öpüşüyorduk; onun sahip olduğu şey her neyse, bende de var

89 16 3
                                    

Erkek arkadaşımın covid testi pozitif çıktı ama önemli değil.
Öpüşüyorduk; onun sahip olduğu şey her neyse, bende de var.
Ağlayamıyorum

Peppers

26

"Mina-Sunoo, Minji-Danielle, Yeonjun-Beomgyu..."

Sıkıntıyla nefes verdikten sonra Minji'ye baktım. O halinden memmun gibiydi. Ama ben değildim.

Hoca proje ödevi vermişti ve araştırma ödeviydi. Yazı yazıp yapıp sunacaktık. Evlere gidilecekti bir de.

Hoca sınıftaki herkesi ikili gruplara ayırmış, bir daha düzenleme yapmayacağını söylemişti.

Zil çaldıktan sonra Minji proje eşi olduğu kişinin yanına gitti. Yeonjun'un yanıma geldiğini gördüm.

"Benim evime gidelim istersen." dedi her zaman ki sert sesi ile.

"Abin..." dedikten sonra keşke demeseydim diye düşündüm.

"Evde değil o, gelmez birkaç güne." diye açıkladı. Kafamı sallayarak onayladım.

Son zil çaldıktan sonra çantamı toplayıp Yeonjun'u bekledim. O da gelince onu idam mahkumu gibi takip ettim ve okuldan çıktık.

Turuncu saçları bugün daha koyuydu sanki.

Koyu kırmızı bir motora yöneldi ve bindi. Benim de binmem için işaret verdi başıyla. Bana bir şeyler hatırlattığı için yutkunup bana verdiği kaskı taktım. Liseye geçtiğimden beri binmemiştim.

Kendi de kaskı taktıktan sonra bir anda hızlı gaz bastığı için beline sarıldım. O sorun etmeyip gitmeye devam edince rahat bir nefes verdim.

Umarım ehliyeti vardır da bir kere daha karakola düşmeyiz.

Yaklaşık on beş dakikalık bir yolculuktan sonra bir apartmanın önünde indik. Büyük bir apartmandı. Giriş kapısından girdikten sonra asansörle beşinci kata çıktık.

Üçüncü daireye yönelip şifreyi girdi, 0407.

Kapının açılma sesi geldikten sonra ayakkabımı çıkartıp içeri girdim. Evi güzeldi, amerikan mutfağı ve büyük camlar vardı. Güzel kokuyordu bir de.

Salondaki şöminenin üstünde bir kadının resimleri ve fotoğrafları vardı, çok güzeldi.

"Annen mi?" diye sordum. Bana bakmadan konuştu.

"Annem." dedi. Sesinde üzgün bir ton vardı ama hala sertti.

"Çok güzelmiş."

"Güzeldi, evet. Vefat etti birkaç yıl önce."

Duyduğum cümleyle afalladım ama sonra Yeonjun için üzüldüm. Demek ki o yüzden asla birinin ailesi ile dalga geçmiyordu. Sadece tuvalette bana söylenen laflar yüzünden kavgaya girdiğinde orospu çocuğu dediğini duymuştum, o da gözü döndüğü ve ilaçlarını almayı unuttuğu içindi herhalde.

"Üzgünüm, hatırtlatmak istemememiştim."

"Sorun değil, atlattım." dedi yine bana bakmadan. Onun için endişelendim. Kesin çok zor zamanlar geçirmiştir. "Odama çıkalım hadi." dedi yutkunduktan sonra.

Merdivenleri tek tek çıktıktan sonra ikinci odaya yöneldik. Baya güzel bir odaydı. Duvarları siyah renkteydi, eminem, cigarattes after sex posterleri, bir-iki tane basketbol topu vardı. Bir de bir sürü kitap.

Dolu sigara paketlerinin hepsi çöpteydi.

Yere oturup kağıtları çıkarttık ve not almaya başladık. Birkaç saat sonra ara verdik, ama hala bitmemişti. Boynumu kütletip esnedim.

"Ehliyetin var mı senin?" diye sordum ona bakarak.

"Var, ay olarak doldurdum on sekizi." dedi. Keşke bende doldursam hemen.

Başımı sallayıp bir şeyler mırıldandım. Yazıya tekrar döndük. Baya sıcak olmaya başlayınca Yeonjun vantilatörü açtı. Turuncu saçları dalgalanırken onu izledim. Sonra önüme dönüp yazıya devam ettim.

"Odan güzelmiş." dedim. Gerçekten çok sıkılmıştım ve sürekli konuşasım geliyordu.

"Evet." diye onayladı.

"Sen de güzelsin." dedi direkt. Gözlerimi kağıttan çekip yazdığım cümleyi yarıda bıraktım.

Gözlerimin içine baktı. Bende kahve gözlerine umutla baktım. Biraz uzun bakıştık. Bir şey düşünüyordu sanki. Dudağını yaladı ve gözlerini dudaklarıma indirdi, sonra tekrar gözlerime baktı. Tam gözlerimi tekrar kağıda çevirdiğim sırada dudaklarını dudaklarımda hissettiğim de sağ gözümden yanağıma doğru bir damla yaş aktığını fark ettim.

stay with stars, yeongyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin