mahvolduğunda gözyaşlarını kim silecek?

159 18 18
                                    

Mahvolduğunda gözyaşlarını kim silecek?

-space song

12


Kitap yazmak icin vpnle giriyoruz saka gibi. Umarim acilir da bu cileyi cekmek zorunda kalmayiz.

Annem izin vermişti sadece bir gün gitmeme. Bir gün bile değildi, sabah gidip öğlen dönecektim.

Arkadaşlarıma nakil aldıracağımı söylememiştim. Ama destek verirlerdi eminim. Onları biraz bile tanıyorsam verirlerdi.

Sabah ziyaretime gelmişlerdi topluca. Minji ve Niki bana sarılmıştı, Belle ağlamıştı. Taehyun gelmemişti.

Okula da yayılmıştı eşcinsel olduğum. Hatta Yeonjun yaymıştı. Minji öyle duymuştu. Minji okuldaki olanları anlatıyordu.

Şuan öğlen saatlerindeydim. Hastaneden akşam çıkıyordum, yarın da okula gidip son günümü yaşayacaktım.

Bu arada, Eunwoo'nun ihaneti koymuştu bana. Duyduğuma göre Eunwoo Yeonjun'a ekran görüntülerini göstermiş. Beklemiyordum yani. En son Minnie ile sevgiliydi. Onu bir kez daha görmek istemiyordum.

Taehyun'un benden hoşlandığını söylemesi de koymuştu. Hayatım kayıyordu galiba.

.

Son kez okuluma giderken tırnağımı elime bastırdım. Annem arabayı sürüyordu. Bende camı izliyordum. Hayatımı karartan o bina gözüktüğünde annemin bakışları bana döndü.

"Sadece yarım gün kalacaksın. Arkadaşlarınla vedalaş, Yeonjin miydi Yeonjun muydu, ona kapılma sakın."

Cevap vermedim. Arabadan inip okulun içine girdim.

Nedensiz bir şekilde insanların bakışlarının bana döndüğünü farkettim.

Nedensiz değildi aslında.

İçimde bir heyecan büyürken Yeonjunların sınıfının önünden geçtim. Beni gördü mü, görmedi mi?

Sınıfa girecekken biriyle karşılaştım. Hayatımı mahveden biriyle.

"Ölmemiş miydin sen?" dedi Minnie her zaman ki göz makyajıyla.

"Ölmemi mi isterdin?"

Saçımdan çekti.

"Burada kimin zorba olduğunu unuttun mu?" dedi tehditkâr bir tonda.

Kolunu hafifçe ters çevirdim. Kıracak düzeyde değildi, başıma bela olurdu sonra. Kolunu sertçe ittirdim.

"Narsist." dedim ve iğrenerek baktım ona. Saçma bir cesaret gelmişti kazadan sonra.

Sınıfa girdim ve her zamanki yerime oturdum. İnsanların rahatsız edici bakışları üstündeydi. Neyse, bitecekti birkaç saate.

Birkaç dersten sonra koridora çıktım.

Sağolsunlar arkadaşlarım bana yardım etmişlerdi derste falan.

Bu koridoru hatırladıkça ürküyordum. Ama son kez gelmek istemiştim. Gri okul dolabımı açtım.

Bir not.

Çizgili bir kağıda, mavi mürekkeple yazılmış not.

'Havuza gel.'

İki kelimelik.

İnceledim yazıyı. Yeonjun'un değil belli. Daha karmaşık harfler var.

Ama ya Yeonjun'unsa?

Ya özür dilemek istiyorsa?

Saçmalama. Havuzda mı özür dileyecek?

Ama ya özür dilemek istiyorsa?

Kağıdı sıktım. Buruşturdum.

Yoksa kağıdı Yeonjun'un bırakmasını mı umuyordum?

Beni son kez çağırmasını?

Sus artık. Kes sesini.

Dişlerimi sıkarak dolabımı kapattım. Merdivenden indim. Bir kez daha. Ve bir kez daha. Sonunda okulun havuzu.

Yüzme havuzu yazıyor kapıda. Bayağı hava alan, büyük bir oda. Her yerinde cam var.

İçeri girdim.

Tedirgince etrafa baktıktan sonra kimsenin olmadığını anladım. Mavi havuza bir bakış attıktan hemen sonra kulaklarımda bir ses yankılandı.

İğrenç bir kahkaha.

Sağır olmak istiyorum.

Minnie.

Huening Kai.

Soobin.

Eunwoo.

Yeonjun yok.

Oyunlarına kandığım için kendime küfür ettim içimden.

"Yeonjun'un çıkmasını mı bekliyordun?" diye sordu Kai, eğlenen bir ifadeyle.

"Hayır."

Evet.

Soobin, başıyla arkadaki birkaç öğrenciye işaret verdi.

Kötü bir şeyler olacak. Gitmeliyim.

Gözlerim aniden kapatıldığında etrafın simsiyah oldu. Uyku bandı mı takmıştı onlar bana?

Bileklerim tutulduğunda irkildim. Arkamdan biri bileklerimi birbirine bastırıp bağladı bir halatla. Hiçbir şey yapamıyordum. Hastaneden yeni çıktığım için üstümde bir yorgunluk vardı.

Gözlerimi açtılar. Karşımda Minnie vardı.

"Keşke ölseydin." dedi gözlerimin içine baka baka. Ve bir anons duydum.

"Okulun bahçesinde..."

Sırıtıp omuzlarımdan tuttu. Her şey çok hızlı oluyordu.

"...mavi bir cüzdan bulunmuşt-..."

Anonsun sesi, aniden kesildi.

Kendimi havuzun içinde buldum. Aşağı doğru çekilirken çırpınmaya başladım. Ne olduğunu anlamadan su beni aşağı çekiyordu. Çırpındıkça dibe batıyordum. Bileklerimdeki halat çırpınmamı engelliyordu. Yukarı çıkmaya çalışıyordum ama batıyordum. Nefesimin bittiğini hissettim.

Çok fazla su yutmuştum. Gözlerim acıyordu. Kalbim deli gibi atarken nefes alamıyordum. Üç buçuk metrelik havuzun en dibine batarken gözlerimi kapattım ve çırpınmayı bıraktım.

Bir el sardı belimi.

Sudan çıktığımızda deli gibi öksürmeye başladım. Diğerlerinin yüzüne baktığımda şokla bakıyorlardı ikimize. Bazıları video çekiyordu şokla.

Beni sudan çıkaran kişiye baktığımda nefesim kesildi.

Yeonjun.

Öksürmeyi bırakmıştım, nefes almaya çalışıyordum.

Yeonjun kolumdaki halatı adeta yırtarak açtı. Onu da havuza attı. Bileklerim sonunda özgür olduğunda derin bir nefes aldım. İkimizden de su damlıyordu.

Beni yerden kaldırdı, kolumdan tutup yürüttü. Odadaki kişilere bir bakış atıp kolunu belime sararak kapıdan çıktı.


stay with stars, yeongyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin