleri öğrendi, en önemlisi zaman hızla daralıyor. Biliyom size tamam dedim ama bunu yapacam baba. Çünkü bitti!"
Ellerini babasının üstünden çekti. Gözlerini sertçe sildi. Kahveleri etrafa öyle bi bakıyordu ki gözü dönmüş gibiydi. "Zaten eni sonu o doktor herşeyi açığa çıkaracak.. Artık olması gereken olacak baba, artık Veysel Arslan yok! Hep olması gerektiği gibi İbrahim Arslan olacak!"
"Affet beni baba, sende annemde nolur affedin beni" babasının ellerini son kez öptükten sonra odadan hızlı, sert adımlar ile çıktı. Kapıyı çarparken tekrar öfkeyle "Artık bitti!" Dedi.
Tam oradan uzaklaşacakken duyduğu sesle arkasına döndü. "Halil! " Gözlerini yumup, dişlerinin arasından "doktor" dedi.
"Babanı gördüğüne göre şimdi-"
"Hiçbirşey sizi alakadar etmez! Benim hayatım sizi alakadar etmez!"
Kenan işaret parmağını iki yana sallayarak ona yaklaştı. "Yanlışın var kardeşimin hayatı beni doğrudan ilgilendirir"
Halil Kenan'ı omuzlarından iterek "Bak doktor şu an ki işim hem senin kardeşinden hem de benim babamdan çok daha önemli" Kenan'ı tekrar ittikten sonra ekledi "Şimdi çek önümden!"
Halil uzaklaşırken Kenan birşey yapmadan onu izledi. "Kenan bir şey yapmayacak mıyız?" Kenan Elif'in sorusunu cevaplamadan Halil'in iyice uzaklaşmasını bekledi.
Halil'in iyice uzaklaştığından emin olunca hızla Elif'e dönüp "Çabuk polisi ara hemen!" Dedi.
Elif şaşkınlık içinde telefonunu çıkardı aynı esnada da Kenan'a bunun nedenini soruyordu. "Kenan polis ne alaka Allah aşkına"
"Babasının ilk getirildiği gün nasıl kavga ettiklerini gördük, Veysel'i nasıl suçladığını. Veysel'e birşey yapacak buna izin veremem. Bir kez daha kardeşimi parmaklarımdan kayışını seyredemem bu sefer olmaz, bu sefer bitti!"
Elif polisi aramış olanları Kenan ile birlikte anlatmışlardı. Daha sonra da polisin yanına gidip Halil'in izini bulmaya çalıştılar. Uzun uğraşlar sonunda Halil'in Uzunköprüde bir nalburda olduğu belirlendi.
Polis ters bakışlarla Kenan'a döndü. "Kenan Bey bizi boş yere meşgul etmeniz hiç hoş değil "
"Komiserim ben o amaçla gelmedim gerçekten-"
"Halil Bey şu an marketlerde dolaşıyor herhangi kimseyede zarar vermiyor"
"Lütfen bana inanın Lütfen.. Bakın ben eminim Veysel'in yanına gidecek hatta ona birşey yapacak" Polis tekrar Kenan'ın sözünü kesecekken Kenan fırsat vermeden devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/366044995-288-k773496.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayçiçekleri [ VeyKen ]
Ficción GeneralGönül dağı ve modern doğu masallarından ilham alınarak yazılmış olan iki kardeşin hikayesi