Elif, Kenan'ın sorusu karşısında sertçe yutkundu. Onun duygularını hissedemiyordu belki ama neden böyle davrandığını biliyordu.
Çünkü Kenan annesine çok bağlı bir çocuktu. Annesini ne kadar sevdiğini tüm aile bilirdi. Üstelik sevgisi karşılıksız da değildi. Eylem de bi o kadar Kenan'ı severdi.
Bu kadar sevdiği birini kaybedip, aradan çok kısa bir süreden sonra duyduğu bu yalanlar ağır geliyordu ona.. Annesinin bu yalanları ona söylemesi çok ağır geliyordu.
Çok sevdiği bir insandan, annesinden böyle bir darbe alınca ağzından çıkan her kelimenin gerçekliğini sorguluyordu. 'Ya bu da yalansa' diye..
Aslında annesi ilk 'ölmedi o.. yalan söyledim' dediğinde aklına ve kalbine kardeşinin ölmediği gelmişti. Sonrasında 'kardeşin ' demesiyle düşüncesini doğrulamıştı.
Ama şimdi bu yalanlardan sonra dediği, doğru değilde yalan içinde bir yalandı sanki. Rüya içinde bir kabus..
'Bir anne evladını her ne olursa olsun canından çok sever, bu onların fıtratında var ' demişti annesi o kağıtta.
Bu da onun bir yalanı dahaydı. Bu yüzden mi bazı anneler çocuklarını çöpe atıyordu? Bu yüzden mi çocuklarını kendi elleriyle öldürüyorlardı? Bu yüzden mi dövüyorlardı? Bu yüzden mi dünya yüzü göstermiyorlardı?
Hadi diyelim ki onda bu fıtrat vardı. Niye bu Kenan için geçerliydi de diğer oğlu için geçerli değildi? Şahsen Elif böyle düşünüyordu.
Usulca Kenan'ın elini kavradı. Gözlerini kendikilerle aynı renkteki Kenan'ın gözlerine dikti. Hem gözlerinde hem de yüzünde samimi ve hoş bir gülümseme okunuyordu. Kenan bu gülüşü görünce o da istemsizce gülümsedi.
Elif, şefkatli ve kısık bir sesle "Kenan bence bunları burada konuşmayalım. Başka bir yere gidelim.. Hem benim sana söyleyeceğim bir şey daha var." Dedi.
Kenan kaşlarını çattı. "Olur, olur da.. Sen ne diyecenki bana¿"
"Söylediğimde duyarsın hadi gidelim. Ver anahtarı bana"
Kenan hiç sorgulamadan anahtarı uzattı. Kendinde Elif ile kazanamayacağı bir tartışmaya girecek gücü bulamamıştı. İçinden geçirdi 'Allah bilir neyin peşinde. İyi ki birşey sor- Yoksa 'evet yalan ' mı diyecek!
Elif arabaya binip kornayı çalınca düşüncelerinden sıyrılıp arabaya doğru ilerledi.
******************
Yol boyunca içli içli ağlamıştı. Ne dediyse harfi harfine haklıydı. Acaba şu an ne haldeydi? Halil çok yakmış mıydı canını?
Düşüncelere dalıp gitmişken farkında olmadan evin önüne varmıştı. Annesi ve kardeşi anlamasın diye gözlerini silmişti. Fakat gözlerinin kıpkırmızı kesildiğini bilmiyordu. Zile bastı yavaşça.
İçeriden kız kardeşinin sevinçli sesi duyuluyordu. "Ablam geldii! Ben bakarım anne!"
Kapıya doğru koştu, kapıyı büyük bir hevesle açtı bağırarak "Ab-" dedi. Cemile'nin halini gördüğünde kısık sesle devam etti. "Laaa"Cemile'nin kan çanağına dönmüş gözlerine yaşlar hücum etti. Tekrar...
Ece ellerini tuttu. Tuttuğu elleri okşamaya başladı. Gözlerini onlardan ayırmadan "Noldu sana? Kavga mı ettiniz onunla?"
Cemile gülerek onun önünde dizinin üstüne çöktü. Saçlarını okşadı narince. "Sen bu yaşınla nasıl anlıyon bunları? He benim güzelim?"
Ece, Cemile'nin boynuna atladı. Başını omzuna yasladı. "Yaşın bi önemi yok ki! Sen benim bir tanecik canım ablamsın. Senin neye güldüğüne, neye ağladığına, neye sevindiğine, neye üzüldüğüne hepsini ezbere bilirim ben"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayçiçekleri [ VeyKen ]
Fiksi UmumGönül dağı ve modern doğu masallarından ilham alınarak yazılmış olan iki kardeşin hikayesi