16. bölüm: Cehennemden önceki son durak

15 4 1
                                    

Yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuştu. Yine birbirimizden ayrılıyorduk.

"Görüşmemek dileğiyle Göktuğ Sezgin," Dedi arkamdaki adam gülerek.

Farklı bir yere ışınlanmıştık. Bir depoya geleceğimizi hayal ederken eve gelmiştik.

"Seni şöyle alalım Aselcik," Eliyle karşımızdaki koltuğu gösteriyordu

Bu bize Aselcik demeyi bıraksa iyi olur.

Buz gibi bir sesle. "İsmini öğrenebilir miyim?" Dedim.

"Ne yapacaksın ismimi?" Sağ tarafımızdaki masanın sandalyelerine oturup eline yiyecek bir şeyler aldı.

"Sana karşımdaki, arkamdaki veya beni rehin alan adam demekten sıkıldım."

Adam başını geriye atarak gülmeye başladı. "Demek ki dedikleri şey doğruymuş."

Koltuğa oturup arkama yaslandım. "Ne diyorlarmış?"

"Gördüğün yaşadığın herşeyi kendi beyninde bir kitap gibi anlatıyormuşsun."

Bir'de bana yani iç sese sahip olduğunu söylesene Asel. Dur ortalığı karıştırma. Ya söyle bir Allah aşkına belki bizi deli sanıp bırakırlar.

"Siz yapmıyor musunuz?" Onunla normal biri gibi konuşmama ne demeliydik peki?

Adam gülerek başını her iki yana olumsuz şekilde salladı.

"İsmin?" Diye sordum

"Tufan."

İsmine tüküreyim meymenetsiz.

Anahtar sesi geldiğinde her ikimizde bakışlarımızı kapıya yönelttik.

Aslı ve Merve mi...?

Refleks olarak ayağa kalktığımda tüm vücuduma şok yayılmıştı.

Birşeyler yap Asel buradan çıkmalıyız.

Aslı, "Selam tatlım, otursana sen misafirimizsin."

Koltuğun yanında duran uzun büyük vazoyu aniden elime aldım. Döndürerek Tufan'ın kafasına vurduktan sonra Aslı'ya adeta uçan tekme atmıştım. Tufan'ın kafasından kanlar akıyordu ve sanırım bayılmıştı, Aslı ise yere düşmüştü. Merve elindeki çantayı kenarıya atıp üstüme yürümeye başladı.

Yumruk atacağı sırada kolundan tutup kendime çektim ve karnına dizimi geçirdim. Merve'nin üstüne çıkarak yüzüne bir kaç yumruk attım. Aslı'nın hâlâ yattığından emin olduktan sonra açık olan kapıya koştum.

Arkamdan biri saçımdan tutarak geriye çekti neredeyse saçım kökünden çıkacaktı.

Göktuğ'un okşayıp sevdiği saçlarımızı şimdi kökünden söküyorlardı.

Acı bir çığlık attığımda artık elimden hiçbir şey gelemeyeceğini anladım.

Bacağıma birşey saplandığında göz yaşlarım firar etmişti ardından bilincim kapanmıştı.
                                  ...
Yoğun bir baş ağrısıyla gözlerimi açmıştım ne elim ne kolum kıpırdıyordu vücuduma baktığımda sandalye de bağlı olduğumu gördüm. Ardından etrafıma bakındım koltukta başına buz tutan Tufan, sandalye de kahve içen Merve vardı.

"Prenses uyanmış," Dedi Tufan. Prenses de nereden çıkmıştı? Gözlerini devirerek tekrardan konuşmaya başladı, "Bir de şu deli huyları olmasa."

"Sensin deli çözün beni birşey yapmayacağım size,"

Merve, "Oradan bakılınca alnımızda salak mı yazıyor tatlım?"

Tehlike içinde aşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin