Bana iyi gelmiyorsun, bebeğim ama seni istiyorum

75 7 0
                                    

Bana iyi gelmiyorsun, bebeğim ama seni istiyorum

Diet mountain dew

32. bölümü atlamayın

Ormana gittikten sonra bir yer bulup oturdu ikisi de. Beomgyu uzun zamandır aklımda olan ve uzun zamandır sormak istediği bir soruyu soracaktı.

"Yeonjun." dedi gözlerine bakarak. Yeonjun da onun gözlerine baktı. Onun gözlerine bakmayı seviyordu. Gözlerine dalıp gideceğinden korkuyordu. Okyanus gibiydi, sevmeyi bilene kahverengi gözler bile okyanus olurdu.

Onu sevmek yeni bir şarkı keşfetmek gibiydi. Öyle güzel ve öyle özel. Sadece ona özel. Normalde bir şarkıyı çok dinleyince bıkardı ama o şiir gibiydi, dizelere sığmazdı.

"Hm?" dedi yutkunmadan önce. "Öyle ismimle seslenme geriliyorum."

Güldü Beomgyu. "Yok, gerilme."

Yeonjun onun gülüşüne gülümsemeyle karşılık verip onu yüzünü izledi bir süre. İmkanı olsa bir müze gibi saatlerce izlemek isterdi.

Sağanak yağmur başladi.

Beomgyu bacaklarımı kendime çekti. Çok soğuk olmaya başlamıştı hava, üşüyordu.

Yeonjun hiç düşünmeden ceketini çıkartıp verdi. Sadece gömlekle kalmıştı şimdi. Sırtımda ceketle öylece kaldı Beomgyu.

"Üşümeyecek misin böyle?"

"Yok, iyiyim ben."

Ceketi çıkartıp vermeye çalıştı ama sorun olmayacağını, üşümediğini ve zaten kolay üşüyen biri olmadığını söyledi Yeonjun.

Yağmur saçlarımı ıslatırken direkt konuya girdi Beomgyu. Başka türlü söyleyemiyordu çünkü.

"Şey diyeceğim, baban biliyor mu...seni?"

Bir şey demedi. Kısık bir nefes verdi. Baktı bir kaç saniye.

"Yani...bilmiyor şimdilik."

"Söyleyecek misin?"

"Söyleyeceğim, onun karşısına çıkacak kadar cesaretim olduğunda." dedi sessizce.

Babasından korkmuyordu ancak vereceği tepkiden çok korkuyordu. Çünkü zaten homofobik bir kesimdeydi ve babasıyla bu konuda hiç konuşmamıştı. Eğer izin vermezse Beomgyu'dan, sevgilisinden vazgeçme düşüncesi onu delirtiyordu.

"Yeonjun." dedi Beomgyu. "Beni seviyorsun değil mi?"

"Seni sana anlatsam kendine aşık olursun."

Küçük bir çocuk gibi gözlerini kaçırdı. Utangaç bir sekilde gülümsedi Beomgyu.

O sağanak yağmurun altında saatlerce oturdular, hasta olacaklarından emin olsalar bile.

**

Yeonjun gergin bir şekilde odasında dönüp dururken stresten kusacak gibiydi
Bugün söyleyecekti.

Aslında babasını anlaması gerekirdi. Büyük oğlu daha yeni hapsi boylamıştı. Ama Yeonjun sabırsızdı. Bekleyemezdi.

Odasının kapısındaki anahtarı sola doğru çevirip kapıyı açtı. Direkt mermer merdivenlerden aşağı indi, amerikan tarzı mutfakta duran babasını gördü. Kalbi sıkışmaya başladı.

Sessiz evde adımlarının sesi yankılandı. Yeonjun sandalyelerden birine oturdu ve bir süre sakinleşmek için bekledi. Sonra kalktı.

"Baba, bir şey konuşabilir miyiz?"

Babası yutkunarak kabul etti. Yeonjun direkt başladı söze. "Baba benim sevgilim var."

Babasının yüzünde bir gülümseme oluştu. "Aferin. Kızın adı ne?"

"Baba...kız değil." diye mırıldandı Yeonjun.

Babasının yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu. "...erkek mi?" diye sordu ifadesizce.

Yeonjun başını sallayarak onayladı. Tırnağını eline bastırıyordu.

Babası dudaklarını yalayıp kaşlarını çattı. İç çekti.

Yeonjun yaptıklarından pişman değildi ama ondan gerçekten çok korkuyordu.

"Özür dilerim." dedi Yeonjun. "Özür dilerim baba. Ben ondan çok hoşlanıyorum." dedi gözleri dolmaya başlarken.

"Ben onsuz yapamam."

"Yeonjun-"

"Ben onsuz yaşayamam baba." dedikten sonra devam etti. "Her şey için özür dilerim baba." dedi. Göz yaşları yanağını ıslatıyordu.

Babası onu kolları arasına aldı.

"Özür dilerim baba. Sana layık bir çocuk olamadığım için." dedi. Birkaç kere hıçkırdı. "Annemi öldürdüğüm için, özür dilerim."

Yeonjun çoktan aşmıştı korkularını ama geçmiş onun peşini bırakmıyordu. Bir lanet gibiydi. Annesini öldürmediğini zaten biliyordu ama bilinçaltının en derinliklerinde hala suçluluk duygusu yatıyordu. Ruhuna işlemişti.

Birkaç saniye duraksadı.

"Yeonjun ne biçim konuşuyorsun sen? Anneni sen öldürmedin." dedi hızlıca.

"Beni suçlandığını biliyorum."

"Asla suçlamadım Yeonjun."

"Peki o ilaçlar baba? Onlar ne içindi?"

Duraksadı yine. "Hangi ilaçlar?" dedi kaşlarını çatarak.

"Abimin bana içirdiği ilaçlar. Bilmiyor muydun baba?"

Şokla baktı Yeonjun'a. "Ne zaman içtin? Kus onları!" diye kükredi adeta omuzlarından sallayarak. Sarılmıyordu artık.

"Yıllar geçti." dedi Yeonjun. "İlaçları araştırdım önceden. Bipolar bozukluk içinmiş. Kırmızı reçete."

Babası yıllardır abisinin ona çektirdiği eziyeti yeni yeni anlamaya başlayınca bir şok dalgası geçti üzerinden. Kalbi ağrımaya başladı. Kendi, öz çocuğu bu kadar boktan biri olamazdı. İlaçları içmeye zorlayacak kadar olamazdı.

Daha sonra, Yeonjun evden çıkarak babasını öyle bıraktı. Motoru Beomgyu'nun evine gazladı. Annesiyle de ayaküstü tanıştıktan sonra ders çalışma bahanesiyle Beomgyu'nun odasına gittiler.

________

Diğer bölüm final.

stay with stars, yeongyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin